Bizi izlemeye devam edin
Benim yöneticiliğe başladığım 1960’lı yıllarda bugün başlıklarıyla duran ama içerik, eğilim ve gazetecilik anlayışları çok farklı olan gazeteler yine vardı. Yandaş diye etiketlenen yayınlar da vardı. Kendilerini solcu veya sağcı olarak tanıtmak isteyen gazeteler de vardı. Sağda pek çok değildi ama solda fraksiyon tabir edilen değişik sol yayınlar bulunurdu. Sol akım genelde önce anti-kapitalist sonra anti-emperyalist mücadelemi? Yoksa önce anti-emperyalist sonra anti-kapitalist mücadele mi? Tartışması ile iki ana dala bölünmüştü. Sizlerden yaşı müsait olanların hatırlayacakları gibi kimsenin kimseye fazla bir aşk duyduğu söylenemezdi. Sol kanat Türkiye’nin uluslararası çapta yazarları ile temsil edilirken sağ kanat pek bir fakirdi. Solu kötülemekten başka bir niyeti ve bunu yapmak için bir birikimi olmayan yazarlar kötü yazarlar çoğunluktaydı. İşte bu durumda siz de eğiliminize göre birini seçer okurdunuz.
Ben ODTÜ üçüncü sınıftayken bir okul gezisi ilanı gördüm. O zaman için az para değil ama oldukça makul bir paraya 35-40 kişi bir otobüse doluşup Avrupa’yı gezeceğiz. Edirne’den çıkacağız Balkanlar, İtalya, Fransa, Almanya dolaşıp geleceğiz. Rahmetli annem babamı nasıl razı ettiyse çok kısıtlı imkanlarına rağmen parayı denkleştirdiler. Şarkı türkü yola koyulduk. Otel paramız olmadığı için gece otobüste uyuyor yol alıyoruz. Neyse uzatmayayım ben şimdiki eşime orada rastladım. Uzun hikaye Temmuz 25 tarihinde evli çiftler olarak elli yılı devireceğiz. Ben ODTÜ son sınıftayken evliydim. Baba parasıyla evlilik, iç güveyisi olarak aile hayatı yürütmek ayıp olacağı için iş arıyorum. O zamanki ODTÜ İşletmecilik Bölümü başkanımız Doğan Hoca bir gün beni çağırdı ve “Sana iş buldum ister misin?” dedi hemen kabul ettim. 1968 yılında iş hayatımda o zamanlar Türkiye’nin ikinci büyük basım evi olan Ajans Türk matbaasında ‘müdür muavini’ olarak işe başladım. Matbaa sahipleri rahmetli Şevket ve Necdet Evliyagil kardeşlerdi. Matbaanın müdürü ise ODTÜ mezunu Bolar Bey. Ben de onun yardımcısı. Yani hiyerarşide tepeden dört numaradayım. Havamdan geçilmiyor. Yaşamımın bu devresini merak eden okurlar Efil Yayınları tarafından basılan Yöneterek Yönetilerek Yaşamak kitabımı okuyabilirler.
Şimdi bunları neden anlatıyorum? Üniversite son sınıfta işletmecilik okuyorum, bir havayla işe başlamışım ama işletmecilerin hangi gazeteyi okuduklarını bile bilmiyorum. “Ne demek işletmeciler hangi gazeteyi okuyorlar?” demeyin. O zaman kadar adını bile duymadığım bir gazete var: Resmi Gazete. Şevket Bey elime bir resmi gazete tutuşturup “Şuradaki falankeş yönetmeliği iyice oku” tavsiyesi yapana kadar sayfasını bile açmadığım, hiç görmediğim bir gazete.
Resmi gazete deyip geçmeyin. Tarihçesi eski. Yayın hayatı Sultan II. Mahmut döneminde Tarihçi Esat Efendi’nin yönetiminde 1831 tarihinden itibaren haftada bir yayımlanmaya başlanan “Takvim-i Vekayi” gazetesinden başlıyor. Cumhuriyetin Resmî Gazetesi İstiklal Savaşı’nı yürütmek üzere Ankara’da toplanan Büyük Millet Meclisi tarafından 1920’de başlatılmış. Önceleri “Cerîde-i Resmiyye” sonra “Resmî Cerîde” en sonunda “T.C. Resmî Gazete” olarak adlandırılan gazete Cumhuriyetten eski. İçinde ne mi var? Resmi denecek her türlü kanun, yönetmelik, kararname, ve haber. Sizin anlayacağınız özel ve iş yaşamımızı ilgilendiren her türlü resmi düzenleme.
Şevket Bey’in kütüphanesinde bir de cilt cilt Lebib Yalkın yayınları var. Lebib Bey 1953 senesinde ülkenin iş dünyasına güncel mevzuatı hızlı ve güvenilir bir şekilde sunmak için bir yayın başlatmış. “O yıllarda iş adamlarının kambiyo mevzuatına ilişkin bilgileri bulmakta çektikleri güçlüğü gidermek amacıyla başlayan” Lebib Yalkın yayınları günümüzde de 64 temel mevzuat konusunda basılı ve elektronik ortamda bilgi sunmaya devam ediyor. Mevzuat hazretleri ciltlere sığmaz. Ankara’da koca hükümet, bakanlıklar, genel müdürlükler ve kurumlar var. Efendim valilikler, belediyeler, üniversiteler ve sayısız resmi kurumlar var. Makam sahipleri ve ‘danışmanları’ gece gündüz düzenlemeler yapıyorlar. O zamanlar Internet yok. Bunlar oku oku bitmez.
Resmi Gazete’yi okumuyorsanız nasıl yöneticilik yapıyorsunuz bilemem. Söz gelimi ahşap ambalaj malzemeleri işinde misiniz? 25 Mayıs 2019 tarihli resmi gazeteyi okuyup amacı zararlı organizmaların, ihracatta kullanılan ahşap ambalaj malzemeleri ile taşınması ve yayılmasını engellemek olan yönetmeliği okuyacaksınız. Okumazsanız ülkemizin de üyesi bulunduğu IPPC (Uluslararası Bitki Koruma Konvansiyonu) Genel Kurulu’nun 2002 yılında kabul ettiği, uluslararası ticarette ahşap ambalaj malzemeleri kullanımını düzenleyen standart olan ISPM standardına uygunsuz hareketten Tarım ve Ormancılık Bakanı’yla bozuşabilirsiniz. Çünkü 2020 de yürürlüğe girecek olan 22 maddeden oluşan 13 sahifelik bu yönetmeliğin 22. maddesi “Bu yönetmelik hükümlerini Tarım ve Orman Bakanı yürütür” ??? diyor.
Bu arada Resmi Gazete’yi okumak yetmez. Okuyup anlamak da yetmez. Önemli olan bir düzenleme Resmi Gazete’de yayınlanmadan önden haber alabilmek ve tercihan yazılırken gerekli (yani birilerine faydalı) girdiler sağlayabilmektir. Patronlarımdan biri 1980’li yıllarda zamanın bakanıyla olan dostluğu sayesinde inşaat işlerimizle ilgili bir yönetmeliğindeki bir cümleyi bir virgül ile ikiye böldürerek ne kadar para kazandığımızı ballandıra ballandıra anlatırdı. Sizin anlayacağınız ‘Büyük başarı! Kurallara uyanlara değil kurallı yazanlara aittir’. Bu nedenle bu mevzuat hazretleri önemlidir. Her iş insanına gereklidir.
Her ne kadar ülkemiz, özellikle 1981 yılından bu yana, liberal olarak adlandırılan bir ekonomik düzen içinde ve özel sektör liderliğinde kalkınma içindeyse de ne kalkınma konusunda ne de liberalizm konusunda örnek ülkelerden sayılmayız. Resmiyet hem her şeyin içindedir ve her şeye karışır hem de düzenleyici güce sahip olan makamlar içerdeki siyasi gündemle dış politika ve ekonomik gündemi paralel yürütmeye çalıştıklarından duruma göre de fikir ve mevzuat değiştirirler. Türkiye’de iş insanı olup da devletle işi olmamış olmaz. Malumunuz bazı işlerin tamamı devletledir. Onun için yöneticiler her an düzenlemeler karşısında ‘teyakkuz’ durumundadırlar. Özellikle şu olmayan ekonomik kriz dolayısıyla sayılmayan seçimden sonra yeni düzenlemeler geleceği tahmin edildiğinden yöneticilerin kulağı haber organlarında gözleri resmi gazetede. Neden mi resmi gazete? Çünkü düzenlemeler resmi gazetede yayınlanana kadar demeçler olarak kalırlar da ondan.
Söz gelimi 2018 yılında T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı (HMB) 3+1 adı altında amaçları (1).Ekonomik dengelenme; (2) Sürdürülebilir büyüme ve (3) Daha adaletli paylaşım olan ve +1 Türkiye’nin dünyadaki en gelişmiş ülkelerin göstergelerine ulaşılmasının sağlanması bir program açıkladı. Güzel ama ben resmi gazetede ne nedir görmeden bunun ne olduğunu anlayamam. Yine 2018 de HMB Dengeleme, Disiplin ve Dönüşüm başlıkları altında işsizlik ve ürün gözetme mekanizması denilen şeyleri kapsayan bir program daha açıkladı. Bu da güzel ama ben resmi gazetede ne nedir görmeden bunun ne olduğunu anlayamam. Enflasyonla top yekun mücadele programı var, ÖTV ve KDV indirimleri paketi var, Devlet Destekli Alacak Sigortası var, KOBİ değer kredisi programı var, Seracılık Kredi programı var, ikinci KOBİ değer kredisi paketi var, Yapısal Dönüşüm Adımları paketi var İleri, Verimli, Milli Endüstri programı var (İVME). Bunlar sadece HMB’nın son bir senede açıkladığı programlar. Daha öbür bakanlıklar var, kurumlar var, kararnameler var. Daha bunların uygulama yönetmelikleri de var. Var oğlu var. İhracatta kullanılan ahşap ambalaj malzemeleri ile ilgili bir yönetmelik 13 sayfa sürüyorsa okunacak malzemenin sayfa sayısını siz düşünün.
Köroğlu’na atfedilen “Delikli demir (tüfek) çıktı mertlik bozuldu” sözünü bilgisayar ve onlara yüklü kelime işlemciler (Word Processor) çıktı ölçülü yazma disiplini bozuldu diye çevirebilirsiniz. Kes, yapıştır, yaz Allah yaz. Hakire acıyınız ben bu yaşta bu kadar şeyi okuyup nasıl anlayacağım da işletmecilere pratik tavsiyelerde bulunacağım. Onun için işin felsefesine ilişkin yazılar yazıyoruz. Bu arada bir önerim var. Hani televizyonlarda var ya, Resmi Gazete’nin de kapanış sayfasına ‘Bizi izlemeye devem edin’. Hoş bir slogan olur sanırım.
Sağlıcakla kalın