Brexit
Önceki gün gazetemizde manşetten giren bir haber dikkat çekici idi. “Brexit Türk tekstilini tehdit ediyor”. Britanya ile Exit’in birleşmesi ile ortaya çıkan Brexit terimi, İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya ve Galler’den oluşan Birleşik Krallığı teşkil eden dört ülkenin; Avrupa Birliği’nden ayrılması anlamına gelmekte.
Konuyu önce İngiltere açısından inceleyelim isterim. May Hükümeti’nin güvenoyu alması sonrası, Londra ile Brüksel arasında anlaşma sağlanamaması ve tarafların mevcut pozisyonlarını değiştirmemeleri halinde, İngiltere AB'den anlaşma olmadan ayrılmış olacak. İki tarafın da bir süredir bu olasılığa karşı hazırlıklar yaptığı bilinmekle beraber, bu seçeneğin iki tarafa da maliyetinin çok yüksek olacağı aşikar. Zira taraflar arasında gümrüksüz ticaret devri bitecek, bir ticaret anlaşması imzalanmadığı sürece Dünya Ticaret Örgütü'nün gümrük rejimleri geçerli olacak. İngiltere ile Fransa arasındaki sınır kapısı Dover'da ve iki ülkenin limanlarında 6 ay boyunca sürecek aksaklıklar yaşanabilecek. İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney ise daha önce ülkenin herhangi bir anlaşma olmadan AB'den ayrılması halinde İngiliz sterlininin hızla değer kaybedebileceğini, ülke ekonomisinin resesyona girebileceğini ve ev fiyatlarının 3 yıl içinde üçte bir oranında düşebileceğini söylemişti. İngiltere Merkez Bankası'na göre bu durumda ülkede halen yüzde 4,1 olan işsizlik oranı iki katına, enflasyon da yüzde 2,4'ten yüzde 6,5'a yükselecek.
İngiltere aldıkları bu karardan ve daha ziyade AB ile bir Serbest Ticaret Anlaşması imzalamaksızın AB’den çıkıyor olmasından çok da memnun değilken, AB için de Türkiye için de aynı tedirginlik ve mutsuzluklar söz konusu. Türkiye’de her sektör, AB Genel Müdürlüğümüz ile konuyu müzakere ederken, belki de en yüksek sesli serzeniş hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen geldi. Otomotiv, çelik sanayi, plastik gibi pek çok sektör Brexit sonrası İngiltere ile olan ticaretin durumunu yavaş yavaş da olsa sorgular durumda.
Tekstil ve hazır giyim sektörümüzün İngiltere’ye 2 milyar dolarlık ihracatının geleceği risk altına girmiş durumda. Zira İngiltere Gümrük Birliği’nde de yer almaz ise, yüzde 12 oranında vergi ile Türk ürünlerinin girişine izin veriyor olacak. İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Mustafa Gültepe, fiyat artışı nedeniyle yüzde 15-20 civarında pazar kaybı yaşanabileceğini belirterek, İngiltere ile mutlaka serbest ticaret anlaşması yapılmasının şart olduğunu vurguladı.
Herhangi bir anlaşma yapılmaması halinde, İngiltere'deki alıcılar Türkiye'den ithalat yaparken yüzde 12 daha vergi vermek zorunda kalacak ki bu maliyet rekabet açısından bakıldığında Türkiye’yi bir hayli dezavantajlı duruma sokacak görünüyor. Final tarih olan 29 Mart öncesine kadar bir anlaşma olup olmayacağını hep birlikte göreceğiz. Zira İngiltere, Almanya ve İspanya'nın ardından sektörün en büyük üçüncü ihracat pazarı durumunda. Öte yandan sektörün temel hammaddelerinden olan pamuk ve sentetik iplik ithalatına getirilen ilave gümrük vergisi de maliyetlerimizi bir hayli yükseltmiş; hem de hayli yanlış zamanda.
Son zamanlarda çok sevdiğim bir tabiri dile getirmeden edemeyeceğim. Bir bıçak, ameliyatta iyi bir amaca hizmet ederken, yanlış kullanıldığı zaman da tehdit unsuru halini alır. Bir tarafta ithalatta korumacı olalım derken, başka bir fırsatı kaçırabilir veya gelişmelere ayak uyduramıyor olabiliriz. Yukarıdaki konu da tam da buna bir örnek. Umuyorum Ticaret Bakanlığı’mız bir an önce bu konunun farkına vararak gerekli tedbirleri alır.
Tüm sektörlerin, bir an önce Brexit sonrası ortaya çıkacak her senaryo için hazırlıklı olması, kervanı yolda düzmek yerine, elini tez tutması eminim kayıplarımızı en aza indirecektir.