Borç krizi, büyüme sıkıntısı ve bankacılık riski altında AB'nin açm

Murat YÜLEK
Murat YÜLEK KÜRESEL BAKIŞ myulek@aya.yale.edu

IMF hem Türkiye hem İspanya "4. madde istişarelerini" geçtiğimiz hafta tamamladı. Her iki ülke için de mutad olduğu üzere misyonun son gününde birer duyuru yapıldı. Bundan sonra IMF ülke ekipleri Washinton D.C.'de çalışarak 4. madde istişare raporunu hazırlayacak. Temmuz ayında da rapor İcra Kurulu'nda tartışıldıktan sonra yayınlanacak.

İki ülke için geçen hafta yayınlanan duyurular arasında tam bir tezat göze çarpıyor. Türkiye ile ilgili duyuru kriz sırasında uygulanan ve kriz sonrası için planlanan politikalara övgü ve tam destek içeriyor. Hem mali hem parasal politikaların hem de bankacılık sektörü izleme ve düzenleme uygulamalarının ülkenin krizden az etkilenmesini sağladığı söyleniyor. Duyuruda, Türkiye'nin krizde neden reel olarak krize giren ülkelerden daha yüksek, yüzde 5 daraldığı üzerinde durulmuyor. İleriye dönük olarak IMF, Türkiye'nin açıkladığı mali kural dahil maliye politikaları ve para politikaları çerçevelerini destekliyor. TL'nin değerlenmesinin ve iç tüketim artışına dayalı büyümenin dış dengeyi daha da bozabileceğinin altını çiziyor. 

İspanya ile ilgili duyuru ise ülkenin "kapsamlı makroekonomik sorunlarla karşı karşıya olduğu ve büyük reformlara ihtiyaç duyduğu"  ifadeleriyle başlayıp hemen hemen her alandaki  reform ve temizlik ihtiyacının altını çiziyor: büyük açıklar, emek piyasasının çalışmaması, patlayan gayrimenkul balonu ve bankacılık sektöründeki zayıflıklar.

İspanya açıkladığı mali sıkılaştırma politikası çerçevesinde 2013 yılına kadar faiz dışı dengesinde GSMH'nın yüzde 10'una denk gelen bir iyileştirme yapmayı taahhüt etti. İddialı, ancak gerçekleştirilemeyecek bir hedef değil. İspanya'nın maliye açısından yakın tarihi o kadar zayıf değil ve daha evvel bu tür programları uygulayabileceğini gösterdi.

Asıl sorun acı ilacın bir kerede değil önümüzdeki üç yıl boyunca içilecek olması. Üç yıl boyunca devam edecek bir sınav, Yunanistan'daki olaylar ortadayken,  piyasanın güvenini ne kadar kazanacak? Dahası, politika baskılar bir yana, hem dünya hem de İspanya'da büyüme potansiyeliin düşük ve oldukça kırılgan olduğunu unutmayalım. ABD Hazine Bakanı'nın Avrupa ülkelerini turlarken diplomatik bir çerçevede üzerinde durduğu ana noktalardan birisinin prematüre mali sıkılaştırmanın kırılgan büyüme ihtimalini zora sokacağı olduğunu unutmayalım.

Sorun sadece İspanya'da değil. En azından Portekiz, Yunanistan'ı da eklediğimiz zaman sorunun boyutları kolay yutulur seviyeleri aşıyor. Fransız ve Alman Bankalarının bu üç ülkenin devlet kağıtlarında aldıkları risk toplam 400 milyar dolara yaklaşıyor. Yani sorun maliye sorunu olduğu kadar bir finans sektörü sorunu aynı zamanda.

Dolayısıyla, Avrupa para birliğinin temel kurulum prensiplerinden olan "kurtarma yasağı" ciddi olarak risk altında. Avro bölgesinin bir diğer ana prensibi olan merkez bankası bağımsızlığı (ve bununla birlikte enflasyon hedefleme yaklaşımı) ise, olağanüstü şartlar altında bu ay içinde kararlaştırılan 440 milyar dolarlık destekle birlikte fiilen ortadan kalkmıştı zaten.

Bu durumda, acı ilacın, piyasaların güvenini kazanamama riskiyle ciddi olarak karşı karşıya olan arızi önlemler yerine Arjantin tecrübesini yönetmiş Cavalllo gibi iktisatçıların önerdiği kontrollü borç yeniden yapılandırma mantığı daha mantıklı hale geliyor. Eğer bu yapılmazsa, mevcut yöntemin çalışma ihtimali yok değil ancak piyasaların güvenini kazanıncaya kadar (ya da, tersine borç krizi gerçekleşene kadar) euro piyasalardan dayak yemeye devam edecek.

AB böyle bir kararı alabilir mi? Çok zor. AB'nin en ayırdedici özelliklerinden birisi karar alma mekanizmalarındaki yavaşlık ve verimsizlik. AB çoğu zaman zor kararları alamıyor. Alabildiği zamanlarda ise hata yapma ve piyasasyı tatmin edememe riski yüksek oluyor. Bir Türk ata sözü "Akılsız kafanın cezasını ayaklar çeker" der. AB'de cezayı şimdilik euro çekiyor. Sonrasını alınan veya alınamayan kararlar belirleyecek.

AB maliye kriziyle, büyüme sıkınıtısı ve finansal kriz arasında bocalarken bazılarının dediği gibi "zafer doların" mı?

Ben bir kez daha düşünün derim. 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Chief Sustainability Officer 06 Ağustos 2018