Brezilya, yeni dünyaya yeni düzen getirmeyi hedefliyor
Brezilya'nın dünyayla dost olmayı öngören yeni dış politikasının ilk hedefi BM Güvenlik Konseyi'nde sandalye elde etmek. İkinci ve temel hedef ise yeni dünya düzeninde küresel bir güç olmak.
Küresel kriz gelişmekte olan ekonomilerin ön plana çıkmasına neden oldu. Krizden gelişmiş ülkeler gibi etkilenmeyen, tam tersine bu süreçte güçlerini perçinleyen ülkeler, şimdi de seslerini daha fazla duyurma arayışındalar. Brezilya bu ülkelerin başında geliyor.
Geçtiğimiz Mart ayında Brezilya Başkanı Luiz Inacio "Lula" da Silva ve altı yıllık Dışişleri Bakanı Celso Amorium, İsrail, Filistin toprakları ve Ürdün'ü kapsayan bir ziyaret gerçekleştirdi. Böylece, Brezilya İmparatoru Dom Pedro'nun 1876 yılında yaptığı ziyaretten bu yana, ilk defa Brezilyalı bir lider bölgeye gitmiş oldu. Da Silva ve Amorium'un bir sonraki ziyareti ise yakından izlediğimiz gibi İran'a gerçekleşti. Bin 200 kilogramlık uranyum takası, İran, Türkiye ve Brezilya'nın ortak girişimiyle varılan bir anlaşma çerçevesinde sonuca bağlandı.
Brezilya'nın küresel diplomaside önemli bir rol almaya başladığı ortada.
Bazı Batılı analistlere göre Brezilya, İran, Venezüella ve Çin'e çok fazla yakınlaşırken, ABD ve İsrail gibi geleneksel ticaret ortaklarını ihmal ediyor. Bunun yanı sıra, siyasi nedenlerden dolayı yükselen ülkelerin başkentleri yoluyla, küresel diplomasi ağını genişletiyor.
Doğal kaynak açısından oldukça zengin olan Brezilya'nın dünya genelinde hak ettiği saygıyı kazanmak istediği ve yeni ittifaklar yoluyla ABD'ye karşı güç dengesi kurmayı amaçladığını düşünen de yok değil. Herkesin emin olduğu konu ise, Brezilya'nın sesini duyurmak ve BM Güvenlik Konseyi'nde bir sandalye kazanmak istediği. Dolayısıyla, ülkenin attığı her adımın bu bakış açısı doğrultusunda yorumlanması gerekiyor.
Yeni bir bölgelerarası diplomasi
Ülkenin yeni diplomatik yaklaşımını belirleyen merkez Dış İlişkiler Bakanlığı. Bakanlığın bulunduğu bina Brezilya'daki diğer bakanlık binalarından daha büyük. Dışişleri Bakanı Amorium'un da dahil olduğu sivil diplomatlardan oluşan Dış İlişkiler Bakanlığı gerektiğinde siyasi mekanizmadan bağımsız hareket edebiliyor. Bilimden sosyal konulara kadar her alandan sorumlu olan Bölgesel Mekanizmalar Departmanı Direktörü Büyükelçi Gilberto Fonseca-Guimaraes de Moura'nın en önemli görevlerinden birisi BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin); IBSA (Hindistan, Brezilya, Güney Afrika) ve ASPA (Doğu Amerika-Arap Ülkeleri Zirvesi) ile ilişkileri geliştirmek. Moura, "Yeni bir dünyada yaşıyoruz ve biz de yeni bir düzen getirmeyi amaçlıyoruz. Önemli ikili ilişkileri ortadan kaldırmayı amaçlamıyoruz, fakat bölgelerarası yeni bir diploması kurmayı hedefliyoruz" diyor.
Arap denizcilik teknolojisi olmasa, bu topraklara gelemezdik
Moura'nın başında olduğu departmanın bir diğer görevi de, Brezilya'nın Arap mirasını desteklemek. Ülkede Arap kökenli 12 milyon kişinin yaşadığı belirtiliyor. Bu nüfusun 10 milyonu Lübnan'dan, 2 milyonu Suriye'den geliyor. Departman kısa bir süre önce Arapların Brezilya topraklarına ulaşmasının 130. yıldönümünü kutladı. Moura ise, "Arap gemicilik teknolojisi olmasaydı, İspanyollar ve Portekizliler bu topraklara ulaşamazlardı" diyor. Uzmanlar, bu yaklaşımın Brezilya'nın Ortadoğu'daki dostlarını mutlu edeceğini belirtiyorlar. Ortadoğu'nun yanı sıra, Afrika kıtası da Brezilya'nın diplomatik atağından önemli pay alan bölgeler arasında yer alıyor. Bakanlığın Afrika Bölümü Başkanı Antonio Augusto Martins Cesar, öncelikle kültürel bağların bulunduğu ülkelerle diplomatik ilişkilerin geliştirildiğini, fakat Brezilya'nın tüm ülkelerde çok sıcak bir şekilde karşılandığını söylüyor. Cesar, "İnsanlar bize baktıklarında, kendileri ile aynı sorunları yaşamış, fakat bu sorunların üstesinden gelmeyi başarmış bir ülke görüyorlar" diyor.
Brezilya'nın yumuşak gücü
Brezilya kültürünü tanıtmaktan sorumlu bölümün başkanı Mariana Moscardo de Souza ise, insanların Brezilya kültürü ile ilgilenmesini sağlamanın zor olmadığına dikkat çekiyor. Müzikten futbola, tüm dünyanın Brezilya kültürüne açık olduğunu, Brezilyalıları sevdiğini söyleyen Souza, kültür sektörünün siyasi gündemi oluşturan parçalardan biri olduğunu kaydediyor.
"BRIC" yüzeysel bir kavram
İşin ekonomi boyutuna gelince; Brezilya'nın önde gelene gazetesi Folha de S. Paulo'nun Pekin muhabirliğini yaptıktan sonra, gazetenin ekonomi ve iş dünyası editörlüğü konumuna gelen Raul Juste Lores, BRIC başta olmak üzere, Brezilya'nın yeni bağlantıları konusunda çok iyimser bir görüşe sahip değil.
BRIC terimi ilk kez 2001 yılında Uluslararası yatırım bankası Goldman Sachs'ın küresel baş ekonomisti Jim O'Neill tarafından kullanıldı. O'Neill, büyüme potansiyellerindeki benzerlik nedeniyle aynı grupta değerlendirdiği Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in baş harflerinden oluşan, gelecek vaat eden dört ülkeyi "BRIC" ülkeleri olarak tanımlamıştı. Lores ise Monocle dergisine yaptığı bir açıklamada, "BRIC, yüzeysel bir kavram olmakla birlikte, bir gerçeğe dönüştü. ABD, AB ve Japonya ekonomilerinin daralmasına neden olan küresel ekonomik kriz, BRIC'in güçlenmesine son derece etkili oldu" yorumlarında bulunuyor.
Dünyayı yeniden şekillendirme isteği
Başkan Lula'nın ülke ekonomisini sağa, dış politikasını ise sola ittiğini söyleyen Lores, bu yaklaşımda "dünyayı yeniden şekillendirme isteği" ile "Amerikan karşıtı duyguların" ön plana çıktığını düşünüyor. Lores, "Toplumun büyük bir bölümünün ABD'ye karşı derin bir güvensizlik yaşadığı bir ülkede, bu yaklaşım oldukça başarılı olacaktır" diyor.
Latin Amerika uzmanı Michael Shifter'in Brezilya'nın yeni diplomasisine yönelik yorumları ise aslında tüm görüşleri özetler nitelikte: "Bu yaklaşım dünya sahnesinde büyüklük arayışının bir ifadesi. Güvenlik Konseyi'nde sandalye elde etmek son derece açık bir hedef, fakat Brezilya'nın asıl amacı küresel bir güç olmak. Shifter'in dikkat çektiği bir konu daha var: O da diğer Latin Amerika ülkelerinin Brezilya'ya karşı çekinceli yaklaşması. "Latin Amerika ülkeleri ABD'nin geri çekilmesinden ve dış politikanın tamamen Brezilya tarafından yönetilmesinden endişe ediyorlar" diyen Shifter, bu ülkelerin seçeneklerini artırmak istediklerini, sadece Brezilya'nın keyfine bağlı kalmak istemediklerini ifade ediyor.