Bono getirileri bir şey anlatmak istiyor
Geride bıraktığımız bir ay boyunca yatırımcılarla yaptığım görüşmelerde vurguladığım konu tahvil piyasasında yaşanan ve devam etmesi çok muhtemel getiri yükselişi oldu. Nitekim ABD tahvillerinin yüzde 2.40 seviyesini, Türk tahvillerinin de yüzde 11 seviyesini aşması konuyu gündeme oturttu. Ancak “getiri” kendi başına bir kavramı temsil etmekten ziyade birkaç kavramın ortak temsilcisi olarak hareket eder.
Türkiye veya herhangi bir gelişmekte olan ülke tahvilinin kaba getirisini bulmak için kısa bir formül kullanabiliriz. ABD tahvil getirisi + Türkiye ve ABD enflasyon beklentileri arasındaki fark +Türkiye ve ABD CDS’leri arasındaki fark. Dolayısı ile tahvillerimiz bu 3 kalemden bir veya birkaçından etkilenerek hareket eder. ABD tahvilleri tüm piyasanın merkezindeki tahviller olduğundan getirilerde yaşanan bir yükseliş diğer ülke getirilerine de farklı oranlarda da olsa mutlaka yansır. Şayet enflasyon beklentilerinde bir bozulma varsa ki son zamanlarda olan bitenlerden biri de bu, getiriler üzerinde de yukarı yönlü bir baskı yaşanacaktır. Ve son olarak ekonomik veya siyasi risklere göre hareket eden CDS’lerde yukarı bir hareket de getiriler üzerinde baskı anlamına gelir. Şu anda bizim tahvillerimizde 1 ve 2 numaralı unsurlar daha baskın olsa da 3 numaralı unsurun da dönem dönem denkleme girdiğini görüyoruz. Dolayısı ile borçlanma faizlerimizi düşürmenin yolu da bu kalemlerde düzeltme yapmaktan geçer.
Gelelim ABD getirilerine... Uzun vadeli tahvillerin dinamiklerini uzun vadeli bir mevduat hesabına benzetebiliriz. Yatırımcılar kısa vadeli mevduatı tercih eder çünkü bir veya birkaç yıllık dönemde belirsizlikler daha fazladır. Bundan dolayı daha uzun vadeli bir mevduat yapısı hedefleniyorsa yatırımcının olası risklerini bertaraf edecek bir oran söz konusu olur. Aynı durum 10 yıllık bonolar için de geçerlidir. Yatırımcı 1 yıllık tahvilleri roll ederek 10 yıllık bir yatırım yapmak yerine biraz daha yüksek bir primi kabul ederek 10 yıllık yatırım yapabilir. Şu anda ABD 10 yıllık bonolarına baktığımızda yatırımcıya böyle bir prim vermediğini, daha ilginci yatırımcının da talep etmediğini görüyoruz. Ancak enflasyonun arttığı, volatilitenin artık daha fazla düşmesinin çok zor olduğu ve FED talebinin aradan çıktığı bir ortamda bu durum sürdürülemez. Ekonomik koşullar normalleştiği sürece söz konusu prim de yükselecek ve ABD 10 yıllıkları dolayısı ile global getirileri de yükseltecektir. Şu anda kritik seviye yüzde 2.40 ve getirilerin bu seviyenin üzerinde yerleşmesi yüzde 2.6 seviyesini gündeme getirecektir. Bu seviyeler halen düşük seviyeler olarak görülebilir ancak dünyada sekiz trilyon dolarlık negatif getirili varlık taşındığını göz önüne alırsak can yakıcı bir yükseliş olduğunu söyleyebiliriz.
2007’den bu yana bonolara sığınmış olanlar canları yanmaya başladığında satışa geçerek acının daha da yükselmesine neden olacaktır. Bu nedenle bono getirileri borsa endekslerinden çok daha fazla şey anlatıyor.