Borsa ve yabancı sermaye ilişkisi üzerine notlar…

Nazlı SARP
Nazlı SARP [email protected]

Mevcut ekonomi politikasına dair beklenti ve kritiklerin artık suyun üzerine çıktığı, dolayısıyla da piyasalara dair görünümün şekillenmiş olacağı günlere yaklaşıyoruz. Borsa İstanbul açısından bakıldığında geçtiğimiz hafta seçim sonrası ekonomi yönetiminden verilen kararlılık mesajları ve bir bankaya Körfez sermayesinin ilgi gösterdiği haberinin öne çıkması endeksin haftayı yüzde 4’ün üzerinde, bankacılık endeksinin ise yaklaşık yüzde 7’lik bir artışla kapatmasını beraberinde getirdi.

Geçtiğimiz haftanın önemli bir diğer gelişmesi de TCMB’nin uzun bir aradan sonra ilk kez üst üste Türk lirası karşılığı döviz alımı yaparak, rezerv birikimi sağlamasıydı. Banka verilerine göre yabancılar geçen hafta 267 milyon dolar hisse, 112 milyon dolarlık da tahvil aldı. Ayrıca TCMB’nin bankaların m.kıymet yükümlülüklerinde sadeleşmeye gitmesi, getirilerde artışa neden olacağından, tahvil tarafında da yabancı girişlerini elverişli hale getirdiği söylenebilir.

Piyasa açısından takip edilecek ajanda; 16 Nisan tarihinde Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Şimşek’in TCMB başkanı Sn. Karahan’la olağan IMF-Dünya Bankası toplantılarına katılımı ve 3 Mayıs’ta S&P, 17 Mayıs’ta ise C&I Ratings’in Türkiye’nin kredi notu gözden geçirme tarihleri olacaktır. Bu notlarda yukarı yönlü güncellemeler, CDS risk primindeki düşüşler ve elbette yabancı yatırım bankalarının görünüm raporları takip edilecektir. Diğer taraftan Şimşek’in üzerinde durduğu Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından riskli bölge olarak tanımlanan gri listeden çıkışın ise Haziran ayında gerçekleşmesi bekleniyor.

Hisse piyasasında ortaya çıkan yabancı portföy girişine yönelik bu olumlu havanın kalıcı olması elbette TCMB’nin politikasının enflasyon üzerindeki etkilerine bağlıdır. Zira özellikle içeriden gelen yorumlarda politikanın yeterince sıkı olmadığına ve döviz kurunun müdahaleyle tutulmasının enflasyonda kalıcı bir düşüş getirmeyeceğine yönelik görüşler de mevcuttur. Son gelen iki yabancı yatırım bankası raporunda; beklentilerin önemli sacayağı olan enflasyon tahminleri: Fitch’ten yüzde 58, Scope Ratings’ten ise yüzde 60 olarak öngörülmüş; yabancı raporların genelindeyse Türk lirasındaki güçlenmenin varlıklara yatırımı cazip hale getireceği vurgusu yapılmıştır.

Yabancı portföy yatırımları açısından hisse piyasasında ortaya çıkan bu vaziyet, haliyle banka ve holdingleri ön plana çıkartmakla beraber, yüksek enflasyon ve sıkı para politikasının etkisinin ise gıda perakendesi, mevsimsel ve global marka etkilerinin ise turizm ve havayolu şirketlerini ön plana çıkarttığı bir döneme giriyoruz. Nakit sıkışıklığı olan firmalara ve talep esnekliği yüksek sektörlere [otomobil (beklentim ılımlı), beyaz eşya, gayrimenkul] ise baharın gelmesi uzun zaman alabilir.

Portföy yatırımları, beklenen dövizin girişi açısından her ne kadar önemliyse de iki açıdan sorunludur: Bunlardan ilki geçmişte çok tecrübe ettiğimiz biçimde çıkışının kolay ve hızlı olması, ikincil ve uzun vadeli etkisi bakımındansa genellikle büyük markalara ve/veya bankalara yönelim olduğundan gelir dağılımındaki adalete bir katkı sağlamadığıdır.

O nedenle doğrudan yabancı yatırımlar, kalkınmacı büyüme yaklaşımında çok daha önemli bir yere sahiptir. Doğrudan yatırımların ülkemize gelişi, çoğunlukla hukuk ve siyaset gibi ekonomi dışı faktörlere de bağlı olmakla beraber, bu konudaki sınırlı bilimsel çalışmalar incelendiğinde ortaya çıkan bazı bulgular dikkat çekicidir: İki araştırmada* çıkan bulgularda yabancı portföy yatırımları ile BİST 100 arasında anlamlı bir ilişki bulunmazken, uzun ve kısa dönemde BİST100’den dolar kuru, dolar kurundansa doğrudan yabancı yatırımlara tek yönlü bir nedensellik ilişkisi olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum doğrudan yatırım yapacakların hisse piyasasına duyarlı oldukları gerçeğini ortaya koyması bakımından ilgi çekicidir. Araştırmaya göre BİST 100’deki beklentinin ise yabancı girişinden ziyade makroekonomik dengeye göre şekilleneceği ifade edilebilir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar ve altın 29 Temmuz 2024