Bizimkiler Real Madrid'de ne yapar?
Geçen hafta bu sütunlarda "Borçlar bir takımın oyun anlayışını değiştirir mi?" başlıklı yazımla öz olarak, her ne kadar takımların oyun anlayışını teknik direktörün kafasındaki oyun anlayışı ve felsefesinin şekillendirdiğini kabul etsek de, takımın oynayacağı futbolun taktik ve stratejik özelliklerinin takımın esas kadro gücü ve yeteneğine bağlı olduğunu; bunun da nihai olarak maddi koşullar ile yani iktisadi ve mali yapıyla ilintili olduğunu dile getirmiştim.
Geçen haftaki değerlendirmelerimizin kapsamında bu hafta da özellikle İspanyol devi Real Madrid'in Türk oyuncuları neden transfer ettiği üzerinde duracağım. Söz konusu transferler sadece basit bir futbol transferi mi? Yoksa Real bir strateji değişikliğine mi gidiyor? Bu yazdıklarımız çerçevesinde Real'in Türk transferlerini ve bu transferlerin Real'e ne kadar yararlı olabileceğini; Jose Mourinho'nun kafasının arka planında neler olduğunu; Real yönetiminin Mourinho'dan nasıl bir Real istediği üzerinde duracağız.
Real Madrid bizimkileri neden transfer etti?
Aslında bu bağlamda en kapsamlı analizi www.futbolekonomi.com yazarlarından Cemal Belgin, "İspanya-Almanya hattı ve iki transferin satır araları" başlıklı yazısıyla (http://www.futbolekonomi.com/index.php?option=com_content&view=article&id=1565) adresinde yaptı.
Sezonların sona erdiği Avrupa ve ülkemizde Nuri Şahin ve Hamit Altıntop'un Real Madrid'e transferleri ülkemizde ses getirmesine karşın gösterilen ilgi ve analizler genelde "2 Türk oyuncunun büyük bir kulübe transfer olmalarının gururundan" öteye gidemedi. Oysa, bu transferler ile Real Madrid ve çok tabi ki Jose Mourinho çok daha farklı şeyler düşünüyor. Bu amaçla bu transferleri çok daha farklı bir pencereden değerlendirmek gerekiyor.
Biz de bu analizi temel alarak bazı çözümlemelere gitmeye çalışacağız.
Üst düzey kulüpler transferleri nasıl yapıyorlar?
Genelde üst düzey kulüplerin futbolun endüstriyel bir niteliğe çevrilmesi sonrası birer ekosport örgütler haline gelmeleri onları 1) Sportif rekabette, 2) İktisadi ve mali rekabette birbirleriyle muazzam bir yarış içine sokmuştur. Bu iki alanda kulüplerin yarışmaları domine edebilmek amacıyla izledikleri taktik ve stratejiler onları diğer kulüplerden ayrıştırmaktadır. Bu bağlamda yaptıkları/yapacakları transferlerde hem sportif hem de mali rekabette üstünlük sağlamaya yönelik stratejileri iki temel değerlendirme kapsamında gerçekleşiyor. Bunlar önem sıralamalarına göre;
1.Takımın oyun anlayışı, felsefesi ve nihai amaçlarına uyacak şekilde, gereksinim duyulan yerlere, kendi mevkilerinde en iyi oyuncuların, temel olarak Technique (Teknik) - Insight (Kavrama) - Personality (Kişilik) - Speed(Hız) yani, TIPS metodu kullanılarak saptanması,
2.Takımın mevcut mali yapısı ve bütçesinin yapılacak transfere uygun olup olmamasıdır.
Bu kapsamda Nuri Şahin ve Hamit Altıntop transferlerini değerlendirebiliriz.
Real'in geride kalma korkusu
Son on yıla bakıldığında Real Madrid ile Barcelona arasında sportif, iktisadi ve mali anlamda amansız bir yarış olduğunu görüyoruz. Gerçekten de 2001 ile 2011 arasında sportif anlamda Barcelona'nın kazandığı beş La Liga şampiyonluğunun (2004-05, 2005-06, 2008-09, 2009-10, 2010-11) yanı sıra Avrupa'da kazandığı üç Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu (2005-2006, 2008-2009, 2010-2011) onları açık ara Real karşısında üstünlüğe taşırken, bu dönemde Real Madrid'in dört kez La Liga'yı (2004-05, 2005-06, 2008-09, 2009-10) bir kez de Şampiyonlar Ligi'ni (2001-02) kazandığını görüyoruz.
Son on yıla Barcelona'nın önünde bir mali güçle giren Real'i son beş yılda Barcelona yakalamış vaziyette. 2000 yılında Real Madrid 199 milyon euroluk geliri, 714 milyon euroluk piyasa değeri ve 58.650 üye sayısıyla Avrupa'nın ve dünyanın en zengin ve en değerli kulübü konumundayken, Barcelona'nın gelirleri toplamı o yıllarda 171 milyon euro, piyasa değeri ise 399 milyon euro seviyesindeydi ve üye sayısı da 33.027 idi. Bugün gelinen noktada ise Real Madrid'in gelirleri 438.6 milyon euroya ulaşırken, Barcelona'nın gelirleri ise 398 milyon euroya yükselmiş durumda. Real Madrid'in piyasa değeri 2011 itibariyle 958 milyon euro iken, Barcelona'nın da piyasa değeri 675 milyon euroya yükselmiş vaziyette. Real Madrid'in üye sayısı 112.500'e yükselmişken, Barcelona ise 106 bin üye sayısına erişmiş durumda.
Kısacası Barcelona sportif anlamda ekarte ettiği Real Madrid'i iktisadi ve mali olarak ta yakalamak üzere. Şüphesiz ki, bunda Barcelona'nın son on yılda ortaya koyduğu sportif performansın büyük rolü bulunuyor. Barcelona As başkanı Javier Faus'a göre Barcelona bu sportif performansını iki yıl daha böyle götürebilirse, kulübün 364 milyon euro civarında olan net borcu sıfırlanmış olacak.
Real Barça ile arasındaki oyun anlayış farkını kapatmak istiyor
Aslında bu iki takımın sahaya yansıyan oyun anlayışına bakılırsa, birbirine zıt felsefenin olduğunu görürüz. Barcelona altyapıya önem veren temel yaklaşım çerçevesinde 70'li yıllarda Hollandalı Rinus Michels'in Ajax'a oynattığı total futbolun yeni versiyonunu hayata geçirerek, üst düzey pas trafiği ve yüzde 80'e varan top hakimiyetiyle rakibine her yerde pres yaparak alan daraltıp, oyunun inisiyatifini ele alan ardışık ve fonksiyonel paslarla rakibi bıktırıp oyundan düşüren ve bu şekilde sonuca giden bir oyun tarzı ve anlayışına sahipken; Real Madrid ise sahip olduğu parasal olanakların gücünü kullanarak galaksinin yıldızlarını toplayıp daha pragmatik bir oyun anlayışı çerçevesinde, göze çok hoş gelmeyen ama sonuç almaya yönelik defansif karakterli ofansif bir oyun tarzını hayata geçirmeye çalışıyor. Bu kapsamda defansı daha sağlam tutarak, daha mücadeleci ve düz oyuncularla sonuç almaya yönelik 4-3-3'ün daha az göze hoş gelen farklı bir versiyonu ile sonuca gitmeye çalışıyor. Ancak bu sezon Barça karşısında oynadığı beş maçın sadece birini kazanabilmesi ve Barça karşısında takımına oynattığı defansif ağırlıklı oyun anlayışı, kulübün onursal başkanı Alfredo Di Stefano tarafından etkisiz ve korkak bir futbol olarak nitelendirilince Mourinho daha farklı arayışlar içine girmek durumunda kaldı.
Jose Mourinho yeni bir takım yaratmak zorunda!
İşte Mourinho bir yandan pragmatik oyun anlayışını hayata geçirerek, kulüp yönetimiyle ilişkileri bozmamak, diğer yandan kulübün 400 milyon euroyu aşan banka kredilerini azaltmaya yönelik kısılan transfer bütçesi kısıtları içinde kalmak mecburiyetinden Mourinho, Real'de bugüne kadar alışılmışın dışına çıkmaya çalışıyor. Bu kısıt aynı zamanda Cemal Belgin'in ifadesiyle Mourinho'ya, üzerine yapışmış bulunan "pahalı takımlarla başarılı olabilen teknik direktör" imajını da silmek için ona yeni bir yöntemle Galactico yaratma olanağı da veriyor. Bu aynı zamanda, çalıştırdığı tüm takımlarında uyguladığı defansif disiplini ön plana çıkarabilmek için de takımını sadece ilk 11 olarak değil, takım oyuncuları (supplementary players) açısından da daha yeterli ve dengeli hale getirmeyi planlama olanağı veriyor Jose Mourinho'ya…
Nuri ve Hamit Real'de ne yapar?
Nuri Şahin
Yukarıda bahsettiğimiz TIPS yönetimi çerçevesinde Nuri'yi analiz ettiğimizde, Nuri'nin geçmişte oynadığı kulüplerde yaptığı tercihler ve en iyilerin arasında olma yolunda gösterdiği azim onda üstün bir özgüven duygusu ve kişiliğin olduğunu gösteriyor. Bu ise onun Personality unsuruna haiz olduğunu gösterdiğini ifade ediyor.
Cemal belgin'in nefis analizine göre ŞAHİN takımını yönlendirirken oyun içi pasları ve duran toplarda son derece yüksek bir isabet yüzdesine sahip. Sadece kısa değil aynı zamanda uzun, özellikle uzun ve hızlı pas yeteneğine sahip ve tüm özelliklerini eşit derecede kullanıyor.
Taktiksel algılaması ve oyun zekası üst düzeyde. İleri çıkışlarda sahayı tümüyle görürken pozisyonun gerektirdiği tercihleri, pas atılacak oyuncu ve pas/dribling, gibi kararları çok hızlı alıp başarı ile uygulayabiliyor. Taktiksel disiplini yüksek olduğu için her iki yönü de oynayarak takımının defansif bütünlüğüne katkıda bulunurken topu ekonomik olarak kullanmayı başarıyor.Sahada kendisine en ihtiyaç duyulan pozisyonu alabilme becerisi ile kanat bindirmelerinde oyunu genişletirken, özellikle rakip yarı alanda paslarını en riski düşük bölgelerde kullanarak takımının topa sahip olarak oynamasını sağlıyor.
Bu özellikleriyle Nuri orta sahada Real'in yükünü Alonso ile paylaşabilir. Nuri'yi Mourinho bazen defansın önünde ofansif orta saha oyuncusu, bazen de defansif karakterli olarak kullanabilir. Bu durum Nuri'ye daha fazla forma şansı yaratabilir.
Hamit Altıntop
Hamit'in fizik gücü, kuvvetli yapısı, oyun disiplini, çalışkanlığı, saha içi taktik varyasyonlara çabuk adaptasyonu, uzaktan attığı sert ve isabetli şutları, ihtiyaç olan her bölgede kullanılabilecek oyuncu olması, onu fonksiyonel ve yararlı bir orta saha oyuncusu haline getiriyor. Sahip olduğu bu özellikler Hamit'i, değişik pozisyonlarda oynayabilen oyuncuları tutan Mourinho için her zaman anahtar bir oyuncu kimliğine büründürüyor. Hamit'in bu özellikleri onu takım içi ikame verimliliğin sağlaması bakımından da önemli kılıyor. Cemal Belgin bu nedenle bu transferi finansal olarak da başarılı bir transfer olarak nitelendiriyor.
Bu özellikleriyle Hamit belki Nuri'ye göre daha az forma şansı bulsa da, olası sakatlıklarda ve tandemde oynayan stoperlerin yer değişiminde, Sergio Ramos'un stopere geçmesi durumunda sağ bek olarak ta kendisine yer bulabilir. Ama her hal ve karda Hamit, Mourinho için iyi bir alternatif yedek olacaktır. Hamit'in yine sağ kanatta da oynayabilecek özelliklere sahip olması onu sürekli on sekizde tutacak en büyük özellik olarak karşımıza çıkıyor. Hamit'in bu özellikli yapısı bir ihtimal Mesut Özil'in daha az dakika almasına yol açabilir.
Bütün bunları önümüzdeki sezonda hep birlikte göreceğiz. Ama sonuçta bugün Türk asıllı veya Türk oyuncuların dünyanın en büyük takımında yer alması diğer oyuncularımız için de büyük bir motivasyon kaynağı olabilecektir.