Borsada ralli devam ediyor
Borsa İstanbul hisse senedi piyasasında 27 Aralık, 7.200 seviyesinden başlayan yükseliş hareketi 9.000’li seviyelerin üzerinde devam ediyor. Bu zaman aralığında yükseliş %25 civarında seyrederken, enerji, iletişim, gayrimenkul gibi sektörlerde yükseliş %40 seviyelerine ulaştı.
Bu bir buçuk aylık dönemde bankacılık endeksindeki yükseliş %20’lerde kalarak negatif ayrıştı diyebiliriz. Yükselişin temel ve teknik dinamiklerini inceleyerek önümüzdeki dönem için öngörülerimizi paylaşalım. Borsadaki fiyatlamaların temelinde birkaç senedir olduğu gibi, para politikaları ve enflasyon yer almaya devam ediyor.
Yaz aylarının sonunda faizlerde başlayan sert yükseliş neticesinde, mayıs ayında 4.400 seviyesinden başlayan ralli, ekim ayı başında 8.562 zirvesi ile sona ermişti. Bu süreçte endeksteki geri çekilme 7.200 seviyelerine kadar devam etmesine rağmen, hisse ve sektör bazlı olarak çok daha derin geri çekilmeler yaşandığını söyleyebiliriz. Borsa açısından ocak ayı kritik gelişmelere sahne oldu. Öncelikle TCMB, yapmış olduğu toplantıda beklentiler doğrultusunda faizleri %45’e yükseltti ancak, bu seviyenin zirve olduğu vurgusu yapıldı.
Finansal piyasaların bugünü değil geleceği fiyatladığı kuralı akla gelirse faizlerde zirveye gelinmiş olması borsa fiyatlamalarına olumlu yansıdı. Diğer taraftan jeopolitik gündeme baktığımızda Türkiye’nin, İsveç’in Nato’ya kabul edilmesini onaylaması ve hemen ardından ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışlarına onay vermesi, borsa fiyatlamalarına olumlu yansıyan önemli temel parametre olarak kayıtlara geçti diyebiliriz.
Yurt dışı gündeme baktığımızda ise küresel merkez bankalarının faiz indirim sürecine başlayacağına ilişkin beklentilere ilave olarak güçlü gelen şirket bilançoları neticesinde yurt dışı endekslerin yukarı yönlü trend içinde olduğunu görüyoruz. Bu kapsamda birçok büyük yurt dışı endeksin tarihi rekor seviyelerde olmasının, içerideki bu ralli ortamını destekleyen önemli bir parametre olduğunu düşünüyoruz.
Enflasyon tarafında ise beklenenden daha yüksek gerçekleşen ocak ayı enflasyonu ve enflasyon beklentilerindeki bozulmaların piyasayı yukarı yönde desteklediğini düşünüyoruz. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen enflasyon raporu toplantısında TCMB yönetimi yıl sonu enflasyon beklentisini değiştirmeyerek %36 tahminini korumasına rağmen bizim beklentimiz yıl sonu enflasyonun %42-%47 aralığında bir yerde gerçekleşecek olması yönünde.
Zira seçim sonrası yönetilen-yönlendirilen fiyatlar üzerinden bir miktar ertelenmiş kamu zamlarının ekonomiye yansıması oldukça muhtemel görünüyor, benzer şekilde farklı ek vergiler de gündeme gelebilir. Diğer bir yandan üçüncü çeyrekte baz etkisiyle birlikte enflasyonda bir miktar düşüş gözlemleyeceğiz ve bu neticede TCMB’den faiz indirim sürecine ilişkin sinyaller alacağımızı düşünüyoruz.
Yani enflasyonda riskler yukarı yönlü olmaya devam ediyor ve biz yıl içinde TCMB’nin de beklentileri yukarı yönde revize edeceğini düşünüyoruz. Ocak ayı içinde bir araya gelen tüm bu temel unsurlar neticesinde 8.500 direncinin aşılması piyasayı farklı bir teknik kanala taşıdı. Bir süredir geri çekilmelerden yorulan ve maliyetine geldiğinde hissesini satmak için bekleyen yatırımcı güruhu için bu temel unsurlar satış fırsatı doğurdu.
Piyasadaki momentum bu satışları karşılayacak güce eriştiğinde ise ortada pek de satıcı kalmadığını gördük ve hızlıca 9.200 seviyesine yükseldik, zaten 8.500 seviyesi aşılır ise hızlıca bir 9.200 hareketi olacağını daha önceki yazılarımızda belirtmiştik. Önümüzdeki döneme ilişkin öngörülerimizde ise yukarı yönlü beklentilerimizi korumaya devam ediyoruz. Endeks kısa vadede 8.900 – 9.400 bandı içinde fiyatlanacaktır.
Özellikle 8.900 seviyesinin aşağı kırılma ihtimalini zayıf olarak değerlendirirken 9.400 yukarı geçilirse bizim için şaşırtıcı olmayacağını belirtelim. Yılın ikinci yarısı ise endeksin 5 haneli seviyelere, yani 10 bin puan üzerine oturmasını bekleyeceğiz, burada da temel dinamik maalesef yüksek seyreden enflasyon olacak gibi görünüyor. Yıl içinde 12.500-13.000’li rakamları görülmesi ihtimalini yüksek olasılık olarak değerlendiriyoruz.
Yazının başında belirttiğimiz üzere yükseliş hareketinde pozitif ayrışan sektörlere baktığımızda iletişim, gayrimenkul, ticaret, ulaştırma, holdingler gibi talebin fiyata olan hassasiyetinin düşük olduğu sektörleri, yani enflasyonist ortamda pozitif ayrışan sektörleri görüyoruz. Enflasyonist tema devam edeceğine göre sektörel dağılım noktasında bir makas değişikliği olması ihtimali zayıf görüyoruz.