BRIC’te bozulmalardan çıkacak dersler
Son yılların gelişmeleriyle gıpta edilen yükselen değeri BRIC ülkelerinin tümünde temel göstergelerde bir bozulma ve gerileme yaşanmaya başlandı. Bunun sonucunda da Gelişmekte Olan Ülkelerin ve bizim çıkaracağımız dersler ortaya çıktı.
BRIC ülkeleri yakın geçmişin yükselen değeriydi. Birkaç yıl öncesinde biz dahil bütün gelişmekte olan ülkeler, Brezilya, Rusya, Çin ve Hindistan’dan oluşan BRIC ülkelerine gıpta içinde bakıyorduk. Biz uluslararası planda bizimde dahil edilmemizle BRIC-T denilmesi özlemi içersindeydik. Ama son ekonomik göstergeler BRIC ülkelerinin temel göstergelerinin tümünde bozulma olduğunu ortaya koyuyor. Hem bu bozullmanın Fed kararlarına bağlı olduğunu söylemek ise kolaycılık olarak görülüyor...
Nobel ödüllü Krugman, Çin’in içinde bulunduğu durumu değerlendirirken, “ Eskiden onlardan korkuyorduk, şimdiyse onlar için korkuyoruz...” diyor.
Krugman’ı bu yargıya iten Çin’in ekonomik verileri. Bunun başında ülkenin borç yükünün GSMH’ya oranının yüzde 200’lere ulaşmış olması geliyor. Üstelik bu borcun üçte biri tahsili mümkün olmayan batık alacaklardan oluşuyor. Çin'in yüzde 10’da seyreden çift haneli büyümeside, yıllık olarak yüzde 7.5’lar gibi daha mütevazi bir orana gerilemiş durumda. Buna rağmen işgücü kıtlığı yaşanıyor. Bu da “bıcak sırtı” bir denge ortaya koyup endişeye yol açıyor. Başka veriler de bıçak sırtında durulduğunu gösteriyor. Bunlardan biri tarımdaki işçi sayısındaki gerileme. Yeterli tarımsal üretim yapacak işgücü sıkıntısı söz konusu. İhracatçı bir ülke olan Çin’de ihracatın GSMH’ya oranı da yüzde 40’tan yüzde 27’ye gerilemiş durumda. Bunda artan iç tüketimin etkisi de rol oynuyor.
BRIC’in diğer ülkesi Hindistan’ın ekonomisi yabancı sermaye ve kısa vadeli dış fonlara dayalı bir yapıda ivmeleniyordu. Ama temmuz ayından bu yana kriz sinyalleri veriyor. Rupi son üç ayda dolar karşısında yaklaşık yüzde 15 değer kaybetti. The Economist bu gelişmeyi ülkenin kriz yılı olan 1991’den bu yana ilk kez dip noktaya gelmek olarak niteliyor. 2008 yılında Başbakan Singh, “Bizim yeni büyüme hızımız yüzde 9, bununla yoksulluğu alt edeceğiz”diyordu. Şimdi ise söylem değiştirmiş ve “Zor durumdayız” diyor.
Hindistan şu anda üç önlem (!) almış durumda: Bunlardan ilki; 14 Ağustos’tan bu yana gümrüksüz hattan dayanıksız mal alıp ülkeye getirilmesinin yasaklanması. İkincisi; yurtdışına döviz transferinin sınırlanması. Üçüncüsü; yurtdışından ithal yeni bir Merkez Bankası başkanı atanması. Bu önlemlerle 2014 yılında ülke kendisini çevirmek için 250 milyar doları bulmayı amaçlıyor.
Hindistan’ın sorunları kısmen Fed kararlarıyla ilgili kabul edilse de 2003-2008 döneminde enerji ve işgücü piyasalarının liberalize edilmemesinin etkisi de unutulmamalıdır. Ayrıca, ülkenin ihracatat yapısı da bu dönemde yenilenmedi. 2012 yılında reformist politikaları hayata geçirmek isteyen Maliye Bakanı’nın bu girişimi kendi partisi olan Kongre Partisi tarafından engellendi. Bu dönemde devlet bankalarında batık kredi yüzde 12’ye yükselirken, halkın tasarrufu talebi için 800 ton altın ithal edildi. Büyüme yüzde 8-9’lar dolayından yüzde 4’lere gerilerken cari açık yüzde 7’lere yükseldi. Ülkede gelecek yıl seçim olması iktidardaki Kongre partisinin popülist politikaları sürdürmesi kaygısını güçlendiriyor.
BRIC’in diğer önemli ayağı Brezilya’da da verilerde süratle kötüleşmeler gözleniyor. Bir yılda Brezilya reali dolar karşısında yüzde 20 değer yitirdi. On yıllık devlet tahvillerinde faiz 11.6’ya yükseldi. Cariaçık yüzde 3.2’ye çıkarken, büyümenin bu yıl yüzde 2.2’yi geçemeyeceği kesinleşti.
BRIC ülkelerindeki gelişmelerden şimdilik dört ders çıkıyor:
1-İkinci savaş sonrası kalkınmada “büyük itiş” bir anlık seferberlik hareaketi olarak görülüyordu. Oysa şimdi, bunun yeterli olmadığı sürekli bir seferberlikle “sürdürülebilirlik” yaşanması gerektiği ortaya çıktı.
2-Sürdürülebilirlik için sağlıklı kaynak yaratılması gerekiyor. Yoksa ekonomilerde BRIC’in tamamında sözkonusu olan kırılganlık yaşanıyor.
3-Kırılganlığın yaşanmamasının temel belirleyicisi kamu dengesi. Bu dengede tribüne dönük gösteriş projelerine ve popülizme yer yok.
4-Kamu kaynaklarıyla “sübvanse” edilen Çin tarzı “hormonlu” büyüme de başka olumsuzluklara neden oluyor.
BRIC’teki gelişmelerden bütün gelişmekte olan üllkelerin ve bizim çıkaracağımız dersler var...