Böyle gitmez!
Bu senenin ikinci yarısında yaşanan küresel gelişmelere bakarak, 2011 yılının özellikle kısa vadeli bir yaklaşımla tercihlerini belirleyen kesimler için sıkıntı yaratacak sürprizler hazırladığını söyleyebiliriz. Gelişmiş ekonomilerin günü kurtarmak için parasal genişlemeye bağımlı oluşu ve gelişmekte olanların ise bu durumu tehlike olarak algılayıp tedbirli olmaya çalışması belirsizlik ve kırılganlığı artırıyor. Kredi krizi sürecinde ivmelenen ve iderek artan parasal genişlemenin zaman içinde yarattığı kısa vadeli fayda azalırken orta vadeli yan tesirlerin büyüyor ve ekonomik daralmaya sebep olan sorunların ağırlaşıyor olması olumlu düşünmeye izin vermiyor. Ülkemizde ekonomi yönetiminin aldığı son kararlara; mali sektörün bakış açısı ve sergilediği tepki yukarıda özetlemeye çalıştığımız durumun önemini artırıyor.
2011 yılı işsizliğin azalmadığı fakat enflasyonun tehlikeli bir şekilde artmaya başladığı, korumacı eğilimlerin küreselci olanlara karşı üstün geldiği, küresel ticaret hacminin istikrarsız bir görüntü sergilediği ve dalgalı bir şekilde daraldığı, güç dengeleri ve tercihlerin farklılaştığı bir dönem olabilir. Devam edeceği net bir şekilde anlaşılan parasal genişlemenin yarattığı sonuçlar böyle düşünmemizde etkili oluyor; mali sektör ve finansal piyasalar pek dile getirmeseler bile enflasyonda faizlerde yaşanacak yükselişten endişe duyar iken, siyasi iradelerin öncelikle yerli paranın değerlenmesi ve istihdam imkanlarının daralmasına odaklanması onları karşı karşıya getirerek kırılganlığı artırıyor. Küreselci eğilimlerin her iki sorunu giderecek bir reçetesinni olmayışı ve birinin kontrolünü tercih edip, diğerindeki olumsuzlukları görmezden gelmesi herhangi birindeki olumsuzluğunkatlanılabilir olmayışı büyük bir açmaz yaratıyor. Özetle söylemek gerekir ise ezberlerin bozulacağı, evde yapılan hesapların çarşıya uymayacağı bir dönem bizi bekliyor.
Son üç yılda fiyatlarda yaşanan eğilimlere bakarak ifade etmeye çalıştığımız tehlikeyi somutlaştırmaya çalışalım. 2008 yılı ilk yarısında kısa ve orta vadeli faizler çok daha yüksek olmasına rağmen para politikalarındaki gevşeklik kronikleşmiş, sermaye hareketlerine ilişkin hacim rekor düzeylere ulaşmıştı. Bu tablo kısa vadeli spekülatif bakış açısı ile beslenince büyük bir saadet zinciri ve çılgın fiyat hareketlerini yaratmıştı. Sermaye ve emtia piyasaları sürekli yeni rekorlar kırmış, doların değeri tüm paralara karşı gerilemiş, ağırlaşan sorunlar ve büyüyen dengesizlikler görmezden gelinmişti. Sonuçta olan oldu büyük bir çöküş yaşandı, deflasyon baskısı kontrol altına alınamadı, işsizlik büyüdü, finansal piyasalar ve mali sektör sarsıldı, gerileyen varlık değerleri nedeniyle bilançolar batık hale geldi; piyasalar sığlaştı fiyat oynaklığı anormal düzeylerde gezindi. Bu ortamda güven bunalımını aşmak ve varlık değerlerini eski seviyesine çıkararak bilançoları düzeltmek adına parasal genişlemeye yönelindi. Merkez bankaları cepheye sürüldü. 2010 yılı sonu itibari ile emtia ve sermaye piyasaları kriz öncesindeki düzeylerine ulaştı, fakat her şey düzelmedi tam aksine merkez bankaları ve büyüyen kamu açıkları nedeniyle devletler yıprandı, faizler tarihi düşük seviyelerde kaldı; sermaye hareketleri yıkıcı boyutlara ulaştı, yeniden kurulan saadet zincirinin böyle devam edemeyeceği bir sınıra yaklaşıldı. Küresel düzeyde artan işsizlik gerilemedi, rekabet koşulları olumsuzlaştıkça faaliyet gelirleri eridi; artan zorunlu ihtiyaç maddesi fiyatlar çaresiz kesimlerin hacmini artırırken, geleceğe ilişkin belirsizlik arttı, yeni daralma dalgalarının kapıyı çalma ihtimali arttı.
Önümüzdeki yıl ağırlaşan sorunlar nedeniyle özellikle gelişmiş ekonomilerdeki parasal genişleme kırılganlığı artıracak. Gelişmekte olan ekonomilerni mevcut talep düzeyinde bir artış olmasa bile emtia fiyatları, gelişmiş ekonomi paralarına olan güvenin azalması nedeniyle güçlü bir artış yaşayabilir ve enflasyon endişelerini artırarak riskten kaçma eğilimini daha önce görülmemiş seviyelere çıkarabilir. Sabit getirili menkul kıymetlere yönelik ilgi kaybı büyük bir istikrarsızlığın tetikleyicisi olabilir.
Parasal genişleme kısa vadede algılamaları körelterek bir süre için bazı eğilimlerin öynlendirilmesini mümkün kılabilir, fakat temeldeki sorunları çözmez ve ağırlaşmasını önlemez. Rekabet gücü azaldıkça faaliyet gelirlerinin azalması ve ekonomilerin daralması, varlık değerlerinin gerilemesi ve bilançoların yıpranması normaldir. Parasal genişleme ve kredi hacmindeki sağlıksız artış bir süre için varlık değerlerini ters hareket ettirerek daralmayı geciktirebilir, ancak enflasyon dinamiklerinin harekete geçtiği aşamada etkisi kaybolur, ağırlaşmış sorunlarla yüzleşmek kaçınılmaz hale gelir. 2011 yılı işsizilğin azalmadığı ancak enflasyon baskısının tehlike algılamasını yaygınlaştıracak şekilde hortladığı bir dönem olma ihtimali var. Bu nedenle mali sektörümüz ekonomi yönetiminin son aldığı kararları anlamıyor, ama ne yapacağını da bilemiyor. Herhalde belirsizlik ve kırılganlık azaldığı, kredi notu yükseleceği için böyle olmuyor!..