Borsadaki çip coşkusu irrasyonel mi?
İlk defa 1996 yılında o zamanki Fed başkanı Alan Greenspan tarafından kullanılan “irrasyonel coşku” tanımlaması para politikalarıyla finans piyasaları arasındaki sorunlu ilişkiye dikkat çekiyordu.
Bugünlerdeyse Fed, faiz indirimlerinin sayısı konusunda şimdilik piyasayı ikna etmiş gözükse de ekonomideki yapay zeka dönüşümünün coşkusuna bir türlü söz geçiremiyor ve ABD’den başlayıp, Avrupa ve Japon hisselerine kadar uzanan ralli, ister istemez geçmişin de deneyimiyle “irrasyonel coşku” kavramına yeniden atıfta bulunuyor.
NVIDIA, görsel bilgi işlem teknolojilerinde dünya lideridir ve grafik işlem biriminin veya GPU’nun mucididir. Yıllar geçtikçe şirketin odak noktası, PC grafiklerinden, artık yüksek performanslı bilgi işlem (HPC), oyun ve sanal gerçeklik (VR) platformlarını destekleyen yapay zeka (AI) tabanlı çözümlere doğru gelişti. Bu da onu geçtiğimiz haftaki son yükselişiyle muhteşem yedinin piyasa değeri bakımından üçüncüsü haline getirdi. Bu sonuç ABD endekslerini de yukarı taşıdı.
Hatta dalga boyu okyanusu aşarak, diğer pazarlara da sıçradı Coşku öylesine büyük ve de yaygındı ki Fed tutanaklarını bile gölgede bıraktı. Örneğin ABD’nin muhteşem yedi firmasının yanı sıra Avrupa’da “Granolas” olarak adlandırılan ve endeksteki payı yüzde 25’e yükselen 11 şirket (GSK, Roche, ASML, Nestle, Novartis,Nova Nordisk, L’Oreal, LVMH, Astra Zeneca, SAP, Sanofi) bu haftaki rekor yükselişiyle anılır oldu.
Avrupa’nın granolas’ı olur da Japonya’nın yedi samurayı olmaz mı? O da derhal tanıtıldığı üzere Screen Holdings, Advantest, Disco Corp, Tokyo Electron, ticaret şirketi Mitsubishi ve otomobil üreticileri Toyota ve Subaru’dan oluşuyor. Gelelim bu çoşkunun rasyonel bir gerçekliğe mi yoksa Greenspan’ın tanımladığı gibi irrasyonel mi olduğuna… Greenspan’ın zamanında hisse piyasasında büyük bir balon vardır ki adına dot. com yani internet balonu denilir.
Örneğin 2000’li yılların başında, internet trafiğini idare etmek için gereken fiber optik ekipmanına olan talebin artmasıyla birlikte Cisco, kısa süreliğine dünyanın en değerli şirketi haline gelmişti ancak bu durum başlangıçta iş dünyasında beklenen büyüme sağlanamayınca bir dizi telekomünikasyon firmasının iflasına ve de Cisco’nun hissesinde yüzde 90’lık bir çöküşle sonuçlandı.
Cisco’nun hisseleri o denli kan kaybetti ki 2000 yılında ulaştığı tepe fiyat seviyesine ancak 19-20 yıl sonra ulaşabildi. Oysa internetin yaygınlaşması o tarihten bu yana hiç durmadığı gibi katlanarak artış kaydetti.
Böyle bir risk var mı?
Ekonomik görünüm hisse coşkusunun yayılmasını açıklamaktan uzak: ABD ve diğerlerinin bariz bir biçimde ayrıştığını görüyoruz. ABD’de doğrudan yatırımlar çip ve teknoloji ürünlerine doğru akarken, Avrupa’da azalmaktadır. Japonya’daki teknik resesyon, deflasyon riski gibi nedenlerle yatırımcı küresel hisselere daha çok yönelirken, ABD’de faizleri indirmede yavaş davranılacak olmasının teknoloji dışı hisseleri daha da baskılayarak, var olan konsantrasyonu daha da arttırma riski vardır.
Belki geçmişte internet devriminde olduğu gibi yapay zekanın da iş modellerinde yerini alması zaman alacaktır ancak şimdiki ihtiyaç çeşitliliği ve teknolojinin hızı düşünüldüğünde durumun özellikle çip talebini desteklediği görülmektedir. Bunun nedeni de arzın talebe göre son derece kısıtlı ve Çin Tayvan ABD gerilimini oluşturacak kadar da stratejik olmasıdır. İşin hisse değerleme kısmıysa bir o kadar karmaşık fakat yükseliş için en azından bir süre daha yeterli alanın olduğunu gösteriyor.
Muhteşem yedinin ortalama f/k rasyosunun (23 Şubat itibariyle) yüzde 46,5 düzeyinde olması ve endeksteki konsantrasyonu endişe yaratırken, (ROE) özsermaye karlılığının ise yaklaşık yüzde 54 olduğu görülmektedir ki bu da aslında internet balonunda görülen seviyenin oldukça üzerinde olmasıyla olumlu olarak yorumlanabilir. “Yatırımcılar portföylerini etkileyebilecek beklenmedik olaylara karşı korunmak için varlık sınıfları, coğrafyalar ve sektörler arasında çeşitlendirme yapmalıdır.” H. Markowitz