Böyle gelmiş böyle gider mi?
Değişim gerçekleştiğini bildiğimiz, emin olduğumuz ama günlük olarak bütün boyutları ile hissetmediğimiz bir kavram. Değişimi algılayabilmek için, konuya günler, haftalar, aylar değil, seneler olarak bakmamız gerekiyor.
Sorun şu, biz değişimi ancak seneler içinde algılıyor olsak da, değişim her gün yaşanıyor. Bu sebeple, biz değişimi fark ettiğimizde, uyum sağlayamamış olduğumuzu, yakalamak için çok geç kaldığımızı fark edebiliyoruz. Bugün iş dünyasında yaşadığımız tam da bu.
İş dünyası olarak değişim meselesini ciddiye almamız gerek
Değişim büyük oranda teknoloji ile şekilleniyor. Siyasi, sosyal, ekonomik konuları da bir ölçüde şekillendiren, yönlendiren teknoloji. Sanayi devrimleri, sadece sanayi değil, hayatın tüm alanlarını şekillendirdi.
Bugün içinde bulunduğumuz dördüncü sanayi devrimi de her şeyi değiştiriyor. Yapay zekanın başını çektiği teknolojik değişim, siyasi, sosyal, ekonomik, çevresel, yasal ve sosyal değişimleri tetikliyor.
Bugün şirketlerimiz günlük bazda bu büyük ölçekli değişimi fark edemeseler de, 2030’da her şeyin çok farklı olduğu bir dünyaya uyanacaklar. Değişim aslında ayak seslerini duyurarak geliyor. Örneğin teknolojinizin neredeyse her sene eskidiğini, güncelleme gerektirdiğini fark etmiyor musunuz?
Şirketinize genç iş gücü bulmakta zorlanmıyor musunuz? Rakipleriniz her geçen gün daha düşük fiyatlar ile karşınıza dikilmiyor mu? Sadece rekabet değil, sürdürülebilirlik düzenlemeleri nedeniyle yurt dışı operasyonlarda, ihracatta zorlanmaya başlamadınız mı? Peki iş gücünüzün işten ayrılma oranı artmadı mı? Maliyet ve giderleriniz her geçen gün artarken, karlar düşmedi mi?
Tedarik zinciri yönetimi çetrefilli hale gelmedi mi? Müşteri beklentileri yüzünden müşteri memnuniyetini sağlamak her geçen gün zorlaşmadı mı? Bu sorunları bugün yaşıyorsanız, o halde şapkayı önümüze alıp düşünme zamanı. Bu gerçekler, karşımıza bir gecede gelmedi, seneler boyu süren değişimin sonucu olarak geldi. 2020’da, 2033’de de farklı sorunlar ile karşı karşıya kalacağız.
Dünya devleri bile değişimde başarısız olabiliyor
Geçenlerde büyük bir geleneksel otomobil firmasının CEO’sunun videosunu izledim. Büyük bir samimiyetle geleneksel otomobil üreticilerinin değişim karşısındaki dezavantajlı durumunu anlatmış.
Özetle demek istiyor ki, araçlarımızda farklı tedarikçilerden gelen 150 farklı elektronik modül var, bu 150 farklı yazılım anlamına geliyor. Bu yazılımlar farklı platform ve kodlama yapısı nedeniyle birbiriyle konuşmuyor. Bizim gibi üreticiler, daha önce hiç yazılım geliştirmedi.
Yeni nesil elektrikli araçları üreten şirketler kendilerini aynı zamanda birer yazılım şirketi olarak tanımlıyorlar. Bir tarafta yazılımları, çipleri kendisi geliştirmeyip, dışarıdan alan otomobil şirketleri, diğer tarafta ise tüm işi tek platform altında kendisi yapan, tüm yazılımları birbirleri ile konuşabilen Tesla gibi yeni nesil şirketler. Bu durum geleneksel firmaları çok zorlayacak.
Lütfen böyle gelmiş, böyle gider demeyin
Şirketinizi geleceğe taşımak istiyorsanız, lütfen sektörünüzün ve firmanızın karşı karşıya olduğu değişimi “bugünden” iyi analiz edin. Sektör nereye gidecek, ne tür riskler ve fırsatlar var, bunları gerekirse dış uzmanlar ile de çalışarak tanımlayın. Kendinize bir dönüşüm yol haritası, bir stratejik plan oluşturun. Bu işe zaman ve kaynak ayırın.
Bundan 10 sene sonrası için pazarınız, süreçleriniz, teknolojileriniz, çevresel koşullarınız çok farklı olabilir. Hatta ürünleriniz, ürün gamınız bile farklı olmak zorunda olabilir. Bu durum yatırımlarınızı, organizasyonunuzu ve operasyon dizaynınızı belirleyecektir. 10 sene sonranızı bugün başlayarak dizayn etmeniz gerekiyor!