Borsada negatif faiz ve enflasyon itici güç olacak
Küresel piyasalar, bankacılık sektörüne ilişkin endişelerin alınan önlemlerle şimdilik geride kalması ve para politikalarında şahin adımların sonuna yaklaşıldığına yönelik beklentilerle toparlanırken bu kez de resesyon endişeleri tekrar artmış durumda.
BIST cephesinde ise seçim süreci ve buna yönelik fiyatlama eğilimi belirleyici olmaya devam ederken 5000 puan üzerinde tutunma gücü önem kazanmış durumda. Yatırımcılar, 14 Mayıs tarihinde yapılacak seçimler öncesinde seçime yönelik pozisyon ayarlamalarını tamamlamış durumda.
Bu noktada 2022 yılı boyunca enflasyon karşısındaki getiri arayışında en ön plana çıkan hisse senetleri, portföylerde ağırlığı azalmakla birlikte öncelikli tercih olmayı sürdürüyor. 2022 yılında olduğu kadar yüksek olmasa da devam eden negatif reel faiz süreci ve enflasyonun 2023 yılını da %45-50 seviyelerinde tamamlayacağı beklentileri yılın geneli için borsanın arkasındaki itici güç olmayı sürdürecek gibi görünüyor. Kısa vadede ise borsa cephesinde dikkatler ve fiyatlamalar açıklanacak olan 2023 1.çeyrek bilançoları üzerinde olacak.
1. Çeyrek 2023 bilanço dönemi 19 Nisan tarihinde Arçelik ile başlarken finansal sonuçların son gönderilme tarihi konsolide olmayan şirketler için 2 Mayıs, konsolide şirketler ve konsolide olmayan bankalar için 10 Mayıs, konsolide bankalar için ise 22 Mayıs olacak. 2022 yılını rekor karla kapatan bankalar için 2023 yılın ilk çeyreği net kar anlamında totalde %40 civarı bir gerilemeye işaret ediyor olacak.
Enflasyondaki gerilemeye bağlı olarak TÜFE tahvillerinin getirisinde önceki çeyreklere görece beklenen düşüş, alınan makro ihtiyati önlemler neticesinde kredi -mevduat getiri makasının bankaların aleyhine gelişim gösteriyor olması, personel giderleri başta olmak üzere faaliyet giderlerindeki yüksek artışlar ev bir defaya mahsus olarak deprem kaynaklı yapılan bağışlar çeyrek bazındaki kar gerilemesinin başlıca nedenleri olarak öne çıkıyor.
Diğer taraftan aktif kalitesi korunurken bankaların karşılık giderlerinin azalması, komisyon gelirlerinin güçlü artışın sürmesi karı destekleyen unsurlar olarak sayılabilir.
Bahsettiğimiz bu unsurlar neticesinde, bankaların net faiz marjının yılın ilk çeyreğinde 300 baz puan civarında bir düşüşle %4 civarına gerilmesi beklenirken, geçen yıl %50’yi aşan özel bankaların özsermaye karlılıklarının da bu dönmede %30 civarına gerileyeceği öngörülüyor.
Sanayi şirketlerinde ise yılın ilk çeyreğinde, yıllık bazda gelir ve net kar cephesinde artış trendinin yavaşladığı FAVÖK ve net kar marjlarının önceki çeyreklere görece zayıfladığı bir bilanço dönemi bizleri bekliyor olacak.
Hala yüksek seviyelerde olmasına karşın gerileyen enflasyonun cirolarda daha düşük bir büyüme etkisi yaratması, asgari ücretteki %100’e yaklaşan artışın perdonel giderlerinde yarattığı baskı ve yüksek enerji maliyetleri yılın ilk çeyreğinde marjlar üzerinde baskı yaratacak ana unsurlar olarak öne çıkıyor.
Alınan makro ihtiyati tedbirlerle birlikte finansman koşullarında yaşanan sıkılaşma özellikle işletme sermayesi ihtiyacı yüksek olan şirketlerde ekstra baskıya neden olurken, görece sakin seyreden kur ise bilançolar üzerinde kur farkı kaynaklı fazla bir etki görmeyeceğimize işaret ediyor.
Tüm bu gelişimeler paralelinde 2023 yılın ilk çeyreğinde otomotiv, perakende, gıda-içecek, rafineri ve havacılık sektörlerinin görece güçlü sonuçlar açıklamasını bekliyoruz. Bununla birlikte 14 Mayıs tarihinde gerçekleşecek olan seçim öncesinde bilanço fiyatlamalarının bir miktar seçimlerin gölgesinde gerçekleşeceğini de unutmamak gerekiyor.