Brexit’te köşeye sıkışmak üzereyiz
EY Global Ticaret ekibi olarak yılda bir organize ettiğimiz toplantılardan birini daha “Gümrükte Gündem 2019” adı altında geçen hafta gerçekleştirdik. Geniş katılımın olduğu bu toplantıda hem dünyadaki hem de Türkiye’deki son gelişmeler konuşuldu ve sunumlar yapıldı. Sunumlar sonunda da soru-cevap kısmına geçildi.
Sorularda özellikle öne çıkan konunun, İlave Gümrük Vergileri (İGV) ve Ek Mali Yükümlülüklere (EMY) konu eşyanın menşe ispat etme sorunu olduğu görülüyor. Birkaç kez bu köşede de yer verdiğimiz bu husus neredeyse tüm sektörlerin ortak sorunu olarak öne çıkıyor. AB’den ithal ettiğiniz ve İGV veya EMY’ye tabi bir ürünün AB menşeli olduğunu ispat etmek için harcanan zamandan kaynaklı ek maliyet veya ürünün AB menşeli olduğunun ispatının zamanında yapılamaması durumunda ödenen ek vergilerin oldukça fazla olduğu görülüyor. Bir çözüm bulunana kadar da bu konu en önemli gümrükte gündem maddesi olarak karşımıza çıkacak gibi duruyor.
Diğer taraftan dış ticaretin ve ticaret savaşlarının bu kadar yoğun tartışıldığı yıllar çok nadir oluyor. İçinde bulunduğumuz bu dönem de, bu nadir yaşanan yıllara tekabül ediyor. Teknik ve akademik anlamda olumlu olsa da mal ticaretinin daralması ve gümrükleme maliyetlerinin artması anlamında çok olumlu bir hava oluşmadığını söyleyebiliriz. Trump sonrası ABD ticaret savaşlarına, Çin ve AB ile devam ediyor. Hem çelik ürünleri ihraç etmemiz hem de politik nedenler ile biz de maalesef ABD ile bu savaşların bir parçası olduk. Hatta Trump tarafından, bizim 3’üncü ülke statüsüne alınacağımız yani Genelleştirilmiş Sistemler Sistemi (GTS) kapsamından çıkarılacağımız yönünde bir açıklama yapıldı. Gerekçe olarak ekonomik gelişmişliğimiz gösterilse de arkasında politik bir nedenin de olmamasını ümit ediyoruz. Ama bugün bu konuyu değil yakın zamanda bizi de etkileyecek olan Brexit konusu üzerinde duracağız.
Brexit için kritik tarih 12 Mart
ABD’nin bir yandan ticari rakipleri ile bir ticaret savaşı içindeyken bir yandan da bölgesel ticari hacmini arttıran iş birlikleri yaptığını görüyoruz. Trans Pasifik Ortaklığı Anlaşması, NAFTA’nın yerini alacak olan ABD-Meksika-Kanada Anlaşması gibi gelişmeler bunun açık göstergesi. Bu noktada bizim de ticaret savaşları olarak adlandırılan korumacılık rüzgârından bir an önce kurtulup bölgesel ticari hacmimizi arttıran iş birliklerine yönelmemiz gerekiyor. Bu noktada AB ile gümrük birliği anlaşmasının güncellenmesi büyük önem arz ediyor. Bu, hem yürüyen ticaretimizin sağlıklı gelişmesi hem de Brexit’ten kaynaklı ekonomik bir olumsuzluk yaşamamamız için kritik duruyor.
Brexit konusunda sürecin sonuna yaklaşıyoruz. Ama halen sürecin nasıl sonuçlanacağı konusunda belirsizlik devam ediyor. Ayrılış için son tarih 29 Mart. Bu tarihe kadar bir anlaşma ile ayrılışın tekrar gündeme geleceği tarih ise 12 Mart. Anlaşmasız bir ayrılışın, hem AB hem de İngiltere ve dolayısıyla bizim için de oldukça olumsuz sonuçlar doğuracağı aşikar. Bunun anlamı; İngiltere’nin 3’üncü ülke olması veya İngiltere tarafı için de AB ve bizim 3’üncü ülke olmamamız. Bu durumda karşılıklı gümrük vergileri ve gümrükleme işlemleri gündeme geliyor. Ayrıca İrlanda ile sınır konusu ise bambaşka bir hal alıyor. Sonuç olarak anlaşmasız bir ayrılığın hiçbir taraf için faydası olmayacak. İşte bu nedenle anlaşmalı bir ayrılışın olacağı yönündeki beklenti, halen varlığını güçlü bir opsiyon olarak koruyor. Bunun için son fırsat 12 Mart. Burada alınacak bir erteleme kararı önemli olacak. Ancak bu yeterli değil. Bu kararın AB tarafında da oy birliği ile kabul edilmesi gerekiyor. Bunun için de tarih 21-22 Mart AB zirvesi.
AB ile birlikte hareket etmek zorunda kalıyoruz
Brexit için tahminlerimiz aşağıda yer alıyor. Biz halen anlaşmalı bir ayrılış olması veya yumuşak bir geçiş için yeni anlaşma yapılma ihtimalini daha güçlü görüyoruz.
İhracat fazlası verdiğimiz nadir ülkelerden biri olan İngiltere ile bu sürecin yaşanıyor olması biraz talihsiz oldu. TÜİK verilerine göre, 2018 yılında yaklaşık 11 milyar dolar ihraç ederken 7,5 milyar dolar ithal etmişiz. Yaklaşık 4 milyar dolar ihracat fazlası veriyoruz. Şayet anlaşmasız bir ayrılış olursa İngiltere tarafında hem ithalat vergi yükü hem de ithalat gümrükleme maliyetleri ile karşı karşıya kalacağız. Özellikle ihracatta önemli bir paya sahip olan otomotiv sektörü bu durumdan olumsuz etkilenecek. Bu nedenle anlaşmasız ayrılış her halükarda bizim açımızdan en kötü senaryo gibi duruyor.
AB ile olan gümrük birliği anlaşmamız nedeniyle anlaşmalı bir ayrılışın bizim açımızdan da iyi olacağı açık. Ancak AB ile İngiltere tarafında yapılacak bu anlaşmalı ayrılışta bizim de olmamız şartıyla. AB yapmış olduğu STA’lara bizi dâhil etmiyor ama bu durumun biraz farklı olduğunu düşünüyoruz ve bizi dâhil etmeden bir çözümün gerçekleşme ihtimalini düşük görüyoruz. Bu nedenle de bu süreçte AB ile temas halinde olmak büyük önem arz ediyor. Anlaşmalı ayrılışta mal ticareti için aynı AB ile aramızda olduğu gibi bir gümrük birliği kurulması ve bizim de dâhil olmamız halinde mevcut durumun korunacağı anlaşılıyor.
Bizim açımızdan AB’den bağımsız İngiltere ile bir gümrük birliği kurulma ihtimali maalesef ortadan kalmış gibi duruyor. Brexit ilk ortaya çıktığında bu konu her iki taraf için dile getiriliyordu. Ancak gelinen bu noktada bu ihtimal bir tartışma konusu bile olmuyor. Bunun ana nedeni de AB tarafında bu ihtimalin dikkate alınmaması. Bu nedenle Brexit sürecinde AB ile aynı trende yer alıyoruz.
Ne yapılmalı?
Brexit sürecindeki gelişmeler ihracatımız açısından oldukça önemli. Dövizdeki olumsuz dalgalanmalar dikkate alındığında döviz kazandırıcı işlemler daha da önemli hale geliyor. Bu nedenle ihracat yaptığımız ülkelerdeki ekonomik ve dış ticarete ilişkin gelişmeler hayati oluyor. Brexit’e de bu açıdan bakmamız gerekiyor. Birçok belirsizlik altında ne olacağını şimdiden tahmin etmek oldukça güç. Ancak önümüzdeki birkaç hafta içinde bunun yanıtını alacağız. Anlaşmasız bir ayrılışın kimseye bir yararı olmayacağı açık. Bu nedenle de bir ertelemenin gelmesi halen güçlü bir ihtimal. En az zararı görecek şekilde bir çözüme odaklanmak gerekiyor. AB’den bağımsız olarak mevcut durumu devam ettirecek bir çözüm en uygun olanı ama AB ile aramızda var olan gümrük birliği buna engel gibi. AB ile bu sürecin birlikte takip edilmesi ve AB tarafından getirilen her çözümün bir parçası olmayı denemek en mantıklı çözüm gibi duruyor. AB’nin bize dahil etmeyerek yapmış olduğu STA’larda olduğu gibi bir haksızlığa burada da yaşamamak için girişimlerde bulunmak gerekiyor.