BP krizi, petrol şirketlerini 'sağlam toprağa' yöneltti, alter
Meksika Körfezi'nde yaşanan felaket sonrasında büyük petrol şirketlerinin alternatif gaz kaynaklarına yönelik ilgisinin arttı. Uzmanlar bunun hem daha temiz, hem de "ayaklarını sağlam toprağa basan" bir tercih olduğuna dikkat çekiyorlar.
İngiliz petrol şirketi BP'nin anlaşmalı olduğu ''Deepwater Horizon'' şirketine ait platformun yangın ve patlamanın ardından battığı 28 Nisan'daki kaza, ABD tarihindeki en büyük çevre felaketi olarak değerlendiriliyor.
Meksika Körfezi'ndeki petrol platformunun batması sonrasında yaşananlar öncelikle, petrol şirketlerinin böyle bir soruna yeterince hazır olmadıklarını ortaya koydu. Kaza sonrasında ise önde gelen petrol şirketleri denizden çok, karaya yönelmeye ve alternatif gaz kaynakları ile ilgilenmeye başladılar.
Mayıs sonrasında 4.7 milyar dolar karşılığında East Resources şirketinin çoğunluk hisselerini satın aldığını açıklayan Shell, alternatif gazlara yönelen şirketlerden birisi. Shell bu anlaşma sayesinde portföyüne 2 bin 600 kilometrekare boyutunda, şist gazı rezervi açısından zengin toprakları dahil etmiş oldu. ABD'nin kuzey doğusunda, şist gazının yoğun olduğu toprakların alanı, yaklaşık 14 bin 500 kilometrekareye ulaşıyor. Norveçli Statoil ile İtalyan ENI de, şist gazı üretimi yapmak amacıyla ABD'li şirketlerle ortaklıklara gittiler. Fransız Total ise Teksas merkezli Chesapeake Energy'ye yaptığı 2.25 milyar dolarlık yatırımla bu alana girdi.
ABD'nin şist gazı üretimi son üç senede inanılmaz bir büyüme kaydetti. ABD, doğalgaz üretiminde Rusya'yı geride bırakarak ilk sıraya yükseldi. Bu büyümenin temel nedeni, kaya parçalanmasında kullanılan yeni teknikler ve yatay delme. 2020 yılında ise, ABD'nin şist ve taşkömür gazı gibi alternatif gaz üretiminin, toplam doğal gaz üretiminin yüzde 64'ünü oluşturması bekleniyor.
Hem daha temiz, hem daha sağlam
Wood McKenzie danışmanlık şirketi uzmanlarından Scott Mitchell, Fransız Le Figaro gazetesine yaptığı açıklamada, Meksika Körfezi'nde yaşanan felaket sonrasında büyük petrol şirketlerinin alternatif gaz kaynaklarına yönelik ilgisinin artığını söylerken, bu tercihin hem daha temiz hem de "ayaklarını sağlam toprağa basan" bir tercih olduğuna da dikkat çekiyor.
IHS Cambridge Energy Research Associates (IHS CERA) Direktörü Leta Smith, alternatif gaz kullanımı ile çok daha güvenli bir sürecin başlayacağını ifade ediyor. Smith'e göre, bu konu hem gaz talebinin neredeyse yarısını ithal ederek karşılayan Avrupa, hem de büyük miktarda LPG ithal eden ve enerji talebi her gün artan Asya için çok önemli. Smith, alternatif üretimin ekonomik açıdan uygulanabilir olması için sadece teknolojik gelişmelere değil, aynı zamanda kurumların da değişimine ihtiyaç duyulacağını da ekliyor. Alternatif gazın ABD dışında da başarılı olabilmesi için,öncelikle potansiyel kaynaklara ulaşım ve bu kaynakların ticari olarak uygulanabilirliğini sağlamak gerekiyor. Deneyim eksikliği, uygun kazı ekipmanının ve hizmetlerin olmaması da diğer zorluklar arasında sıralanıyor.
Kriz sonrası önlem alma konusunda sıra petrol şirketlerinde
Yaşanan krizin ardından, Meksika Körfezi gibi stratejik bölgelerde petrol arama-çıkarma çalışmalarının ciddi bir sınırlama ile karşılaşabileceği de gündemde. Güvenlik önlemlerinde önemli bir artış gerçekleştirildi. Bu da üretim maliyetlerinin artmasına neden olacak.
Şirketlerin bundan sonra neler olacağına yönelik endişeli bir bekleme sürecinde olduklarını belirten uzmanlar, önümüzdeki dönem için kesin olan tek unsurun "önlemlerin artacağı" olduğunu ifade ediyorlar. Yani aynı küresel ekonomik kriz sonrasında bankaların yaşadığı gibi, bundan sonrasında petrol şirketleri petrol arama-çıkarma platformlarını kurarken en kötü senaryoları dikkate alarak hareket etmek zorunda kalacaklar; üretim süreçlerini sürekli kontrol altında tutacaklar; bütçelerine operasyonel riskleri dahil edecekler.
Kaptan Cousteau'nun torununa göre: Ay'ı, okyanuslarımızdan daha iyi tanıyoruz
Dünyaca ünlü Kaptan Cousteau'nun torunu Philippe Cousteau, Earthecho isminde bir sivil toplum kuruluşunu yönetiyor. Körfez'de yaşanan felaketin bölgeye verdiği zararı araştıran torun Cousteau, Le Monde gazetesine verdiği röportajda, Ay'ı, okyanuslarımızdan daha iyi tanıyoruz yorumunda bulunuyor. Yaşanan felaketin boyutlarının çok korkunç olduğunu söyleyen Cousteau, bunun sonuçlarını kimsenin tahmin edemeyeceğini ifade ediyor. Cousteau'nun yaşanan felakete dair yorumları oldukça endişe verici: "Okyanuslarda 200 metrenin üzerinde bir derinliğe ulaştığınızda, heryer kapkaranlık olur. Yıllardır okyanuslara yönelik Ar-Ge çalışmaları için yatırım yapılmıyor. ABD'de uzay araştırmaları bütçesi, okyanus teknolojileri için ayrılan bütçeden bin kat daha fazla. Ay'ın yüzeyini okyanuslarımızdan daha iyi tanıyoruz. Bu nedenden dolayı bugün ihtiyacımız olan teknolojiye sahip değiliz."
Cousteau'nun, "Bu felaket daha temiz enerjilere geçmemizi hızlandıracak mı?" sorusuna verdiği yanıt ise şöyle: "Bu felaket sayesinde, petrol sanayine akıttığımız paranın, benzin için akıttığımız paradan daha fazla olduğunu görmemiz gerekiyor. Petrol sadece çevreyi kirletmekle sınırlı kalmıyor, aynı zamanda sağlığımıza zarar veriyor; ulusal güvenliğimize karşı tehdit oluşturuyor."