Bizim yakın coğrafyamız
Son yıllarda bizim yakın coğrafyamızda Ortadoğu'da, Kuzey Afrika'da Arap Baharında, euro bölgesinde çok önemli gelişmeler hızla gerçekleşti. Durup bir gelişmeyi hazmedemeden bir diğeri yaşanmaya başlandı. O nedenle Dünya Ekonomik Forum'un en geniş coğrafyalı İstanbul zirvesi, bazı ülkelerdeki ve sektörlerdeki gelişmeleri yeniden ele almamız açısından önemli bir fırsat yarattı ve bilgilenmemize/bilgi tazelememize yol açtı.
Bizim yaktın coğrafyamızdaki ülkelerde gündem hep hızlı değişim gösterir. Tunus'ta Arap Baharı başladığında bu ülke ile ilgilenirken birden Mısır ve Libya'ya sıçrayan olaylar gündeme geldi. O ülkelerde liderlerin devrilmesi ve yeni rejimlerin kurulması konuları ilgi odağımıza girerken, Suriye olayları patlak verdi. Irak'ta Cumhurbaşkanı yardımcısı Haşimi 6 kişiyi öldürmekle suçlanıp, ülkesini terk etmek durumunda kaldı. Kuzey Afrika ve Ortadoğu'da bu gelişmeleri izlerken bu kez komşumuz Yunanistan'da Euro bölgesinde yaşanan kriz ortaya çıktı.
Bütün bunlar bazı konularda "Bir dakika durup soluklanalım, işin aslını öğrenelim" dememizi engelleyen hızla akıp giden olaylar oldu.
Bu açıdan Dünya Ekonomik Forumu'nun en geniş coğrafyayı kapsayan özel zirvesinin İstanbul'da gerçekleşiyor olması biraz da bize bu soluklanma ve son iki yılda yaşadığımız bazı olaylarla ilgili gelişmeleri birinci ağızdan bölgenin yeni liderlerinden dinleme imkanı yarattığı için çok önemli.
Ayrıca, enerji gibi çok önemli konularda bu zirvede masada yer alıyor. Zirvenin başlığı da ilgi çekici:"Dönüşüm içindeki bölgeleri birleştirmek."
Doğaldır ki bu çok sayıda ülke liderinin katıldığı sorunları ortaya koyduğu, bunun yanı sıra önemli sektörel sorunların ele alındığı zirveyi her yönüyle ele almam mümkün değil. Benim en çok ilgimi çeken konuşma, Arap Baharı'nın başlangıç noktasında yer alan Tunus Başbakanı Hammadi Jelabi'nin söyledikleri oldu.
Jallabi, bütün dünyanın Arap Baharını başlatan ülke olarak kendilerini izlediğini belirtip," Halk arasında rol dağılımını iyi yaparak, sürdürülebilir kalkınmanın yolunu doğru belirlemek durumunda" olduklarını söylüyor.
Bunun için öncelikle demokratik bir siyasi rejim oluşturarak, sosyal adalet içersinde şeffaf ve temiz bir yönetim yaratmaları gerektiğinin altını çizen Jallabi, Arap Baharı'nı başlatan gencin ölümüne neden olan sorunun ülkesinde sürdüğünü ortaya koyar şekilde, "İşsizli ülkemizde en önemli sorun.220 bin üniversite mezunu genç işsiz. Her yıl buna 80 bin yeni mezun ekleniyor. Bilginin ekonomiye dönüştürülmesine önem vermek gerekiyor. Eğitim programlarının ekonomi ile bağlantılı olması gerekiyor. Bunu sağlarsak doğru yol kat etmiş olacağız. İşsizlik sorununu çözmek için modern bir altyapıya ihtiyacımız var." değerlendirmesini yapıyor.
Tunus Başbakanı, ekonomik ve sosyal reformlar programını başlattıklarını yolsuzluklara son verecek işsizliğe çözüm olacak projeleri hayata geçireceklerini, fakirlere konut projesi uygulayacaklarını, bu yıl yüzde 3 büyüme hedeflediklerini açıklıyor.
Anayasalarının insani değerlere bağlı kalan, tüm özgürlüklere ve insan haklarına saygı gösteren, yargının bağımsızlığı ve medya özgürlüğünü garanti altına alan bir yapıda olması gerektiğini belirterek, "Devletin herkesin devleti olmasını istiyoruz. Halk da devletten hesap sorabilmeli" diyerek ideal bir yönetim modeli ileri bir demokrasi özlemini ortaya koyuyor.
Tunus Başbakanı'nın açıklamaları hem Arap Baharı sonrası ülkesinin arayışlarını öğrenmemize, hem de iyi bir arayış içersinde olmalarına tanık olmamıza yol açıyor. Ama Arap baharının yaşandığı bir başka ülke Mısır'da ise çok farklı bir manzara ile karşı karşıyayız. Ülkede Arap Baharı sonrası yargılanan devrik lider Hüsnü Mübarek, ilerlemiş yaşında "Müebbet hapse" mahkum olurken, "Neden idama mahkum edilmediği" tartışılıyor.
Bu açıdan gözümüzün önünden akıp giden gündemden kurtulmak ve "Bir dakika soluklanıp, olup biteni daha iyi anlamak için" Dünya Ekonomik Forum'unun İstanbul'daki "En geniş coğrafyalı özel zirvesi" gibi toplantıların tekrarlanmasını istemeliyiz. Ancak, bu tür toplantılarda bazı ülkelerin yaşadıklarını ve bazı sektörlerdeki gelişmeleri daha iyi öğrenebiliriz. Tunus Başbakanı Hammadi Jelabi'nin anlattıkları bende bu isteği uyandırdı…