Boşlukta kalmak
Farkındaysanız ortalığa (piyasalar) bir sükunet hakim oldu. Geçtiğimiz haftaların oynaklığı pek yok. Fiyatlar yine kıpırdanıyor, pozisyonlar alınıp satılıyor ama öyle kuvvetli bir rüzgar yok, ona göre bir çırpınma da olmuyor. Kendi adıma hem dışarıda hem de içeride bir boşlukta kalma durumunun oluştuğunu düşünüyorum. Hemen her tarafta çok sayıda sorun var. Bunlar çözüm bekliyor. Ne var ki çözüm için somut adım atılmıyor, yeterli ölçüde efor sarf edilmiyormuş gibi bir durum var. Sanki bir şeyler bekleniyor. Boşlukta kalma durumundan kastım bu.
Ne beklendiği, niye boşlukta kalındığı herkesin kendi sorununa göre farklılaşıyor kuşkusuz. Mesela bizde referandum bekleniyor. ABD’de yeni başkan Trump’ın programının ve bununla uyumlu hareket planının açıklanması bekleniyor. İngiltere’de Brexit bekleniyor. Avrupa Birliği Brexit’in devreye girmesini bekliyor.
Bizim güneyimizde çatışmaların sonlanması bekleniyor. Kuzeyimizde Rusya’nın agresif tavrının sakinleşmesi bekleniyor. İçinde bizim de yer aldığımız gelişmekte olan ülkeler FED’in faiz kararlarını bekliyor. FED Trump’ın programının belirlenmesini ve bu bağlamda yeni iktidarın para politikası tercihlerinin netleşmesini bekliyor. Kısacası, herkes bir şeyler bekliyor. Bizim bekleme süremizin ne zaman sonlanacağı az çok belli. 15 Nisan’da yapılacak referandum bizim beklememizin final noktası olacak. Şimdilerde bir sakinleşme var. Ama bu göreli sakinleşme yanıltıcı. Gözlenen sakinleşme bekliyor olmaktan kaynaklanıyor. Yanımızda yöremizde yeni bir etkili olay gelişmediği takdirde göreli sükunetin referanduma kadar sürebileceği kanısındayım. Öte yandan, her an sükuneti bozabilecek sorunlarımız da var. Örneğin, bugün (3 mart Cuma) açıklanacak olan şubat ayı enflasyon bulguları böyle bir potansiyel taşıyor. Beklentiler şubat ayı enflasyon oranının yüksek olacağını, bunun da zaten yükselmiş olan yıllık (12 aylık) enflasyonu daha da yukarıya çekeceğini öngörüyor. Bu hareketin faize yansıması sükuneti bozabilme potansiyeli taşıyor. Aynı şekilde önümüzdeki günlerde açıklanacak olan 2016 yılının son çeyreği ve bütününe ilişkin büyüme bulguları da hassasiyet yaratacak bilgiler. Son çeyrekte büyümenin nispeten hızlanması ve önceki üç aylık dönemde görülen gerilemeyi kısmen telafi etmesi, böylece yıllık büyümenin de yüzde 3 civarında gerçekleşmesi bekleniyor. Bu beklentilerin gerisinde kalacak bir büyüme performansının risk algısını ve bu günkü sükuneti bozabileceğini gözden uzak tutmamak gerekir. Aslında, bize dönük risk algısı hala yüksek. Yüksek risk algısı kırılganlığı besliyor. Bu sıralarda özellikle finansal piyasalarda göreli bir sükunet yaşanıyor. Bunun etkisiyle faiz beklentisi de bir kaç hafta önceye kıyasla sakin. Referanduma kadar bu konumu muhafaza etmek bizim için olumlu bir seçenektir diye düşünüyorum. Yani, bu dönemde boşlukta kalmak iyi bir konum sayılır.
ABD bu sıralarda boşlukta kalan bir başka ülke. ABD’nin boşlukta kalması seçim sonucunda ortaya çıkan iktidar boşluğunun henüz tam anlamıyla doldurulamamış olmasından kaynaklanıyor. Trump’ın seçim sürecinde esip gürlediğini, pek çok radikal dönüşümü devreye sokacağını biraz da sert ve uzlaşmaz bir üslupla tartıştığını, sık sık alışılmış siyasi söylemin dışına çıkarak ayrımcı bir izlenim bıraktığını biliyoruz. Başkan olduktan sonra bu özelliklerinin çoğunun törpüleneceği, radikal sayılabilecek hedeflerin ya yumuşatılacağı ya da bütünüyle gündemden düşeceği bekleniyordu. Bu bağlamda Trump’ın nerede durduğu, hangi hedeflerinin öncelik taşıdığı, hangilerinin resmi hükumet hedefi haline getirileceği, bunların ilk söylemlere kıyasla ne ölçüde yumuşatılmış olduğu gibi noktalar merakla bekleniyordu. Bu durum Trump’ın kongreye yapacağı ilk sunumda açıklığa kavuşacak, bir tür hükumet programı niteliği taşıyacak olan bu açıklama ile boşlukta kalma hali ortadan kaldırılacaktı. Beklenti buydu. Trump kongrede konuştu. Ama merakı giderecek somut bir söylem, program niteliği taşıyabilecek net bir bildirim ortaya çıkmadı. Bunun yerine Trump önceden tartışmaya açtığı hedefl erinden caymadığını ima eden bir konuşma yaptı. Savunduğu noktaları teker teker yeniden gündem getirip altlarını çizdi. Farklı olan tek nokta başkanın tarz ve üslubunda görülen dozu yüksek sayılabilecek yumuşama oldu. Söylemin yumuşama sorunu çözmedi tabii. Eylem eksik olduğu için ABD boşlukta kalmayı sürdürdü.