Borsalar nereye, dünya nereye?

Osman ULAGAY
Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Türkiye’de ve dünyada ekonominin gidişatıyla ilgilenenler, her şeyden önce borsalardaki ve finans piyasalarındaki iniş çıkışlara bakıyor. Borsalara odaklananların en sevmediği ay olarak bilinen Ekim ayında yaşananlar bu yıl da üzdü borsacıları. Trump ekonomisinin borsaları tırmandırdığı ABD’de 21 Eylül’de yeni bir rekora tırmanan S&P 500 endeksinde Ekim’de yaşanan düşüş bir noktada %10’u buldu, yüksek teknoloji şirketlerinin ağırlık taşıdığı Nasdaq endeksinde de benzer bir düşüş yaşandı. ABD borsalarındaki yükselişi sürükleyen şirketlerden Amazon ve Google’ın son verilerinin beklentileri karşılamaması, yüksek teknoloji şirketlerinin değerinde 100 milyar dolarlık düşüşe yol açtı. Wall Street’in 2009 yılından bu yana en kötü ayını yaşamakta olduğu belirtiliyor.

Avrupa borsalarının nabzını tutan Euro Stoxx 600 endeksi 2016 sonundan beri en düşük noktada. Çin borsası da bu yılın en kötü performans sergileyen borsalarından biri.

Ekim ayındaki düşüşlerin kalıcı bir düzeltmenin başlangıcı olup olmadığı önümüzdeki dönemde daha iyi anlaşılacak ama 2018 yılında dünya borsalarının çok üstünde bir performans gösteren ABD borsalarının bu başarıyı 2019’da da sürdürmesi zor görünüyor. Bunun nedenleri arasında ABD Merkez Bankası’nın(FED) faiz artışlarını sürdürmeye ve likiditeyi kısmaya kararlı görünmesi, Trump’ın bağışladığı yüksek vergi indirimleriyle sıçrayan şirket karlarında ciddi düşüşlerin beklenmesi ve ABD ekonomisindeki büyümenin hız kaybetmekte olması öne çıkıyor. Trump’ın başlattığı ticaret savaşının olumsuz etkilerinin de gelecek yıl çok daha belirgin şekilde hissedilmesi bekleniyor.

Aslında ABD ekonomisi tarihindeki en uzun büyüme dönemlerinden birini yaşıyor ve ABD borsalarındaki ayrışma da bunu yansıtıyor. Ancak gelinen noktada ABD borsalarının değerinin ABD ekonomisinin büyüklüğünü %60 aşmış olması borsalarda ciddi bir düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu düşündürmeye başladı birçok kimseye. Şimdi bunun gerginliği yaşanıyor.

Fiyatlanmayan riskler büyüyor

Borsaları yakından izleyenler öncelikle dünya ve ülke ekonomisinin genel gidişatına, şirketlerin performanslarına ve karlarına, merkez bankalarının politikalarına odaklanıyor, ekonomi dışındaki gelişmeler ise bazen dikkate alınsa da fiyatlandırmaya hemen yansımıyor. Oysa şu anda dünyanın gidişatına baktığımızda kaygı verici siyasi ve toplumsal gelişmelerin giderek önem kazandığını görüyoruz.

ABD’de önümüzdeki ay yapılacak ara seçimlerin Trump yönetiminin geleceğini nasıl etkileyeceğini henüz bilmiyoruz ama FED Başkanı Powel’ı azarlamaktan çekinmeyen ve o anda aklına eseni yapan Trump’ın ABD Başkanı olması başlı başına bir risk faktörü. Çin ile ABD arasında bir soğuk savaşın başladığına ilişkin yorumlar da bunun bir göstergesi.

Avrupa’ya baktığımızda pek çok ülkede siyasi risklerin yükselmekte olduğunu görüyoruz. İngiltere Brexit çıkmazında bocalarken Almanya’daki iktidar koalisyonunun da eyalet seçimlerinde hezimete uğrayarak türbülansa girdiği ve Başbakan Merkel’in ilk çekilme sinyallerini verdiği görülüyor. İtalya’da kimilerinin “neo-faşist” damgasını vurduğu hükümetin bütçe açığı limitleri nedeniyle Avrupa Birliği ile anlaşmazlığa düşmesi söz konusu. Fransa’da siyasetin yükselen yıldızı olarak parlayan Macron’un desteği yerlerde sürünüyor ve bundan sonra neler yapabileceği merak ediliyor. Polonya ve Macaristan’da demokrasiyi yok etmeye kararlı görünen otoriter yönetimlerin yükselen muhalefet karşısında neler yapacağı merak ediliyor.

Brezilya’da askeri rejim günlerine geri dönüşü bir çıkış yolu olarak gören Jair Bolsanaro büyük bir seçim zaferi kazanarak başkanlık koltuğuna oturmaya hazırlanıyor. Latin Amerika bir kez daha demokrasi dışında çözüm arama heveslerinin yükseldiği bir kıta haline geliyor. Tüm bu gelişmelerin giderek dünya ekonomisini ve borsalardaki fiyatlamayı etkilemesi kaçınılmaz görünüyor.

Volcker’in vasiyeti

ABD Merkez Bankası’nın(FED) adı efsane haline gelmiş olan eski başkanlarından Paul Volcker’ın anılarını içeren Keeping At it: The Quest for Sound Money and Good Government başlıklı kitap ABD’de dün yayınlandı. Kitabın yayınlanması nedeniyle kendisiyle yapılan röportajlardan anladığım kadarıyla, dünyanın ve özellikle ABD’nin içine düşmüş olduğu kaygı verici durumla ilgili çok önemli mesajlar veriyor 91 yaşındaki Volcker. ABD’de piyasa oyuncularının, şirketlerin ve büyük para sahiplerinin siyasete de damgasını vurduğu ortamda kamu yönetiminin yozlaşmasının ve devlet yönetiminin önemini kaybetmesinin yol açtığı felaket tablosunu sergileyen Volcker’in vesayetini gelecek haftaki yazımda ele alacağım.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar