Böcekli günler!
Zararlılarla en iyi mücadele, doğal yollardan ‘biyolojik’ olarak yapılanıdır… Bu yolla mücadelenin süresi uzayabilir… Ancak, ‘kimyasal’ mücadele sayesinde ortaya çıkan, çok daha zararlı yan etkilerden kurtulmuş olunur…
★ ★ ★
Doğal hayatta da böyledir, ekonomide de… İnorganik yollarla (dışardan gelen döviz gibi, ucuz ürün gibi argümanlarla) değerli kalan TL’ye sevinmemiz, bu sıkıntılı günlerin hazırlayıcısı oldu örneğin...
Yaşadığın dönemde ihtiyaç duyulan ürünleri üretebiliyorsan… Kendine yeterliliğin yanı sıra yabancılara da satıp, cari hanene artı yazabiliyorsan… Ve o ürünleri sürekli olarak geliştirebilecek beşeri sermayeye sahipsen, korkma!
Bu ‘biyolojik’ mücadelenle, ‘kimyasal’ mücadelenin yan etkilerinden kurtuldun demektir… Yok, üretemiyorsan ve sermayeni kendin sağlayamıyorsan!
‘Dış borç’ gibi, ‘döviz’ gibi, ‘faiz’ gibi kimyasalları odak yapmaya, ve yeni kimyasallar aramaya mecbur kalırsın… Oturduğun yerde, haftalarca Merkez Bankası kararlarını beklersin! Bu kadar basit!
★ ★ ★
İyi bir örnektir, doğal dengeye yaptıklarımız...
Ekonomide yaptıklarımıza benzer...
Mesela böcekler...
Önce, doğal dengeyi sağlayan böceklerin, dengesini bozduk!
Kimyasal ilaçlarla görevlerini unutturduk… Sanayiden tarım üretimine, tıptan adli verilere kadar birçok alanda ‘görünmeyen yardımcı’ olan böcekleri kimyasallarla yok ettik…
★ ★ ★
Adıyaman’da anlattı, “Biberi doğal yollarla mı yetiştiriyorsun?” sorumun üstüne çiftçilik yapan sınıf arkadaşım… “Uğur böceği kalmadı Ferit… Karınca da kalmadı… bereketin nedeni arılar da kalmadı... “Terminatör” diyordun ya kımıla benzeyen, o da kalmadı… ‘Pörtlek göz’ dediğimiz altın gözlü sinekler de, çiçek sinekleri de kalmadı… Kulağakaçan ile peygamberdevesi de kalmadı… Hepsini öldürdü bu kimyasallar… Ne organiği!? Kimyasal ilaç ve gübre kullanmıyorum ama toprağı, suları bozduk; onlardan geçiyordur tüm pislik, bu güzelim bibere!”
Devam etti, “Elindeki biberi yiyen kış boyu hasta olmazdı. Babaannem ilaç diye yedirirdi bize. Şimdi yemeğe korkuyoruz. Kimyasallar nedeniyle verdiği zararı yine yabancının sattığı ilaçlarla gidermeye çalışıyoruz.”
★ ★ ★
Temel bozuk olunca, istediğin kadar diren!
★ ★ ★
Şöyle bir baktım, saydığı böceklerin ne yaptığına…
★ ★ ★
Uğur böceği:
Larvaları ve erginleri yaprakbitlerini ve koşnilleri yediklerinden biyolojik mücadelede çok etkinmiş… Ömrü boyunca 3 bin yaprak biti tüketiyormuş...
★ ★ ★
Karınca:
Bir karınca kolonisinde, ortalama 300 bin işçi karınca bulunuyormuş… Bir koloni yılda ortalama 24 kilogram zararlı yiyormuş… Karıncalar yuvalarının seksen metre etrafındaki her türlü kene gibi ergin zaralı böcek, tırtıl, yumurta, pupa ve çeşitli bitki bitlerini yok ediyormuş…
★ ★ ★
Benim çocukken ‘pörtlek göz’ dediğim altın gözlü sinek: Birçok emici zararlı pamuklu bit, elma iç kurdu, tırtıl, yaprak biti, kırmızı örümcek, beyazsinek, yaprak pireleri ile besleniyormuş…
★ ★ ★
Çekirgeye de, sineğe de benzeyen Peygamberdevesi… Afitler, tırtıllar, çekirgeler, sinekler, kurbağa ve kertenkelelerle besleniyormuş… Günde 20 civarında kene yediği tespit edilmiş…
★ ★ ★
Basit düşünmeliyiz bence...
Tarımda mesela, kimyasallardan uzaklaşıp, tekrardan böceklere dönebilmeliyiz...
★ ★ ★
Hazır Şanghay Beşlisi’ne de adım atıyorken… Böceğin faydasını orada da görebiliriz!
Dünya nüfusunun üçte birlik kısmı yani 2 milyar insanın (Çin başta olmak üzere Pasifik ülkelerinin tamamı) protein ihtiyacının büyük bölümünü böceklerden karşıladığını biliyoruz... Biraz uçuk olacak ama, bu yolla ticaret dengesi için de farklı bir argüman kazanabiliriz...