Borsada her zaman yükseliş istenir

Atılım MURAT
Atılım MURAT AYKIRI FİNANS [email protected]

Referandum öncesinde farklı piyasalarda değişik fiyatlamalar görülüyor. Borsa endeksi haftaya müthiş başladı. Bankacılık hisseleri öncülüğünde ciddi bir yükseliş yaşandı. Diğer taraftan döviz ve tahvil piyasaları temkinli gözüküyor. Tabii hisse senedi piyasasında bir alım dalgası yaratmakla, USD/TL ve tahvil piyasalarında bir hareket yaratmanın arasında büyük farklılık var. Stratejik hisse senetlerinde çok büyük miktarlı olmayan alımlar endeksi hızla yukarı itebiliyor. Diğer taraftan, oynaklığın yüksek olduğu dönemlerde TCMB’nin müdahalelerinin USD/TL üzerindeki etkisi bile sınırlı oluyor. Tahvil piyasasında hem bankaların, hem de yabancı kurumların büyük pozisyonları var. Özetle bu piyasalardaki derinlik, hisse senedi piyasasına göre fazladır.

Bir ülkenin borsa endeksi hızla yükseliyorsa moraller de yükselir. Yükseliş yaşanırken, bu piyasada yatırımı olan da olmayan da mutludur. Siyasetçisi de, piyasa profesyoneli de memnundur. Örneğin başbakan eski yardımcısı Bülent Arınç Nisan 2014’te, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, "Borsa 90 binleri bulacak. Belki de aşacak. Ümidimiz var. Ne zaman? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra" demişti. Arınç, ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı da değildi. Aslında tüm dünyada bu iş böyledir. Borsaya ayrı bir önem verilir. Yatırımcılar geleceğini bu piyasada görür. Emeklilik fonları paralarını ağırlıklı olarak hisse senetlerinde değerlendirir. Türkiye’de yetkili bir kimse, doların TL karşısında rekor üstüne rekor kırmasından sonra, “USD/TL’deki yükseliş sağlıklı ekonomimizi gösteriyor” cümlesini kullanabilir. Ancak hiç kimse, “Borsa endeksinin çökmesi sağlıklıdır” demez. Endeksteki düşüşlere sıcak bakılmaz. Her zaman yükseliş istenir.

19 Ekim 1987’de ABD’de borsa endeksleri çöktü. Dow Jones endeksi o gün yüzde 22 düştü. Bu çöküşün yaşandığı gün, ‘Kara Pazartesi’ olarak da bilinir. Bu olaydan sonra, Ronald Reagan yönetimi Amerika’da çöküşü önleme komitesini kurdu. Bu ekip; Fed Başkanı, Hazine Bakanı, Sermaye Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı, opsiyon ve vadeli işlemler piyasasını denetleyen kurumun başkanından oluşuyor. Borsa endekslerinde sert satışlar yaşanırsa, bu komite bir strateji belirliyor. Yatırım bankaları da denkleme dahil ediliyor. Vadeli işlem kontratları ve opsiyonlar gibi türev enstrümanlar üzerinden pozisyonlar alınıyor. Piyasalara destek veriliyor. Bu takımın 90’lı yıllardaki en büyük başarısı Long Term Capital Management krizini kontrol altına almasıydı. Bu devasa serbest fon, o dönemin en büyük döviz oyuncularından birisiydi. Fonun 1998’deki batışından sonra küresel döviz piyasalarında ciddi bir sarsıntı yaşanacağı düşünülüyordu. Çöküşü önleme komitesi olaya el attı. Fed’in yönlendirmesiyle yatırım bankaları bir döviz krizi yaşanmaması için devreye girdi. Bu komitenin aksiyonları 1990’larda sıkça tartışıldı. O yıllarda bu komitenin işlemleriyle ilgili resmi bir açıklama gelmedi. Çöküşü önleme komitesiyle ilgili 1997’de Washington Post gazetesinde bir makale yayımlanmıştı. 2000 senesinde Başkan Clinton’ın kıdemli politika danışmanı George Stephanopoulus bu komitenin yaptığı işlemleri kabul etti. Bu konuyla ilgili ilk resmi açıklama da buydu.

ABD’deki çöküşü önleme komitesinin yaptığı işleri, diğer ülkelerde farklı yapıdaki kurumlar üstlenebiliyor. Tabii yapılan işlemlerin bilgilerinin kamuoyu ile bir noktada paylaşılması şeffaflık ilkesinin gereğidir. Şeffaflık prensibi, kalite felsefesinin temel taşıdır. Mali saydamlık ve hesap verebilirlik ilkeleri sağlandığı sürece, sert dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde finansal piyasaların desteklenmesi önemlidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar yükselir düşer 28 Ağustos 2019