Bizi bekleyen gerçekler

A. Levent ALKAN
A. Levent ALKAN aleventalkan@gmail.com

Kapitalist sistemin son demine adım atılmıştı o 2005 Mayıs otomotiv devlerinin çöküşünde. Küresel etkileşimle CDS'ler zıplamış ve bu alanda ciddi bir sorun olduğu akıllara mimlenmişti. O sıralarda konulmuş kemik erimesi teşhisinin ardından, küresel ekonominin Eylül 2008'de iki kolu birden kırılmıştı. Çok geçmeden FED liderliğinde uluslararası bir gevşek para politikası uygulamadaydı. TAF, TARP, QE ile sorunlu finansal kuruluşlara üç koldan para akışı sağlanacaktı. Yani kırık kollar alçıya ve askıya alınacaktı. Hem bireysel hem de kamu, yüksek bir krediyle yakalanacaktı. Özetle iki şey yapılacaktı. (1) Borç kapama (deleveraging) (2) Bankaları riskli aktiflerden temizleme. İlk etki, tüketimin bıçağın ucuyla kesilmede görüldü; ikincisiyse, finansal kuruluşların kredi musluklarındaki ani kesintide.

Bu kez tüketiciyi kurtarmak

Kurtarmalardan 34 ay sonra, ikinci dip kaçınılmaz olmuştu. Bugün geldiğimiz noktada, bir yandan kolların nasıl da eğri kaynatıldığına içerliyoruz, bir yandan da QE açıklamaları için bir tür totem yaptığımız Jackson Hall Toplantısı'nda düzgünce yeniden kaynatılacaktır diye; irrasyonelliğin en uç noktasını yaşıyoruz. Piyasanın imajı şöyledir: Biz piyasayız ve işin kötüsü güçlüyüz. Daha da kötüsü bunun farkındayız. Krizde zaman yönetiminin ceviz yaprağındaki bir tırtıl olduğunu unutuyor, kelebeğe çevrilip uçup gitmesini kabullenemiyoruz. Euro Bölgesi'nde "eurobond" ihracı da istiyoruz. Ortadoğu'da Filistin, Irak, Mısır, Libya ve Suriye ile beşlenmiş kargaşa ortamına aldırmadan, küresel petrol rezervlerinin %10-15'inin üzerinde at koşturuyoruz.

Kurtarma mizansenindeki son kare

FED'in miktarsal gevşetme uygulamalarını, bu kez doğrudan tüketiciye vereceği görüşü öne çıkıyor. Bildik yanlışlar yapıldı. Güya güveni tesis edecek kurtarmaların nerelerde yanlış yaptığına bakalım: a) Kurtarılamayacak kadar büyüklere nepotizm tercihiydi. Nepotizm yani, eş dost akraba kayırıcılığında dünyanın tüm ülkelerinin katıldığı kabarık bir liste çıktı karşımıza. b) Gelir dağılımını bozmak şöyle dursun, darmadağın edildi. c) Piyasalar, manipülatörlere kaptırıldı. Robert Pollin and James Heintz l How Wall Street Speculation is Driving Up Gasoline Prices Today adlı çalışması durumu çok güzel özetliyor. d) Kurtarmalar bir arpa boyu büyünmüşse, beş arpa boyu da enflasyonda büyündü. 

Biraz objektif açıdan bakmaya çalıştığımız kurtama mizansenindeki son resim karesinde cumhuriyetçilerin karşı duruşlarıyla keskinleşmiş bir küresel ekonomi yer alıyor. Sevabıyla ve günahıyla kurtarma adımları şunlara dokundu:

I) Küresel resesyonun ortasında harcamaların kesmek, suyu geçerken at değiştirmek oldu.

II) 1962'den bu yana borç tavanı tam 74 kez artırıldı. Hele yaşlı amerikanların minimal sosyal sigorta desteği alması kararı, bir yandan gelir dağılımındaki bozulmadan dem vururken bir yandan krizin yükünü fakirlerin sırtına biraz daha yüklemek oluyordu.

III) Karşı çıkan görüşler, bu bütçe açığı sonucunda en az mevcut hükümet kadar pay sahibiydi.

IV) Vergilerin zenginlerden yüksek, fakirlerden düşük düzeyde alınması planlanmıştı. İşte bu yapılsaydı, çarpıklığı düzeltecek bir adım olurdu.

V) ABD hane halkının kişisel tüketimi çok yüksek düzeydedir.

Bu liderlikten bir ölçüde de olsa sıyrılabilmek için atılmış düzenlemeler; orta ve uzun vadede, hem ABD hem de dünyanın sağlıklı gelişmini destekleyecekti.

Doğrudan tüketiciye verilecek destek işe yarar mı?

Kurumlara verilen destekler, onların borç kapamalarında kullanılmıştı. Finansal kurumların bilançoları, 2008 Eylül öncesinden daha iyi durumdaydı. Benzer etki tüketicinin yüksek borçlarının ödenmesi sayesinde, yine finansal kurumlara likidite sağlayacak bir kanala dönebilecektir. Böylece kurumlar finansal güçlük içinde kalıp kapasite daraltmak, işçi çıkartmak zorunda kalmazlar. Öte yandan borçları temizlenmiş tüketicilerin güvenleri eski yerine gelmeye başladı. Sosyal adaletsizlik konusunda da toplumu rencide eden önemli bir gelişme, durmuş olur.

Doğrudan tüketiciyi sübvanse eden, bir süre sonra büyümenin sürdürülebilirliğini sorgulamaktan alıkoyamaz kendini. Krizden, ABD'ye şu güzel Somali atasözü öğretti; "nereye düştüğüne bakma ama, nerede serili yatıyor olduğuna bak". Ekonomi düşüyor düşmesine de, bu düşüş nereye doğru? Muhalefetin elinde bir kararsızlık süreci yaşanması sürecek. Muhalif Cumhuriyetçilerin kongreye hakim olması, ABD siyasetinde; horozu çok köyün sabahı geç olacak şekilde, dünya gündeminden kısa vadede düşemeyecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar