Bizi tarım iyileştirecek

Mine ATAMAN
Mine ATAMAN Dünya israf atlası [email protected]

6 Şubat Pazartesi sabah 04:17’de 11 ilde hayat durdu. Kentler yıkıldı, köyler sallandı ama yıkılmadı, üretici ülke kalkınması için tarlaya indi bile. Bazı kurumların müdahalede gerektiği kadar hızlı olamadığı tartışılıyor. Hızlı aksiyon alan kurumlar, STK’lar var.

Mesela, Orman Genel Müdürlüğü, kendi personeli, yapıları depremden etkilenmesine rağmen saat 5:18'de tüm ülkedeki birimlerini teyakkuza geçirdi. Olası depremde ihtiyaç duyulacak yakacak odunları, karavan ve jeneratörleri bölgeye gönderdi.

Birileri onay, emir beklerken OGM insani durumlarda olması gerekeni yapıp inisiyatif kullandı. Tarımın yüzde 16’sının olduğu bölgede üretim yapılabilecek mi, gıda fiyatları artacak mı, çiftçiler üretimi bırakacak mı? Depremin tarım ekonomisine etkisi ne olacak?... Sorular endişe yaratırken, cevaplarını bulmak henüz mümkün değil.

Tarım takvimi hızla işlese de ortada veri yok. İnsani yıkımın altından kalkmaya çalışan bölge, bitkisel üretimin yüzde 20’sini yapabilecek mi? 300 bine yakın çiftçi de, tarlada çalışacak işçi de yok, olanlar keder yüklü. Tarlada hayat da yas da 24 saat 365 gün. 35.8 milyon dekarlık alanda kim yabancı ot temizliği yapacak, kim traktör kullanacak, kim fide hazırlayacak?

Hatay’ın en büyük çiftçilerinden ziraat mühendisi Bülent Mıstıkoğlu deprem sonrası toprağa ilk mısır tohumlarını umutla attı. Ekimin can suyu gözyaşıyla verildi bu yıl. Acısı büyük olsa da hâlâ toprağa sığınıyor çiftçi. Mıstıkoğlu, “Personel yok, olsa da suyu nasıl vereceğiz kanallar hasarlı. Depolarda tonlarca mısır, gübre telef oldu.

Zarar ziyan içler acısı, elektrikler sürekli kesiliyor, traktörlerin çoğu kullanılamaz halde, seralar ısıtılamıyor” derken, “Birçok üreticinin ekim yapmaya takatinin kalmadığını” ifade ediyor. Çiftçi borçları ertelense de hâlâ önemli bir sorun. Üreticilerden biri “Borç ödeme ahlakı ne olacak bilmiyoruz, henüz şoku atlatamadık” diyor.

Frankfurt School Of Finance Management Tarım Direktörü İbrahim Oğuz’a, tarımdaki depremi sordum. “Tarımsal sürdürülebilirlikten bahsetmek için depremin, üreticilere ve değer zincirine verdiği hasarı ortaya koymak lazım. Tarıma gübre, ilaç, tohum sağlayan tedarik zinciri de yerle bir oldu. Göç etmeyen üreticinin iradesi ve devletin desteği bölge, hatta Türk tarımın geleceğini belirleyecek.

Tarım, bölgede toparlanmanın katalizörü olacaktır” diyor. Oğuz’a göre “Öz kaynaklarını yitirmiş çiftçi, üretim için gerekli finansmanı nasıl sağlayacak? Tarım ve Orman Bakanlığı’nın öncülüğünde bölgesel “Tarımsal Üretim Aksiyon Planlarının” yapılması gerekir. Girdi üreten firmalar, finans sektörü, kredi garanti fonu ile eşgüdümlü aksiyonlar alınabilir.

Yurt dışı fonlarla birlikte tüm kaynaklar “üretme iradesine” dönüştürebilir.” Tarımın paydaşlarının iyileşme sürecine katkısı çok kıymetli olsa da devlet hâlâ en büyük aktör. “Toparlanma stratejisi” bu yıl ve gelecek yıllarda ekmeği kaç liraya yiyeceğimizi belirleyecek.

Depremin tarıma bölgesel etkisi, deprem sahtekârlarının hezeyanıyla birleşirse ekmek 20 lira olabilir. Kasaplar bir haftalığına kepenk indirmeye hazırlanıyor. Çiftçinin elini tutmak, yanında, yakınında olmak, tam bu nedenle her zamankinden daha elzem. Zira, tarım iyileşirse bölge iyileşir…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar