Brexit’te sona yaklaşırken
“Brexit” son zamanlarda en çok konuşulan konuların başında geliyor. Yaklaşık 1,5 ay sonra özel bir durum olmaz ise İngiltere Avrupa Birliği(AB)’den ayrılmış olacak. Böylece AB tarihinde ilk defa bir tam üye birlikten ayrılacak. Bu hali ile de tarihi bir döneme şahitlik edeceğiz. AB’ye tam üye olmak için uzun yıllar bekleyen bir ülke olarak bu ayrılışı çok farklı bir gözle izleyecek ve yorumlayacağız.
Geçen haftalarda Türk – İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası (TBCCI) tarafından Brexit konusunun da yer aldığı bir organizasyon düzenlendi. 10.su düzenlenen bu organizasyonda Brexit süreçlerine ilişkin fırsatlar ve tehditler, iki ülke dış ticareti açısından ele alındı. Öncelikle herkes Brexit anlaşmalı mı anlaşmasız mı olacak sorusunun yanıtını bekliyor. Benim izlenimim anlaşmasız olacağı yönünde. İngilizler artık AB öncesi İngiltere’yi konuşur ve özler olmuş. Bakalım süreç nasıl olacak.
Brexit ne aşamada?
Öncelikle Brexit’te her an her şey değişiyor. Tam bir fotoğraf çekmek gerçekten zor. Kısaca süreci özetlemeye çalışalım. Ama siz de gelişme hızını okudukça yorulacaksınız diye düşünüyorum.
Eski Başbakan Theresa May’in görevinden istifa etmesinin ardından, 23 Temmuz 2019 tarihinde sıkı bir Brexit taraftarı olan Boris Johnson, yeni Muhafazakâr Parti Lideri ve Başbakan Seçildi. Göreve başladıktan sonra yaptığı açıklamada, Geri Çekilme Anlaşmasının yeniden görüşülmesini istediğini söyleyen Johnson, 31 Ekim tarihinde Brexit’in gerçekleşmesi gerektiğine dikkat çekti. 25 Temmuz – 3 Eylül tarihleri arasında ise, Avam Kamarası yaz tatiline girmişti. Tatilin bitmesinin ardından ise, Johnson’un partisindeki kimi milletvekillerinin taraf değiştirmesi üzerine Brexit takviminin kontrolü parlamentonun eline geçti. Anlaşmasız ayrılığı engellemeye yönelik bir yasa tasarısı kabul edildi. Bunun üzerine Johnson da Ekim ayında erken seçime gidilmesi için çabalamasına rağmen, bu tasarı 2 kez parlamento üyelerince reddedildi. Ayrıca Parlamento’yu 10 Eylül – 14 Ekim tarihleri arasında askıya almak için de Kraliçe’yle görüştü. Anlaşmasız ayrılığı önleyen tasarı ise 9 Eylül’de Kraliçe Elizabeth tarafından onaylandı. Bu da demek oluyor ki Boris Johnson 17-18 Ekim tarihlerinde AB zirvesine katılarak bir anlaşmaya varmaya çalışacak. Anlaşmanın sağlanamaması durumunda da 19 Ekim’de, AB’den 31 Ekim’in uzatılmasını isteyecek. 31 Ekim’de İngiltere’nin AB’den çıkma tarihi olmasına rağmen önümüzdeki günlerde bu süreci nelerin beklediği hala belirsizliğini koruyor. Anlaşmasız ayrılık durumunda geçiş sürecinin de olmayacağını belirtmekte yarar var.
Bizim için AB önemli olacak gibi
İngiltere dış ticaretimiz açısından oldukça önemli bir rol oynuyor. Çünkü ihracat fazlası verdiğimiz tek AB ülkesi. TÜİK verilerine göre, 2018 yılında yaklaşık 11 milyar dolar ihraç ederken 7,5 milyar dolar ithal etmişiz. Yaklaşık 4 milyar dolar ihracat fazlası veriyoruz. Şayet anlaşmasız bir ayrılış olursa İngiltere tarafında hem ithalat vergi yükü hem de ithalat gümrükleme maliyetleri ile karşı karşıya kalacağımız kesin. En çok da otomotiv, tekstil ve beyaz eşya sektörünün etkileneceğini söyleyebiliriz. Bu arada İngiltere olası gümrük vergi oranlarını güncelledi ve ara malı ithalat vergilerinde bir indirime gitti. Ancak bizim ürünlerimiz bitmiş ürün olduğu için maalesef bu vergi düzenlenmesinden olumlu etkilenemedi. Bunun anlamı İngiltere açısından Çin ile aynı kategoride olacağız ve onlar ile rekabet edeceğiz.
Bu durum bize gösteriyor ki İngiltere ile bir şekilde anlaşmaya varmamız gerekiyor. Ama nasıl? Öncelikle AB’den bağımsız bir anlaşmanın yapılmasına maalesef AB ile gümrük birliği engel oluyor. Şayet AB İngiltere ile bir anlaşmaya varır ise bu anlaşmadan yararlanarak mevcut durum muhafaza edilebilir gibi duruyor. Ama AB ile bunun detaylarını görüşüyor olmamız şart. Bu nedenle öncelliğimiz AB tarafı ile söz konusu müzakere sürecine dahil olmak olmalı.
Ne yapılmalı?
Brexit sürecinde gümrük vergilerini ortadan kaldıracak bir anlaşmanın AB’den bağımsız yapılması maalesef zor görünüyor Bu durum ise mevzuattan kaynaklanıyor. Bu mevzuatsal durumu aşmak için gümrük birliğinin güncellenmesi büyük önem arz ediyor. Brexit süreci çok net bir şekilde bize mevcut gümrük birliğinin güncellenmesi gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle kesinlikle gümrük birliği güncellenmesinin öncelikli gündeme alınması gerekiyor.
İngiltere ile AB’den bağımsız bir anlaşma yapamayabiliriz ama gümrükleme süreçlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyan görüşmeler ya da protokoller yapabiliriz. Aslında anlaşmasız Brexit sonrası oluşabilecek kargaşanın önüne geçmek, odak noktamız olmalı. Bu süreçlerdeki oluşacak maliyetlerin önüne geçme adına neler yapabilirizi tartışmak gerekiyor. Bu noktada Yetkilendirilmiş Yükümlü Statüsü (YYS) açısından İngiltere ile karşılıklı tanıma anlaşması tartışmaya açılabilir ve YYS sahibi şirketlerin İngiltere tarafındaki gümrük işlemlerinde bir kolaylık sağlanabilir. Ya da daha önce Rusya ile yapmış olduğumuz “Kolay Gümrükleme Yolu” (Green Line) protokolü bir alternatif olabilir. Hatta bu işbirliği dijital ortama da taşınarak tüm gümrük süreçleri karşılıklı kağıtsız ortama geçilebilir.