Bodrum turizmine bakış
Bu kez tatil amacıyla geldiğim Bodrum’dan yazmak kısmet oldu.
Ülkemizin doğal ve tarihi cennet köşelerinden Bodrum, kanımca sadece deniz, güneş ve eğlence kenti olmasının yanı sıra bir kültür kenti olarak ta görülmelidir.
Bilindiği gibi Bodrum binlerce yıllardır pek çok kültürel etkinliğe ev sahipliği yapmaktadır.
Örneğin; Mozolus'un projelerinden 13 bin kişi alabilen Antik Tiyatro günümüzde de birçok festivale sahne olmaktadır.
Herodot, Artemisia, Mausolos, Turgut Reis, Halikarnas Balıkçısı, Neyzen Tevfik…
Hepsi Bodrum topraklarından dünyaya ışık saçmışlar.
Bodrum, dünyanın yedi harikasından Mausoleum’un şehri, kalesi ve Sualtı Arkeoloji Müzesi’yle belleği güçlü bir dünya markası olarak bilinmektedir.
TOSYÖV Bodrum Destekleme Derneği Başkanı Alper Erdoğan ve yönetim kurulu üyelerinden Gürkan Özülkü ve Sefer Işık’la sohbet ederken, Bodrum’un güncel ekonomisini değerlendirmelerini ve geleceğe yönelik önerilerini rica ettim.
Hepsi, ekonominin içinde ve Bodrum’un geleceği için çaba gösteren farklı alanlarda başarılı olan iş insanları.
Değerlendirmelerine gelince ;.
Bakanlık verilerine göre 2012 yılında 31.782 milyon turist ülkemize giriş yapmıştır, Muğla ili 2 milyon 986 bin 629 kişi ile %9.40 paya sahiptir ve ülkemizin 3. büyük turizm şehridir.
Bodrum ise ilimize gelen toplam turist sayısının 1 milyon 254 bin 374 ‘ünü yani %42’sini tek başına ağırlamaktadır.
Tahminen yılda 3 milyon 500 bin yerli turisti de ilçemiz konuk olarak almaktadır.
Sadece Ramazan Bayramı süresince ağırladığı yaklaşık 1.5 milyon tatilci ve turist sayısıyla rekor kırıldı.
Diğer taraftan TÜİK’in verilerine göre yıldan yıla giriş yapan turist sayımız artmasına rağmen turizm gelirlerin de yıllık ortalama %7 bir düşüş yaşanmaktadır.
Bu noktanın altının çizilmesi ve sebeplerinin araştırılması gerekmektedir.
Yani işletmelerimizin verdikleri hizmetin hacmi artarken ciroları düşmektedir.
Bu da her yıl daha da fazla maliyete katlanmalarına ve karlarını düşürmelerine yol açan, düşen karlılığın hizmet kalitesini de düşürdüğü bir zemberek etkisine dönüşmektedir.
TÜRSAB’ın yaptığı bir araştırmayla Türkiye genelinde turizmin %58’i eğlence amaçlı olduğu tespit edilmiştir.
Bu durum Bodrum’da ise %85’lerdedir.
Yani Bodrum olarak dünyaya sunduğumuz maalesef 3S turizmi diye adlandırılan “deniz-kum-güneş”ten başka sunduğumuz pek bir şey kalmamıştır.
Bodrum’un acilen bu anlamda yeniden yapılanmaya, yeni bir gelecek vizyonu belirlemeye ihtiyacı olduğu açıktır.
Bu vizyon içerisinde yerel ürünlerden, alternatif turizm çeşitlenmesine, doğa sporlarından, kongre turizmine, sağlık ve spor turizmine, tarih ve doğa turizmi gibi birçok Bodrum’un sahip olduğu zenginlikler konulmalıdır.
Turizmin içerisinde yer alan konaklama-yeme içme ve eğlence sektörlerinin yapısal sorunları acilen masaya yatırılmalıdır.
Nedir bu yapısal sorunlar;
Öncelikle Bodrum’da işlerin sezonluk yürümesinden kışın işletmelerin kapalı kalmalarından dolayı işgücü piyasası olumsuz etkilenmiş ve sağlıklı gelişememiştir.
Yüksek sezonda ise yeteri kadar hizmet üretecek personel bulmak neredeyse imkansız hale gelmiştir,
Bu durumun doğal sonucu olarak daha düşük vasıflarda personelle işler yürütülmekte ve hizmet kalitesi gittikçe düşmektedir.
Turizmin insan estetiğine dayalı bir sektör olduğunu düşünür isek bu durumun sektörü ve bölge KOBİ’lerini ne denli etkilediği daha iyi anlaşılacaktır.
Diğer bir sorun her şey dahil sistem ile sadece fiyat üzerinden Bodrum turizminin pazarlanmaya çalışılmasıdır,
Daha rekabetçi olmak için hizmet kalitesine ve katma değeri artırmak yerine işletmelerimiz biraz yapısal sorunlarından biraz da işin kolayına kaçmalarından dolayı pazarlama konumlandırmasını sadece fiyat temelli yürütmekteler.
Hanutçuluk Bodrum’un eğlence sektörünün önemli sorunlarından birisi olarak halen karşımızda durmaktadır,
Özellikle 2012-2013 yıllarında Bodrum Kaymakamı Sayın Mehmet Gödekmerdan’ın “hanutçuluk” meselesine el atması hem bir miktar iyileşme sağlamış hem de kanıksanmış olan hanutçuluk konusunda bir bilinç yaratmıştır.
Ülkemiz turizmi ve Bodrum turizmi konusunda hemen her meselede olduğu gibi burada da daha alınacak çok yolumuz olduğu açıktır.
Geç kaldık demiyoruz ama bir an önce stratejik planlamamızı yapıp yerel ve ulusal düzeyde aktörlerin bir masa etrafında toplandığı ve sorunların tek tek ele alınarak politikalar üretildiği bir dönemi yaşamamız gereken dönemlerden geçtiğimize inanıyoruz.”
Alper Erdoğan ve arkadaşlarının değerlendirmeleri özetle bunlar.
Tatilde de olsa ekonomiden kopulamıyor.