Bizi “kodlayabilen çocuklar” kurtaracak…
Birileri İngiltere’nin AB’den çıkışını ve Çin’i konuşmakla zaman harcıyor…
Köyde büyüyüp, ilk işinden 2002 yılında kovulan Hoffman ise aynı dönemde şirketini 26 milyar dolara satabiliyor…
* * *
Sıkıntılı görünen/gösterilen süreçte, o kadar büyük avantajlara sahibiz ki aslında…
* * *
Pazar...
Ciddi finansal kaynakları ve ihtiyaçları olan, 80 milyonluk İran yanı başımızda...
150 milyonluk Rusya ile 30 milyonluk Irak’ta hala, her koşulda, her halükarda talep bizim ürünlerden yana…
* * *
Sermaye...
Tasarruf eksiği nedeniyle, yabancıdan karşılıyorduk...
Yine yabancıdan karşılıyoruz...
Ve 4-5 yıl önceye göre belki de beşte bir oranda daha ucuza karşılayabiliyoruz…
* * *
Enerji hammaddesi…
Yabancıdan karşılıyorduk...
Yine yabancıdan karşılıyoruz...
Ve üçte iki oranda daha düşük fiyattan karşılayabiliyoruz…
* * *
Yabancı yatırımcı…
Navlun ve işletme maliyetlerini düşürmek için, Türkiye gibi avantajlı konuma sahip, stratejik ülkelerde fırsat kollamakta…
Bu nedenle lojistikten iklimlendirmeye, gıdadan makineye, perakendeden finansa kadar her sektör için satın alma timleri Anadolu’yu karışlamakta…
* * *
Tüm bu fırsatlar, avantajlar ve bilgiler varken, geleneksel ekonomik argümanlarla ancak yüzde 4 büyüyebiliyoruz…
Büyüyemeyince de siyaseti, dünya şartlarını bahane olarak kullanıyoruz…
Hatta Rusya, Almanya, Irak, Mısır gibi ülkelere en ihtiyaç duyduğumuz dönemde, o ülkeleri kazanma adına atılan adımlara, “Hani Almanya'ya gününü gösterecektik.”, “Hani Almanya bedel ödetecektik.”, “Hani Rusya’ya kafa tutmuştuk.” gibi sığ siyasi söylemlerle tepki gösterip, önümüzü daha da kapatıyoruz…
* * *
Yapılabilecekler ortada…
Örnek mi?
İftarda, Vodafone İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Dr.Hasan Süel anlattı…
“Vodafone Vakfı olarak 7-13 yaş arasındaki bin çocuğumuza kodlama eğitimi vereceğiz.
Önümüzdeki yıl 5 ilde başlıyoruz.”
* * *
Nedir kodlama eğitimi?
Türk Bilişim Derneği Başkanı İlker Tabak anlatmıştı…
“Çocuklarımızın tamamına kod yazmayı öğretmeliyiz.
Meslekleri bu olsun diye değil, analitik düşünmeyi öğrensinler diye buna mecburuz.”
* * *
Örnek mi?
Futbolla yatıp kalkıyoruz…
Almanya...
Disipline teşvik, eğitim, analitik, sorgulama, mantık, teknik, matematik, bilimsellik, rekabet yani rasyonellik ekleniyor…
Bu nedenle o ülkenin çocukları, toplam nüfusundan daha fazla futbolcu yetiştiren Brezilya'ya, İspanya'ya, Portekiz'e, İtalya'ya sahayı dar edebiliyor...
O sistem sayesinde, sadece futbolda değil her alanda rekabet avantajı sağlanıyor…
* * *
İhracatçı Birlikleri Başkanlarından Şerafettin Ceceli’ye sormuştum, “Türkiye’nin Graham’ını, Edison’unu, Ford’unu, Zuckerberg’ini, Jobs’unu bulabilecek miyiz?”
Ceceli, “Bulmak zorundayız.” demiş ve eklemişti:
“Yüzlerce ihracatçı firmanın üyesi olduğu bir birliğin başkanıyım.
Yıllık ihracatımız toplamda 1.5 milyar doları buluyor.
Ve bununla övünüyoruz.
Bir genç çıkıp, araba garajında geliştirdiği ürünle, bizim sektörün toplam miktarını yirmiye katlayabiliyorsa, bu isimlerin içimizden çıkması için bir araya gelip, çaba harcamalıyız.”
* * *
Vodafone Vakfı’nın bin çocuğa kodlama eğitimi vermesinin herkese örnek olması, aramızdan bir değil on Hoffman çıkması, konuşmaktan/yabancıdan beklemekten/geleneksel yöntemlerle uğraşmaktan daha mı zor?