Borç özel sektörün de kamçısı mı?
Tüik verilerine göre geçenlerde "Borç hane halkının kamçısı" diye artan borçluluğu ele alan bir yazı yazmıştım. Naki Bakır'ın Merkez Bankası verilerinden derlediği özel sektör döviz borç stoğunun trendini ortaya koyan haber bu kez bana "Borç özel sektörün de kamçısı mı?" sorusunu sordurdu…
TÜİK'in hane halkı borçluluğunun son dönemde hızla arttığını gösteren haberine bağlı olarak yazdığım yazıda "Hane halkı borç yiğidin kamçısıdır demiş" sonucuna varmıştım. Arkadaşımız Naki Bakır'ın Merkez Bankası verilerine bağlı olarak 2003-2011 döneminde özel sektör döviz borçluluğundaki trendi ortaya koyan haberindeki rakamlara bakınca, bu kez "Borç özel sektörün de kamçısı mı?" sorusunu sormaktan kendimi alamadım…
Oysa bu haber önümdeyken televizyonda izlediğim Uluslararası Finans Kurumu yöneticisi Dallara, Avrupa'nın kemer sıkma ve büyüme arasında dengeyi tutturmak zorunda olduğunu, Avrupa bankalarının da dengeyi tutturmak zorunda olduklarını söylerken, Türkiye'de bankalarının daha farklı durumda, daha sağlıklı bir yapıda olduğunu, ekonomimizin de iyi gittiğini söylüyordu. Türkiye'ye konferans için geldiğini belirterek, bu görüşlerini konferansta da ortaya koyacağını ifade ediyordu.
TV'de dinlediğim haberden önümdeki habere döndüğümde karşılaştığım tablo şuydu: Türk özel sektörünün 2003 yılından 2011 yılı sonuna döviz cinsi varlıkları 2.8 kat artarken, döviz cinsi yükümlülükleri 4 katın biraz üstün de artıyor ve bunun sonucunda net döviz pozisyon açığı 6 kat artarak 122 milyara ulaşıyor. Buna göre özel sektörün dış borç açığı toplam 85 milyar dolarlık döviz varlıklarının yüzde 156'sına yükseliyor. 85 milyar dolarlık toplam döviz varlıkları da 207 milyar dolarlık döviz borçlarının ancak, yüzde 41'lik oranını karşılayabiliyor.
İşte bana "Borç özel sektörün de kamçısı mı?" sorusunu sorduran, bazı yetkililere "Asıl sorun özel sektör dış borç tablosunda" dedirten tablo bu…
Konuya kamu ve özel sektör borç stoklarının gelişme trendi açısından baktığımızda da bu olumsuzluk karşımıza çıkıyor. Özel sektörün 2003 yılında 50 milyar dolar toplam dış borcu varken, kamunun toplam dış borcu 70 milyar dolarmış. 2011 yılı sonunda özel sektörün dış borcu 207 milyar dolara yükselirken, kamunun dış borcu onun çok altında 94 milyar dolarda kalıyor. Bu da özel sektör döviz borçlanmasının hızla artarken, kamu dış borçlanmasının aynı hızda artmadığını net bir şekilde gösteriyor.
Bu tablo ile ilgili konuştuğum uzmanlar, tablonun daha net algılanabilmesi için, öncelikle özel sektör döviz borcunun ne kadarının doğrudan döviz elde eden ihracatçı firmalara ait olduğunun önemli olduğunu belirttiler. Eğer bu borcun önemli bölümü, ağırlıklı olarak döviz kazanan firmaların borcu ise bunun sorun yaratmayacağını, TL kazanan ama döviz borcu olan firmaların riskinin yüksek olacağını ifade ettiler. Ayrıca, dış borç olarak görülen bazı özel sektör yükümlülüklerinin, firmaların kendileri tarafından dışarıda tutulan dövizlerini kredi gibi kullanmalarından kaynaklanabileceğini de ifade ettiler.
Haberde ortaya çıkan bir başka sonuç ta son yılda döviz borçlanmalarını yurt içinden yapmaları. Geçen yıl yurt içi banka ve finans kuruluşlarından 20.4 milyar dolarlık yeni kredi kullanan özel sektör, aynı dönemde yurt dışından sadece 1.5 milyar dolarlık yeni kredi kullanmış.
Bu tablo özel sektörün dış borç yükünün sorun yaratabileceğini öne sürenlerin ciddiye alınması gerektiğini gösteriyor. Ve bana da " Borç özel sektörün de kamçısı mı?" sorusunu sorduruyor.
Bu konuyu tamamlarken, içerden ve dışarıdan borçlanmada yükün ne olduğunu sorduğum bankacıların orta ölçekli kurumlarla ilgili verdikleri fiyatları da belirtmeliyim. Özel sektörün orta boy firmaları bankacılara göre yurt dışından Libor artı 6-7 ile yüzde 7.5-8'lerle borçlanabiliyorlar. İçerdeki borçlanma rakamları da buna paralel oluyor. Dışarda borçlanma bazen yarım puan eksik olabiliyor.