Bize dışardan bakanlardan övgüler ve uyarılar

Osman AROLAT
Osman AROLAT AROLAT'tan [email protected]

Artık gün geçmiyor ki ülkemizle ilgili gelişmelerin de değerlendirildiği bir rapor, bir uluslararası değerlendirme ile karşılaşmayalım. Bu da bizim kendi kendimize değerlendirmeler yapmaktan çok, dünyadan, dışardan bakanların söylediklerini de önemseyerek, “yol haritamızı” ona göre çizmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Yüzde 12’lik düşük tasarrufumuzun ancak yüzde 3’lük bir büyümeye imkan verdiği ve dünyada likiditenin fazla olduğu dönemde başkalarının tasarrufl arını çekip kullanarak, 2008'e kadar yüzde 7-8’lik yıllık bir büyümeyi elde edebildik. Bu da bize dışardan bakanların değerlendirmelerinin ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor... 

Son 24 saatte bir yandan rayting kuruluşu Fitch’in kıdemli direktörü Paul Rawkins’in yıl sonu büyümemizi yüzde 2.7’den 3’e yükselten değerlendirmesi haberini aldık. “Eşitsizlik ekonomik büyümeyi aşağıya çekiyor” değerlendirmesinin yer aldığı OECD raporunda, 34 OECD ülkesi arasında sadece Yunanistan ve Türkiye eşitsizliğin azaldığı iki ülke olduğu haberini gördük. 

Türkiye’nin Özal’lı yıllardan bu yana değerlendirmesini “Türkiye’nin deneyimleri: Entegrasyon, kapsama, Kurumlar’’ başlıklı bir raporda toplayan Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Martin Raiser bu raporu bugün açıklayacak. Raiser, dün raporla ilgili olumluluk içeren ve eksiklikler gördüğü değerlendirmelerini arkadaşımız Hüseyin Gökçe’ye aktarmış Görüşleri bugün gazetemizde yer alıyor. 

Şimdi ekonomimizle ilgili Raiser’in değerlendirmelerinde yer alan 30 yıllık dönemi içeren “Ekonomimizin resminde” önce olumluluklarımızı sıralayalım: 

Reiser, başarıyı üç sloganla ortaya koyuyor. 

• BÜYÜMENİN KAHRAMANI ÖZEL SEKTÖR. 1970’lerden bu yana Türkiye ihracatı dünya ihracatı içerisinde 4 kat artış gösterdi. Türkiye’de büyümenin itici gücü, kahramanı girişimcileriniz ve özel sektörünüz oldu. Bu süreçte AB görüşmeleri ve Gümrük Birliği de etkili oldu. 

• TÜRKİYE REFORMLARLA KRİZİ FIRSATA ÇEVİRDİ. 2001 krizi sonrası gündeme gelen reformlar neticesinde kamu sektörü borç yerine, kamu hizmetlerine öncelik verdi. Bunun en güzel örneklerinden birini sağlıkta dönüşüm ve Genel Sağlık Sigortası uygulamasıyla hayata geçirdi. 

• ÖNÜMÜZDE OLAĞANÜSTÜ BİR HİKAYE VAR. Türkiye’nin son 10 yılda yakaladığı büyümenin sonucunda günlük geliri 4.5 doların altındaki yoksulların nüfus içindeki oranı yarı yarıya azaldı. 
Martin Raiser, gördüğü olumlulukların yanında gördüğü olumsuzluklara bağlı uyarıları da sıralıyor. 

• 2001’de başlatılan ancak tamamlanmamış reformlar ele alınmalı. Özellikle kamu ihaleleriyle ilgili mevzuat değişikliği henüz yapılmadı. AB’de olduğu gibi kamu kurumlarının ihalelerde ayrı bir yasal düzenleme gerekir. 

• Hukukun üstünlüğü düzenlemeleriyle iş yapma ortamı çok kötü değil, ancak, bu alanda yapılacak şeyler var. İcra iflas mevzuatı, kredi piyasaları güvenli işlemler mevzuatı, bina ruhsatlarında şeffaflık, vergi sistemini basitleşmesi konularında ihtiyaç var. Türkiye Kurumlar kalitesi sıralamasında dünyada ilk 40 içinde yer alamıyor. Bunun için yapılması gerekenlere ihtiyaç var. Patent Kanunu ve vergi düzenlemelerinin doğrudan yabancı sermaye girişi açısından çok önemli olduğu bu alanda bir an önce iyileştirmeler yapılması gerekir. 

Bu dış gözlerin açıklamaları, ekonomik gelişmemizde tek yönlü bakmadan, olumluluklar ve olumsuzlukları birlikte ele almamız gerektiğini ortaya koyuyor...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar