Bizde iki işlev var sizde kaç tane?
Geçen hafta kar amacı güden örgütler kaynaklarını yenilemek için takas yapar, kar amacı gütmeyen örgütler ise yaptıkları takası takas ederler demiş ve bu basit görünen tanımın işinizi ve işletmenizi tanımlamanız konusunda çok işinize yarayacağını ilave etmiştim. Bu tanımı ileride tekrar tekrar ziyaret edeceğiz. Bunu anlattığım hiç bir yerde kimseden itiraz gelmedi. Dinleyicilerin hemen hepsi 'takas' kavramını anlıyorlar ve ne demek biliyorlar. İtirazlar bu kavramı kullanmaya başlayınca geliyor. Onun için bu tanımı vermeden önce hep "Bu tanıma bir itirazınız varsa şimdi söyleyin yoksa ileride geç olur" derim. Okurlarımın da bir haftası vardı düşünmek için. Bugün bu tanımın ne anlama geldiğini tartışacağız.
Eğer kar amacı güden bir örgütseniz, yani yüzbinlerce şirketten biriyseniz, takastan para kazanmak için takas edecek bir şeye ve sizinle takasa razı birilerine gereksinimiz vardır. Başka bir deyişle takastan para kazanmak demek takas edilecek bir şeyi sizinle takas etmeye gönüllü birileriyle ve başka bir şeyle değiş tokuş etmektir. Normal şartlar altında takas edilen şeyler mal ve hizmetler ve paradır. Takas müşteri, pazar, niş, tüketici, alıcı, pazar kesimi, segment, adına ne derseniz deyin (ileride bu tanımlara da rastgele kullanımlarına mani olmak için detaylı bir şekilde değineceğiz) ile yapılır. Buraya kadar da bir itirazınız yoksa şimdi söyleyeceklerime de bir itirazınızın olmaması gerekir.
Kar amacı güden bir işletmeyi tanımlamak için sadece iki şeyin tanımlanması yeter. Ne takas ediliyor ve kimle takas ediliyor. Başka bir deyişle bir işletmenin tanımı için başka bir şeye gereksinim yoktur. Bu şu demektir. Bir işletme takas edebileceği veya ettiği şeyleri elde etmek ve bunları ya razı birilerini bularak ya da birilerini razı ederek takas etmek için kurulan bir teşkilattır. Bu nedenle bir işletmenin takas edilebilecek şeyleri veya takas ettiği şeyleri elde etmek yani 'üretmek' ve onları ya razı birilerini bularak ya da birilerini razı ederek takas etmek yani 'pazarlamak' dışında bir 'işlevi' de yoktur. İşletme işlevi denilen şey üretim ve pazarlamadır ve bunların dışında bir işletme işlevi yoktur.
İşte bu noktada, Dünya'nın her tarafındaki konferanslarda bir veya iki kişi mutlaka daha önce yapılan pazarlığı unutup "Ama finansman" veya "İnsan kaynakları" yahut "Stratejik planlama" falan gibi hayret nidaları çıkarır. Ben de onlara "Şimdiye kadar bir itirazınız olmadı. Finansman bir işletme işlevi değildir, muhasebe de bir işletme işlevi değildir, insan kaynakları da stratejik planlama da işletme işlevleri değillerdir" diye cevap veririm. Eğer okurlar arasında da böyleleri varsa diye tekrar edeyim. İşletmeler ürettiği şeyi pazarlayarak para kazanan örgütlerdir. İşletmelerde üretim ve pazarlama dışında başka bir işletme işlevi yoktur. İşletmeleri finansman, insan kaynakları veya stratejik planlamaları değil kim için ne ürettikleri yani paralarını nereden kazandıkları tanımlar. Başka bir şey değil. Bunun istisnası yoktur. Daha önce bahsettiğim bizim tartışacağımız arabanın iki parçası vardır: Üretim ve pazarlama. Nasıl ki arabanızın içine aklınıza gelen her şeyi sokmazsanız bir işletmenin tanımına da aklınıza gelen her şeyi sokamazsınız.
Yine bu noktada "İyi ama bizim işletme parasını finansmandan kazanıyor" veya "Biz esas paramızı stokçuluktan kazanıyoruz" diyenler de çıkar. İki hafta önce yazmıştım. Amacımız para kazanmanın yollarını anlatmak değil. Para kazanmak başka bir şey. Bir sürücü bir yerden bir yere gitmek için arabasını o aracın yapılma maksadına ve biçimine uygun sürmek zorundadır. Arabayla bir yerden bir yere gitmek için onu kamçılamazsınız. Yöneticiler ise para kazanmak için bazen işletmelerini onların kuruluş amaçları dışında kullanabilirler. Yani paralarını üretim ve pazarlamadan kazanmak yerine başka yerlerden kazanabilirler. Okurlarım hatırlıyacaklardır "Benim anlatacağım araba bir yerden bir yere diğer arabalarla boğuşa boğuşa, tekerleklerine çomak sokula sokula gidip yarış kazanmak isteyen arabalar" demiştim.
Bu kavramı geçmiş yazılarımızda bahsettiğimiz kavramlarla birleştirdiğimizde bundan sonra kullanacağımız işletme tanımını elde ederiz. Konumuz olan işletmeler karlarını geçtiği dönemden; rakiplerinin karlarından ve işletmenin işine devam edebilmesi için yeterli sayılacak kardan yüksek tutmak için ürettiği şeyi pazarlayan ve/veya pazarlıyabileceği şeyi üreten örgütlerdir.
Bu tanım gelecek yazılarımızda okurlarımıza sunmaya başlayacağımız uygulamalı önerilerin temelini oluşturacak. Bu nedenle okurlarımın verilen tanımı bir kağıt parçasına yazarak bir hafta yanlarında taşımalarını tavsiye ediyorum. Arada sırada çıkarıp bir baksınlar. Bu arada "Sadece iki işletme işlevi var diyor" diyerek kızan ve finansman müdürü, insan kaynakları yöneticisi, muhasebe uzmanı, bilişim direktörü, stratejik planlama genel müdür muavini gibi ünvanlara sahip olanlara "Kızmayın. İşletmenin işlevleri tanımında adınız geçmiyorsa bu gereksiz olmak demek değildir. Bir arabayı anlatırken sürücünün kaşını gözünü anlatmazsınız değil mi?" diyorum.
Sağlıcakla kalın