Borsada 8.000 seviyesi etrafında toplanılıyor
Küreselden başlayalım, ABD enflasyonun 3,2 seviyesine gerilemesinin ardından piyasa önce 5,50 faizin tepe olduğunu fiyatlamaya başladı, ardından ise FED’den henüz bu yönde güven veren açıklamalar gelmemesine rağmen bugün itibariyle 2024’de tam 5 kez 25 baz puan indirim ile faizlerin 2024 sonunda 4,25’e geleceğini fiyatlıyor. Bu kapsamda dolara karşı fiyatlanan neredeyse bütün varlıklarda yukarı bir hareket gözlemliyoruz.
Son 1 ayda Euro-Dolar paritesi 1,04’den 1,09’a; SP500 endeksi 4.100’den 4.500’e; Ons altın ise 1.810 seviyesinden 2.020 dolar seviyesine kadar yükselmiş durumda. Bu iyimser beklentilerin ileri yönelik ABD enflasyonuna çok yaramadığını, FED’in hesaplarını az da olsa bozma eğiliminde olduğunu düşünüyoruz, bu kapsamda önümüzdeki dönemde FED cephesinden şahin tonda mesajlar gelmesini ve piyasanın gerçeklerle yüzleşerek bu biraz fazla iyimser bulduğumuz durumdan normale yaklaşacağını öngörüyoruz.
Ancak yine de özellikle artan jeopolitik riskler, ve son birkaç yıldır maruz kalınan enflasyon etkilerini göz önüne aldığımızda varlık fiyatlarında sert geri çekilmeler beklemiyoruz, örneğin ons altının 2.000 dolar üzerinde kalıcılığını sürdürmesini bekliyoruz.
Enflasyonist ortam devam ediyor
İçeri doğru geldiğimizde bir iki aydır süregelen hakim tema devam ediyor. TCMB’nin enflasyonla mücadele kapsamında attığı sıkılaşma adımları TL varlıkları ve iç talebi baskılıyor. Bu baskının gün geçtikçe daha hissedilir hale geldiğini gözlemliyoruz.
Bu konuda iki toplantıda 2,5 puan faiz artışı ile faizlerin yüzde 45’de zirve yapmasını bekliyoruz. Diğer tarafta ise enflasyonist ortam devam ediyor. Kasım enflasyonu piyasa beklentilerinin bir miktar altında kalarak 3,28 geldi ancak yine de tarihsel ortalamaların çok üzerinde bir enflasyonla hala karşı karşıyayız.
Enflasyon öyle bir olgu ki, Türkiye ekonomisinde son 3 – 4 yıldır yaşananlara baktığımızda, öncesinde enflasyonun yükselebilmesi için kurun yukarı gidişinden beslenmesi gerekiyordu, ancak geldiğimiz noktada öyle güçlendi ki, kurun yükselişine ihtiyacı kalmadan kendi kendini besleyebilen bir güce ulaştı. Haliyle bu noktaya varan bir parametre ile mücadele çok daha fazla efor gerektiriyor.
Terazi benzeri bir ortam var
İçeride ve dışarıda bu manzaranın Borsa İstanbul fiyatlamalarına etkisini incelediğimizde ise 8.000 civarında bir denge oluştuğunu gözlemliyoruz. Terazi benzeri bir ortam var, terazinin denge noktası 8.000-8.100 seviyeleri, terazinin ağırlık kısmı artan faizler, destekleyici noktası ise devam eden enflasyonist ortam. Yerli yatırımcının sürdüğü piyasada biz kısa vadede bu dengenin bozulma ihtimalini zayıf görüyoruz.
Bu bandı biraz daha genişletirsek kısa vadede 7.500 – 8.500 bandı içinde salınımın devamını öngörüyoruz. 8.000 altında kalıcı olunamıyor çünkü enflasyon var, her şeyin fiyatı yükseliyor. 8.500 geçilemiyor çünkü kademelere alıcı geldikçe gönlü mevduatta olanlara satış fırsatı doğmuş oluyor.
Yabancılarla ilgili olumlu gelişme var
Bu dengeyi kısa vadede ancak yabancı bozabilir. Bununla ilgili son dönemde olumlu gelişmeler var, iki hafta öncesinde önemli bir yabancı aracı kurum, bankalarla ilgili bir rapor yayınlamış ve hedef fiyatları yukarı yönde revize etmişti, geçtiğimiz hafta S&P sürpriz bir kararla Türkiye’nin not görünümünü durağandan pozitife çevirmişti.
Önümüzdeki dönemde bu gelişmelerin yabancı girişinde etkili olmasını bekliyoruz, yazının başında belirttiğimiz sebeplerle küresel iklimin gelişmekte olan ülkelere para akışı noktasında bugünden daha destekleyici hale gelmesini bekliyoruz. Kısa vadede bu bant içinde bir süre daha devam ederiz, 8.500 yukarı geçilebilirse piyasanın önü 9.200 – 9.400 bandına kadar açılmış olacak. 12 ay vadede ise piyasanın minimum enflasyon kadar yükselmesini ve reel kazanç noktasında yatırımcısını enflasyona karşı korumaya devam edeceğini öngörüyoruz.