Biz üşüdük, onlar dondular

Dr. Uğur TANDOĞAN
Dr. Uğur TANDOĞAN NOT DEFTERİ [email protected]

Bir olay

Annesi "Acımayacak merak etme" diye oğlunu yatıştırmaya çalışıyordu. Ama çocuk sızlanıp duruyordu. "Biliyorum, acıyacak" diyordu. Sonunda dişçi koltuğuna oturdu çocuk. Diş hekimi sevecen biçimde yanaştı çocuğa. "Merak etme öyle acımayacak" dedi. Çocuk sonunda teslim oldu, açtı ağzını. Diş çekilecekti. İğne yapılırken odanın önünden ayrıldım. Ama odadan ağlama sesi gelmedi, merak edip odanın önüne geldim. Çocuk hayatından memnundu. "Korktuğum gibi olmadı, acımadı" dedi. Diş hekimi çocuğun başını okşadı "Demiştim, bunlar ince iğne, acıtmaz" dedi. Sonra devam etti. "Birazdan dudaklarından başlayarak ağzında uyuşma olacak. Sonra da dişi çekeceğiz." Hekim, anlaşıldığından emin olmak için şöyle bir soru sordu "Uyuşmak nedir biliyor musun?" Öyle ya, 10 yaşındaki çocuk uyuşma duygusunu yaşamamış olabilirdi. Çocuk bilmiş bilmiş cevap verdi. "Annemin telefonu ile oyun oynuyorum. Çok oynarsam burası uyuşuyor" diyerek avuç içini gösterdi. Çocuğun dişi çekildi. Benim aklımda cep telefonu ile çocuğun oyun oynarken uyuşan eli kaldı.

Bir acı olay

Telefonla oyun oynayan çocuğun eli uyuşuyormuş. Acaba düşen helikopterdeki insanların ilk kez nereleri uyuştu diye düşündüm, ürperdim.  İhlas muhabiri İsmail Güneş'in 112 ile yaptığı konuşmada "donuyorum" sesini duyunca içim titredi. İlk kez televizyondan duydum. Sonra internetten ses kaydını defalarca dinledim. Daha bir üşüdüm. Ölümle yüz yüze birisinin çaresizliğini gördüm. Kendisi ile 112'den konuşan görevlinin çaresizliğini. Ve hepimizin, bu toplumda olmanın çaresizliğini. İnsan kaynağımızın yetersizliğini…

Bir yorum

Kimi suçlarsanız suçlayın. Ya da kolaya kaçıp kadere sığının, "Takdir-i ilahi" deyin. Sonuç fazla değişmeyecek. Önemli olan da sonuç. Sonuç olarak kurtaramadık. Sesini duyduk, haykırışını dinledik. Ama kurtaramadık. Yüzlerce kişiyi seferber ettik ama beceremedik. Doğayı yenemedik. Böyle bir krizi yönetemedik.

Yönetim, hedeflenen amaçlara etkin ve verimli biçimde ulaşma sanatıdır, bilimidir. Bu krizi yönetemedik. Hedef ne idi? Düşen helikopteri bulmak ve helikopterdekileri kurtarmak. Ne demektir etkin? Bu olayda etkin olmak, insanlar ölmeden helikoptere varmaktı. Ve bunu minimum kaynak kullanarak becerseydiniz, verimli de olurdunuz. Ama ne etkili olduk, ne de verimli. Efendim şu kadar helikopter, şu kadar araç, şu kadar  kişi ile aradık demek ve bununla olayı geçiştirmek yine yönetim sanatını bilmeme anlamına geliyor. Oyunun amacı aramak değil ki. Oyunun amacı bulmak ve kurtarmaktı.  Bunu yapamadıktan sonra söylenecek her söz geçersizdir. İnsanlar öldükten sonra onlara anıt mezar yapmak da kurtarmaz. Asıl olan hayattır.

Amacım bir yerleri suçlamak değil. Bu, bir hükümetin veya bir bakanın zaafı değildir. Bu, toplumumuzun bir zaafıdır. Bunca teknolojiye rağmen, bunca çırpınmaya rağmen birilerini, sesini duyduğumuz birini dağ başında  orda dağın başında dondurmak bir toplum zaafıdır. Biz böyleyiz maalesef. Nutuk atmakta üstümüze yok. Boş lafta bizi geçecek yok. Ama iş teknolojiye  gelince  yaya kalıyoruz. Halep orda, ama arşın burada olunca foyalar ortaya çıkıyor. Sonuç açık seçik ortada olunca parlak sözlerle örtemiyoruz üstünü başarısızlıkların. "Efendim tabiat şartları, bütün imkanları seferber ettik, falan ,filan" Asıl soru: Kurtardık mı, kurtaramadık mı; olmak veya  olmamak.Yani yaşam dijital: 1 veya 0.

Olan oldu, o canları kurtaramadık. Bundan ne ders çıkaracağız? Herkesin gözü önünde yaşanan bu faciayı başkaları da yaşamasın diye ne yapacağız? "Allahım, ben nerde yanlış yaptım?" diyerek olaya objektif olarak bakabilme ve analiz etme becerisini gösterecek miyiz? Onu bunu suçlamadan, ya da onu bunu korumadan adam gibi, medeni ülkelerdeki gibi, sağlıklı bir değerlendirme yapacak ve bundan gereken dersi çıkaracak mıyız? Gerekeni yapacak mıyız? Yoksa beynimiz  böyle uyuşuk kalmaya devam mı edecek?

Sonuç

Helikopterdeki beş kişi büyük bir olasılıkla çarpma sonucu öldüler. O da acı bir ölüm. Ölümün tatlısı olmaz ama, acı bir ölüm diyelim. Fakat sesini duyduğumuz muhabirin dağ başında bir yerde donarak ölmesi çok acı bir ölüm. Yukarıdaki diş polikliniğindeki çocuğun avuç içi uyuşmuştu, benimse yüreğim uyuştu. Başımız sağ olsun…

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Sülale boyu nepotizm 24 Ekim 2019
Müşteriden misafire 12 Eylül 2019