Borsadaki yatırım şirketi risk almamalı mı?
Sermaye sıkıntısı nedeniyle projesini, işini, yatırımını geliştiremeyen o kadar çok insan var ki çevremizde…
Mevcut sıkıntılara çözüm olarak geliştirilen ve/veya verimliliği arttıran ve/veya mevcut makineyi hızlandıran ve/veya tek bir ülkede üretilen bir ürünün muadili olan birçok ‘yerli ürün’, sermaye yetersizliği nedeniyle ekonomiye kazandırılmak için beklemede…
★ ★ ★
Bekle(ye)meyenler de oldu!
Örneğin Ankara’nın tekno kentlerinde yeni ürünlere, yeni buluşlara imza atan gençler…
O teknokentler, aradığı 50-100 bin liralık krediyi bulamayan, o nedenle ekseriyetle yabancılara satılan ve o satın almalardan sonra değerini yüze, bine katlayan şirketlerin hikayeleriyle doldu…
★ ★ ★
Bu nedenle eğer varsa ve lafta kalmamışsa ‘melek yatırımcılar’ gibi güçlü ve yerli ‘varlık alım fonları’ da önemli…
Ancak…
Tasarruf yapıp, o tasarrufu ‘bina’, ‘konut’ gibi alanlarda değil, Türkiye’nin önünü açacak inovatif/ teknolojik projelerde kullanmak daha da önemli…
★ ★ ★
İnşaat projelerinin tamamından bahsetmiyorum…
Büyük ve stratejik projelerin önemi ortada…
SANKO Holding Onursal Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ile sohbet ederken dikkat çekmişti:
“Havalimanı, köprü, otoyol, tüp geçitler ve limanların getirisi çok fazla.
Sonuçta sanayicinin, tüccarın maliyetini düşürüyor bu yatırımlar.
Liman olmazsa, köprü olmazsa maliyetlerimiz yükseliyor.
Örneğin İstanbul…
Trafik sorunu ortada.
Geçtiğimiz gün yabancı müşterilerle görüşmek için acilen Suadiye’den Güneşli’ye gitmem gerekti. 2.5 saat sürdü.
Bu benim için zaman maliyeti. Herkes için zaman maliyeti.
Gaziantep’ten Adana’ya 1.5 saatte gidiyorum.
Özellikle finans, üretim ve ticaret merkezi olması için uğraştığımız İstanbul’un bu probleminin çözülmesi lazım.”
★ ★ ★
Dedik ya zaten kıt olan sermayeyi doğru kullanmak önemli…
Örneğin OSTİM…
İhracatta kg fiyatını artırmaktan başka çaremizin olmadığı dönemde, kg fiyatı ortalamanın yüz kat, bin kat üzerinde ürünlerin projeleri, tasarımları hazırlanıyor 5 bine yakın işletmede…
Ancak bu ürünler finansal ve sistemsel sıkıntılar nedeniyle kazandırılamıyor ekonomiye…
OSTİM Başkanı Orhan Aydın’la sohbet ederken çok önemli bir ayrıntıya dikkat çekti: “OSTİM Proje isimli bir şirketimiz var.
Bu şirket genç beyinlerimizin geliştirdiği projelere ortak olabiliyor.
OSTİM Yatırım diye halka açık bir şirketimiz de var…
Zamanında benzer uygulamalar yapmıştı ama borsaya açılmayla birlikte, başka ortaklar devreye girince mecburen bıraktı…
Çünkü borsa kuralları gereği risk içeren yatırımlara giremiyor…
Garantili, riski az olan yatırımlara girebiliyor…
Bu da şirketi maalesef, en kolay yol olan inşaatçılığa yöneltiyor.”
★ ★ ★
Osmanlı döneminden buyana Türkiye’de olan ve o tarihten bu yana iş yapan yabancı bir firmanın bir ürünündeki tek tedarikçisi anlattı…
“Bir üründe onların dünyada tek tedarikçisiyim.
Son zamanlarda, “vadeleri uzatalım” vs. demeye başlamışlardı. Sonra hak edişlerin zamanları uzatılmaya çalışıldı, sonrasında, “İş bitiminde hak ediş oluşsun, ödeme de şu kadar vadeyle olsun.” dediler.
En sonunda da, “Siz dünyanın başka yerlerinde de üretim yapabiliyorsunuz, üretiminizi oralara kaydırsanız da oradan alsak.” demeye başladılar. Birden bire ortaya çıkan bir durum bu.”
★ ★ ★
Dolayısıyla atıl bıraktığımız, kullanmadığımız, yanlış kullandığımız kaynaklarımız var…
Yabancıların yönlendirmelerinden kurtulmanın ve tam tersine yabancıları yönlendirmenin tek yolu yerli teknolojiyi geliştirmekten, onun tek yolu da kaynakları doğru alanlara kanalize etmekten geçiyor…