Bono piyasası nefesini tuttu bekledi ama...
İnan Demir Finansinvest
Dün bono piyasası için önemli açıklamaların beklendiği bir gündü. Sabah ilk açıklama 2010 finansman programını yayımlayan Hazine'den geldi. Program piyasa için en kritik gösterge olan iç borç çevirme rasyosunu %99.5 olarak öngörüyor.
Bu öngörünün ardındaki varsayımların üzerinden kısaca geçelim. Öncelikle özelleştirme gelirleri ile İşsizlik Sigortası Fonu ve TMSF'den toplam 8.7 milyar TL kaynak öngörülüyor. 2009 yılında bu rakamın 8.5 milyar TL olduğu düşünülürse makul bir beklenti.
İkincisi dış borçlanmanın 13.7 milyar TL olması ve bunun 8.4 milyar TL'lik (5.5 milyar dolar) eurobond ihraçlarıyla sağlanması hedefleniyor ki Hazine'nin geçmiş yıllardaki eurobond ihraç tutarları düşünüldüğünde bu da makul.
Son olarak nakit faiz dışı açık 4.3 milyar TL olarak öngörülmüş. Gelir artırıcı önlemler alınmadığı ya da harcama disiplini tesis edilemediği takdirde buı hedeften sapma sözkonusu olabilir. Ama aynı şekilde 2010 büyümesinin resmi hedefin üzerinde olacağı ve vergi geliri hedeflerini destekleyeceği de görülüyor. Dolayısıyla bu hedef için de aşağı ve yukarı yönlü riskler dengede.
Kısacası, bu varsayımlara dayanan %99.5'lik borç çevirme öngörüsü ulaşılabilir görünüyor. Zaten piyasalar %100 civarında bir borç çevirme rasyosuna kendini çoktan hazırlamıştı; dolayısıyla da Hazine'nin açıklaması piyasa açısından nötr bir açıklama oldu.
Dünün merakla beklenen diğer gelişmesi ise Merkez Bankası'nın 2010'daki tahvil alımlarına ilişkin açıklamasıydı. Malum, Merkez Bankası'nın bilançosunda 2001 krizi sonrasında ihraç edilen tahviller mevcut ve bunların kalan kısmı 2010 içinde itfa olacak. Merkez Bankası seneye 8 milyar TL, ayni itfa olacak tutar kadar alım yapacağını açıkladı. Yani piyasa üzerinde net likidite etkisi olmayacak.
Buna ilaveten bu alımların maksimum 100 milyon TL olacak ihalelerle yapılacağını ve 1- 5 yıl arası vadelere yayılacağını da öğrendik. Yani Merkez'in tahvil alımları net likidite etkisi yaratmayacağı gibi verim eğrisi ve fiyatlama üzerinde de etki göstermeyecek. Velhasıl, piyasa nefesini tutup beklese de Hazine'nin açıklaması da Merkez Bankası'nın açıklaması da piyasa açısından nötr oldu.
Dün bu açıklamaların gölgesinde kalan bir başka önemli açıklama da vardı, o da 2012 enflasyon hedefi. 2012'de enflasyonun %5 olması hedefleniyor, yani Türkiye 2008'de terk ettiği %4'lük enflasyon hedefine üç seneden sonra bile dönemeyecek. 2012 piyasalar açısından uzak gelecek, dolayısıyla hedefin böyle belirlenmesinin piyasa etkisi olmaz. Ama 2008'de terk edilen hedefe dönmek Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı konusundaki kararlılığını göstermek için iyi bir fırsat olurdu, o fırsat kaçırılmış oldu.