Borsa İstanbul’un trendi ve yatırımcı profili ne söylüyor?

Nazlı SARP
Nazlı SARP [email protected]

Son aylarda rallilerle anılan Borsa İstanbul, geçtiğimiz haftayı tüm zamanların en yüksek haftalık kapanışı ile gerçekleştirdi.

2022 yılı borsa için yatırımcı sayısında belirgin bir artışın oluşmasını beraberinde getirdi. Nedenleri arasında birincil etmen elbette ki çok yüksek enflasyon ve yatırımcının birikimini enflasyondan koruma çabası ancak diğer bir taraftan küresel çapta üretim ve yatırım yapan firmalarımız, gelişmiş ve sağlam bir bankacılık kesimimiz ve enflasyona rağmen çok karlı ve ucuz şirketlerimiz var. Teknik olarak ifade etmek gerekirse 6,64x olan BİST100 cari F/K çarpanı 7,8x olan 5 yıllık ortalamasına göre %14,8 iskontolu. Ancak daha fazla işlem hacmine ihtiyacımız var.

Diğer taraftan yabancı payının giderek düştüğünü ve gerek yabancı takas oranı gerekse de Türkiye ekonomisi dinamikleriyle küresel teamülden ayrıştığına şahit olduğumuz bir borsamız var.

Enteresandır ki artan endeks değeri, halka arzlardaki ve göreli olarak tahvil ihraçlarındaki artışlar ekonomi basının ağırlıklı bir kısmında endişe ile birlikte anılmaya başladı…

Hatta endeksin çok üzerinde artan bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda firma için deyim yerindeyse bir bardak suda fırtına yaratılmaya çalışıldı. Üstelik mevzuatta da nasıl olsa yapılan açıklamalara bir engel yoktu ancak şirket faaliyetleri konusunda bilgiler verilmesi hayatın akışına uygunken, patronların hisse değerleri üzerinde yorum yapmasının ne kadar uygun olduğunu siz değerli okuyuculara bırakıyorum.

Teknik analistler 5000 değerinin BİST100 endeksi için pozitif, 4800 değerinin ise kırmızı çizgi ile negatif olduğunu dillendirse de borsamızın değerinde oluşan son iki haftadaki volatiliteyi bu tarz yorum ve açıklamların etkilediği bir gerçek.

Öne çıkarılan bir diğer konunun yatırımcı profili olduğu düşünülürse birkaç veriye bakmak yararlı olacaktır: Türkiye’de finansal derinleşme dediğimizde oransal olarak geride kaldığımız söylenemez zira literatürde kullanılan finansal derinleşmenin en önemli göstergelerinden özel sektör borcunun GSYİH’a oranı 2021 yılında OECD verilerine göre yüzde 184,48; bu oran ABD’de yüzde 221,59; İngiltere’de yüzde 203,64 ancak bu verinin kompozisyonunda şöyle bir farklılık ortaya çıkıyor ki Türkiye’de temel fonlama aracı bankalar aracılığı ile krediler yoluyla sağlanmakta. Gelişmiş finansal piyasaların olduğu ülkelerde bu bakımdan çok daha çeşitli fonlama araçları olduğunu görmekteyiz.

Öte yandan Türkiye’de bireysel yatırımcıların (hane halkları) yatırım tercihlerine göz attığımızda ortaya çıkan kompozisyon çok daha belirgin; yine OECD verilerinden hane halkının yatırımlarında hisse senedinin payı 2021’de yüzde 9,71 buna karşılık , döviz ve mevduatın payının yıllara yaygın bir biçimde yüzde 70’lerin üzerinde olduğu görülmektedir. Aslına bakılacak olursa bu, en çarpıcı veridir çünkü diğer OECD ülkeleri ile karşılaştırdığımızda Türkiye’den sonra en fazla bu yatırım türünü benimseyen Polonya, Yunanistan, Slovakya gibi ülkelerde bu oran yüzde 50’ler civarında… Veri, Türkiye’de oldukça yüksek bir dolarizasyon etkisinin mevcut olduğunu göstermekte ve halihazırda bu sarmaldan çıkış için Liralaşma önlemlerine ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır.

Borsanın Türk yatırımcı tarafından bir yatırım aracı olarak benimsenmesinin hem dolarizasyondan çıkış hem de yatırımların reel sektör yoluyla ekonomiye kanalize edilmesi açısından hayati önemi vardır. Gelişmiş ülke yatırımcılarının borsa dışında emeklilik ve yaşam sigortası fonları gibi farklı enstrümanlara da rağbeti yoğundur ki bu da ekonomiye farklı yönden kazandırılan kaynak anlamına gelmektedir.

Reel sektör açısından değerlendirildiğinde ise artan finansman ihtiyacının giderilmesi ve neredeyse maliyetsiz kaynak sağlamak açısından sermaye piyasalarının ve özellikle de borsanın gelişimine ihtiyaç vardır. Borsa yatırımcısına tavsiyeler diye bir cümle kurunca; aklıma henüz üniversiteden yeni mezun bir bankacıyken yöneticilerimin tavsiyesi ile Dünya Gazetesi’nde okuduğum makaleler geliyor.

Tavsiyeden ziyade hatırlatma yapacak olursam;

Hisse senedi uzun vadeli bir yatırım aracıdır ve aktifleri & özvarlıkları ile bir değere sahiptir.

Dolayısıyla kripto para da olduğu gibi ponzilere yer yoktur eğer değerinin üzerinde suni bir fiyat yükselmesi varsa her an patlayacak bir balona dönüşebilir.

Magazine değil, işin uzmanlarına itibar ediniz.

Finansal okuryazarlık da yetmez, günümüzde hem ekonomi hem de veri analizi hünerlere eklenmelidir.

KAP’da okuduğunuz yatırım haberi güzeldir ancak yatırımın değerinin de firmada niceliksel bir etkisi olmasına itibar ediniz.

Bol kazançlı, Güzel Günler Dileğiyle…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Dolar ve altın 29 Temmuz 2024