Bozkurt
Hepimiz ilkokuldan itibaren Türk tarihi ve Türk destanlarını öğrenir ya da dinlerken, bozkurt efsanesinin Türk tarihindeki, eski Türk inanışındaki önemine defalarca kez rastlamışızdır.
Kökeni Ergenekon Destanı’nın birçok farklı dönemine ve kişiye dayandırılsa da en evvel üç ayrı Çin kaynağında Türklerin türeyiş öyküsü olarak anlatılır. Daha sonraki dönemlerde Residüddin Fazlullah’ın Camiu’t-Tevarih eserinde ele alınmıştır. Diğer eser ise, Ebu’l Gazi-Bahadır’ın Şecere-i Terakime adlı eserinde değinilmiştir. Kimilerine göre bu eserler Moğolların, kimlerine göre ise Türklerin yaradılış destanıdır. Bazı görüşler ise birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki toplumun ortak destanı olarak değerlendirir.
Rahmetli Ordinaryüs Profesör Fuat Köprülü hocaya göre efsanede bahsedilen Moğollar, esas itibariyle Oğuzlardı. Bu konuya dair yüzyıllar içerisinde birçok eser yazıldı, üzerine konuşuldu. Ziya Gökalp de dahil olmak üzere birçok kimse Ergenekon Destanı, türeyiş ve Altay dağlarından çıkışı edebi eserlerde ele aldı. Tüm bunlar, Türk soyunun var oluş destanı haline geldi ve kabul gördü. Bütün bu destanların temelinde bozkurdun Türk’e yol gösterişi, Türk ile kurdun dostluğu hep önemli bir rol oynadı. Şimdi birileri çıkıp “Bunlar gerçek olabilir mi?” diyor. “Efsane” diyorum, “Destané diyorum; bunların gerçekliği değil bir milletin içerisinde, gönlünde ve ruhunda edindiği yer önemlidir. Bozkurt efsanesi, Türk’ün ruhunda önemli bir yer etmiştir.
Kurt bizim kurt olunca...
Bizim bozkurt efsanesine laf edenler, Roma’ya tatile gittiklerinde Roma’nın kuruluş efsanesi olan Remus ve Romulus’un bir kurt tarafından emzirildiği hikayesini duyunca çok etkileniyorlar. Ya da Baltık mitolojisinde veya Germen kültüründe kurt veya kartal efsaneleri çok daha fazla ilgi çekiyor. Ama kurt bizim kurt olunca, Türk tarihinin efsanesi olunca ne ırkçılık eleştirisi kalıyor ne faşistlik ne de siyasi sembol olma durumu. Çok açık bir şey söylemek isterim ki dünyada birçok millet var.
Bu milletlerin parçası olduğunu hisseden ve benimseyen milyarlarca insan. İnanın bana bu ırkların ilk tarih sahnesine çıktığına inanılan dünden bugüne yüzde yüz saf kan, etnik olarak hiç karışmamış bir ırk mensubu bulmak herhâlde çok zordur. Ama buna rağmen herkes milliyeti ile ırkı ile gurur duyar. Efsanelerini, tarihini, sembollerini, destanlarını benimser dilini konuşur örfünü adetini ve töresini özümser ve o ırkın bir parçası olarak kendini aitleştirir.
Ayıp olan her şeyi siyasete bağlamak
Ben Türküm. Ergenekon Destanı’nın benim destanım olduğunu kabul etmişim. Orta Asya’dan geldiğimize inanmışım. Oğuzların devamı olduğumuzu benimsemişim. Bunların herhangi birini ispat edebilir miyim hayır edemem. Ama ben bunları benimsemişim kabul etmişim. Bunlarla mutlu olup gurur duymayı öğrenmişim.
Bozkurt’u Türk’ün önemli bir sembolü olarak görmüşüm. Herhangi bir siyasi amaç gütmeden Türklüğün bir parçası olarak bozkurtu ve bu sembolü hayatımın bir parçası yapmışım. Şimdi birileri çıkıyor diyor ki; “Niye bu işi siyasileştiriyorsun Merih Demiral?” Adam çok önemli bir maçta, çok kritik bir gol atmış. Duyguları kabarmış ve Türklüğünü öne çıkartan bir şey yapma hissine kapılmış. Türk töresinin en önemli sembollerinden biri olan bozkurt işaretini yapmış.
Ben hâlâ anlamakta zorluk çekiyorum. Dünyanın gözü önünde sistematik bir şekilde 40 binin üzerinde masum insanı katleden ve hâlâ katletmekte olan bir ülkeye gidip destek mi vermiş, silah yardımı mı yapmış?
İkinci Dünya Harbi’nde olduğu gibi, psikopatça bir şekilde dini grubu ortadan kaldırıp temizleme gayesiyle milyonlarca insanı katledip sonra da hiçbir şey yokmuş gibi hayatına devam eden bir ülke mi olmuş bu çocuk? Yıllarca Güneydoğu’da kadın, çocuk, yaşlı demeden insanları katleden öldüren bir terör örgütünü destekleyip, sonra da o beğenmedikleri ülkenin sağlamış olduğu hukuki özgürlüklerle o ülkenin meclisinde yer bulup, hâlâ o ülkeye hakaret edenlerden mi olmuş bu çocuk? “Afrika’da, Asya’da ticaret yapacağım” diye milyonlarca insanın hakkına, kanına giren sömürgecilerden mi olmuş bu çocuk? Ne yapmış Merih Demiral?
Milli duygularının kabardığı bir anda bir milletin destansı sembolü olan bir bozkurt işareti yapmış. Ne güzel de yapmış, iyi ki de yapmış. Asıl ayıp olan her şeyi siyasete bağlamaya çalışmak. Asıl garip olan insanların bireysel hislerini nasıl siyasette nemalanırım denecek bir hadise haline getirmeye çalışmak.
Birileri beğense de beğenmese de bu ülke Sultan Alpaslan, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni, Atatürk gibi bozkurtların ülkesi. Bu toprak Türk’ün toprağı, bu bayrak Türk’ün bayrağı ve bu gerçeği değiştirmeye hiç kimsenin tarih boyu gücü yetmedi, yetmeyecektir.