BMC'ye ne oldu?
Geçen gece bir arkadaşımla sohbet ediyorduk. Kendisi otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren bir firmanın sahibi. Geçtiğimiz aylarda BMC'ye ilişkin yazdığım bir yazıyı beğendiğini söyleyip devamını getirmemi istedi.
Arkadaş da olsa gazeteci şüpheciliğiyle hemen sordum, "Hayırdır, paran mı battı içeride" diye…
Yanıtı kesinlikle hayır oldu.
Lakin parası batmış ve çok zor durumda kalan birçok tanığı olmuş.
Kendisiyle birleştiğimiz ortak payda, BMC gibi bir değerin yaşatılmasıydı.
Gerçi geçmiş örneklerine bakıldığında tüm dünyada devlet eliyle bir firmanın kurtuluşunun mümkün olmadığı gözlemleniyor.
100 yıllık tarihe sahip, dünyaca ünlü markaların yok olduğu günleri ve dönemleri biliyoruz.
Devletin ekonomiye müdahale etmesi tabii ki desteklediğim bir konu değil.
Ama iş işten geçtikten sonra atılan adımlar maalesef hastayı yoğun bakımdan çıkarmaya yetmiyor.
Sadece miras paylaşımı yapan, vasiyet okuyan avukat düzeyinde kalıyor.
BMC'de de durum budur.
Üretimin durduğu, yeniden düğmeye basılmasının çok güç olduğu bir firma haline dönüşen BMC'de muhtemelen bazı alacaklılar paralarını belki tamamını belki bir kısmını kurtaracak, işçilerden bir bölümü alacaklarının bir kısmını alacaktır.
Peki ne yapılmalıydı?
Bence sorunun yanıtı basit. Eğer biz otomotivi stratejik sektör olarak seçmiş olsaydık, testi kırılmadan BMC'deki sorun çözülürdü. Konunun muhatapları daha işler bozulma aşamasındayken duruma el koyar ve sorun metaztas aşamasına gelmeden biterdi.
Ancak, bugün gelinen noktanın çok geç olduğunu düşünüyorum. Araç üretmeye başlasanız bile kimle satacaksınız. Bayileriniz kayboldu, çekleri, teminatları bozduruldu.
Bunlar ya da yeni isimler size nasıl güvenecek.
Kim hangi şartlarda size ürün satacak. Hangi tedarikçi size güvenecek.
BMC, belki sadece Kirpi projesine odaklanılarak, o projenin yürütüleceği hacme küçülerek yola devam edebilir.
Lakin bu bile çok zor.
Dolayısıyla BMC'nin durumunun bize ders olması gerekiyor. Bu tip markalar kolay yaratılmıyor. Yeni bir babayiğit arayışındaki Türkiye'de, yaratılmış bir markanın kaybı incelenmiyorsa, önemli bir konu yine ıskalanmış demektir.