Bosna'da izlenen siyasi ve diplomatik çaba, Suriye'de neden yo
Denver Üniversitesi Korbel Uluslararası Araştırmalar Okulu Dekanı Christopher Hill, 1990-2000'li yıllar arasında Amerikan diplomasisinin en önemli mimarlarından biri olarak değerlendiriliyor.
Bosna savaşını sonlandıran Dayton Anlaşmaları'nın baş müzakerecilerinden biri olan Hill, 1990'lı yıllarda Kosova'da görev alırken, Kuzey Kore'nin nükleer programına yönelik müzakerelerde ABD delegasyonunu temsil etti. Hill, 2009-2010 yılları arasında ise ABD'nin Irak Büyükelçisi olarak görev aldı. Hill, Project Syndicate için kaleme aldığı makalede, Suriye'deki kaos ile ve 1990'lardaki Balkan savaşları arasında yapılan benzetmelere gönderme yapıyor. Hill, uzun süreye yayılan ölümlerin benzemesine rağmen, Bosna savaşını sona erdiren siyasi ve diplomatik çabaların Suriye'de izlenmediğini dile getiriyor.
Balkanlardaki savaşta izlenen siyasi ve diplomatik çabalar nelerdi?Bosna Savaşı'nı bitiren Dayton Anlaşması ABD, Rusya, Fransa, İngiltere ve Almanya'nın oluşturduğu Bosna Temas Grubu tarafından imzalandı. Benzeri bir oluşum Suriye'de mevcut değil.
Tek çaba gösteren Annan
Suriye'deki tek diplomatik sürecin BM eski genel sekreteri Kofi Annan tarafından yürütüldüğünü kaydeden Hill, "Annan, hiçbir uzun süreli siyasi oluşumun bir diğeri üzerinde zafer sağlamayacağını herkesten daha iyi anlamış durumda" diyor. "Herkes Suriye'de, Başkan Beşir Esad rejimi tarafından sivil halka yönelik sürdürülen silahlı saldırı şiddetini dehşet içinde izliyor. Fakat Suriye'nin sivil savaşın eşiğinde olduğunu söyleyenler, şunu kaçırıyorlar: Suriye zaten sivil savaşın içinde ve bu savaşın sınırları aylar önce çizildi" yorumlarında bulunan Hill, geçmişte, zorlu bir bölgede yaşanan çatışmanın 'sivil savaş' olarak adlandırılmasının, diğerlerinin uzak durması gereken bir tür üstü kapalı uyarı olarak algılandığına dikkat çekiyor.
Suriye'deki sivil savaş ise, farklı sonuçlar doğurabilecek; hatta çok daha geniş çaplı bölgesel bir çatışmaya neden olabilecek türden bir savaş olarak görülüyor. Ve işte bu yüzden dolayı, diğer ülkelerin Suriye'de yaşananların dışında kalmayı tercih etmeleri çok kabul edilebilir bir seçenek gibi görünmüyor. Özellikle de daha sakin ve daha demokratik bir Ortadoğu beklentisi içindeyken.
İran ve Sünni Arap ülkeleri arasında temsili savaş
Hill'in dikkat çektiği bir diğer önemli konu da, Suriye'deki çatışmanın gitigide İran ve Sünni Arap ülkeleri arasında temsili bir savaşa benzemeye başlaması. İran, Esad'a malzeme yardımı yaparken, çok sayıda Sünni Arap ülkesinin de Sünni muhalefete destek sağladığını söyleyen Hill, 2011 yılında NATO liderliğindeki Libya müdahalesinde zarar gören Rusya ve Çin'in ise, uluslararası toplumu Suriye dışında tutmaya çalıştıklarını ifade ediyor. Hill'e göre her iki ülke de, herhangi bir Suriye müdahalesinin, ilişkilere zarar vereceğinden endişe ediyor.
Hill'in önerisi ise şöyle: Öncelikle uluslararası güçler arasında ciddi ve sürdürülebilir müzakerelere ihtiyaç var. Bu müzakerelerin net bir siyasi sonuca odaklanması gerekiyor. Annan ve takımının bir tür "Temas Gurubu Planı" üzerinde çalışması lazım. Daha da önemlisi, planın tüm paydaşlarının Annan'a net bir destek vermesi şart. Balkanlarda, ABD takımı Temas Grubu Planı'nı diğer ülkelere kabul ettirmeyi başardı. ABD başarılı oldu, çünkü tüm ülkeler Bosna'da süren korkunç savaşın sona ermesi gerektiğine inandı. Bugün ise, aynı desteğe Annan'ın ihtiyacı var. Annan bu desteği hakediyor.