Biz neleri yanlış yaptık diye sormak daha yerinde!

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

İran nükleer programını silah üretimi yapamayacak biçimde değiştirmeyi kabullenip de BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Almanya ile bir anlaşmaya vardıktan sonra, vakit kaybetmeden dünya sistemiyle bütünleşmeye başladı. Uzun bir mahrumiyet dönemi yaşayan komşumuz bütün ülkelerin iktisadi bakımdan ilgisini çekiyor. Ülkemiz komşu olarak bu dışa açılıştan önemli kazançlar elde etmeyi bekliyor ancak, diğer ülkelerde aynı bekleyiş içinde olduklarından ciddi rekabetle karşılaşacağımızdan emin olabilirsiniz. 

Orta Doğu’ya ilgi duyan, bu bölgede çıkarı olan ülkelerin İran’la ilişkilerini canlandırma bekleyişleri salt iktisadi alanla sınırlı kalmıyor. Bölge kaynıyor, istikrarın yeniden inşası gerekiyor. Irak’ın dağılmaması, Suriye’de herkesçe kabul edilebilir bir yönetim oluşturulması, hepsinden daha önemlisi İŞİD’in bölgedeki gücünün kırılması, mümkünse varlığının sonlandırılması lazım. Bölgeye ilgi duyan devletler ortaklık yapabilecekleri yeni bir aktöre daha kavuştuklarını düşünüyorlar. Korkarım İran ülkemize nazaran daha güvenilir ve birlikte çalışması daha kolay bir ülke olarak algılanıyor. Böyle bir algılamayı aşırı iyimser bulabiliriz ama gerçekliğini inkar edemeyiz. 

İran’ın uluslararası camiaya geri dönüşünün Türkiye’nin bölgedeki siyasi konumu ve önemini iktisadi alandan daha fazla zorlaması muhtemel. İran’ın tabi olduğu sınırlamalardan kurtularak işbirliği yapılabilir bir ülkeye dönüşmesinin, bölgenin diğer ülkelerinin bölge politikasındaki yer ve önemlerini görece azaltması salt bir aritmetik sonuç olarak değerlendirilebilir. Ancak, sanıyorum bölgede faal olan büyük ülkeler, geleneksel ortaklarından şikayetçi olduklarından yeni bir ortak bulmayı özel memnuniyetle karşılıyorlar. İsterseniz biz bölgenin başka ülkelerini bir yana bırakalım, ülkemizin durumunu değerlendirelim. Son altı yıldır, istikrarlı bir dış politika izlediğimiz söylenemez. Politikamızı çıkar yerine ideolojik özlemler üzerine bina etmeye çalıştık, koskoca Mısır ve Suriye’yi himayemize alarak bölgede mezhep esaslı bir oluşumun lideri olma hayalleri kurduk. Geleneksel ittifak ilişkilerimizi zedeledik. Bizi destekleyeceğini ümit ettiğimiz Suudi Arabistan’ın İran’a karşı İsrail’i bir ortak olarak gördüğünü, sokak hareketleri ile gerçekleştirilen siyasi değişmeleri ise tehlikeli bulup karşı çıkacağını bile öngöremedik. Batı’nın en büyük sorun olarak İŞİD’i gördüğünü, samimiyetsizce tekrarladığımız “İŞİD’i Esat doğuruyor, o giderse sorun biter” hikayelerimizi inandırıcı bulmadığını da kabullenemedik. Suriye Kürtleri ile ilişkilerimizi düzenlemeyi beceremediğimizden, onları Amerikan ve Rus himayesine terk ettik, şimdi de onların çözüm görüşmelerine katılmalarını engellemeye çalışıyoruz. Bütün bunlar karşısında, İran’ın bölge politikasına bir ortak olarak geri dönüşünün yarattığı memnuniyete şaşmamak, acaba biz neleri yanlış yaptık diye sormak daha yerinde gözüküyor. 

Not: Dostum Mustafa V. Koç’un ebediyete erken intikali nedeniyle kendisine rahmet, ailesine başsağlığı ve sabırlar diliyorum.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019