Biz faizi tartışaduralım, yabancı DİBS'ten kaçarcasına uzaklaşıyor

Alaattin AKTAŞ
Alaattin AKTAŞ EKO ANALİZ [email protected]

"İstenen de bu zaten" diyebilirsiniz: "Yabancı Türkiye'deki faiz oranları düşük olduğu için portföy yatırımı için para getirmesin, böylece Türkiye sıcak paraya olan bağımlılığından kurtulsun, düşük faiz ortamı reel sektörün canlanmasını sağlasın." Bu temenni elbette iyi güzel de, biraz geç kalmış bir temenni gibi durmuyor mu? Hem faiz düşünce bugünden yarına sıcak para gelmesi azalır belki de, düşük faiz reel sektörün hemen yatırıma girişmesini sağlayabilir mi? Keşke! 

Önce enflasyonu, sonra yavaş yavaş faizi düşürelim, kimse itiraz etmiyor buna. Ama bazı gelişmeler birden oldu mu, tahribat da büyük oluyor. Henüz emirle faizin birden indirilmesi durumunu yaşamadık; yaşarsak ne olur, diye düşünenlere 1994 krizini hatırlatmak isteriz. 

Başbakan Erdoğan'ın Merkez Bankası'nı faizi düşük oranda indirmekle eleştirmesinin piyasalar üzerindeki etkisini resmi rakamlara dökülmüş olarak henüz görmedik. Yabancıların hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedindeki hareketlerine ilişkin son veri 23 Mayıs'a ait çünkü. Başbakan'ın faiz indirimine ilişkin çıkışının piyasalarda ne gibi etkiler yaptığını 23-30 Mayıs haftasının verilerinde görebileceğiz. 

Ancak, 23 Mayıs'a kadar olan dönemin verileri de hiç iç açıcı değil. Ocak sonunda faizi yüksek oranda artırdık, sonrasında Başbakan'ın "Dalga mı geçiyorsunuz" diye eleştirdiği yarım puanlık indirim geldi, yani faiz göreli olarak yüksek, ancak bu bile yabancıların Türkiye'ye gelmesini sağlayamıyor. Hatta tam tersine, yabancıların çıkışı önlenemiyor. 

5 milyar dolarlık çıkış 

Yabancı yatırımcıların DİBS piyasasından çıkışı mayıs ayında çok belirgin bir hız kazandı. Mayısın ilk 23 gününde DİBS'teki çıkış 1.6 milyar doları buldu. Üstelik bu dönemde repoda 105 milyon dolarlık giriş yaşandı. Yani repo işlemleri hariç DİBS çıkışı 1.7 milyar dolara ulaştı. Bu, henüz ay tamamlanmamış olmakla birlikte mayısı bu yılın en çok çıkış yaşanan ayı durumuna getirdi. 

Yabancı yatırımcı, yılbaşından 23 Mayıs'a kadar olan dönemde DİBS piyasasında tam 5 milyar dolarlık çıkış gerçekleştirdi. Bu tutarın 2 milyar doları repodaki, 3 milyar doları da DİBS'teki doğrudan çıkıştan kaynaklandı. Yabancılar, bu sürede hisse senedi piyasasında ise 1 milyar dolarlık net alım gerçekleştirdiler. 

1-435.jpg3-306.jpg

4-225.jpg

Repoya ağırlık veriliyor 

Yabancı yatırımcı DİBS'i satın alarak daha fazla risk üstlenmekten olabildiğince kaçınma ve giderek repoya ağırlık verme eğiliminde. Bir miktar düşük getiriye razı olunuyor, ama en azından faiz getirisi sabitleniyor. Son birkaç haftanın rakamları bu eğilimin çok belirginleştiğini ortaya koyuyor. 

25 Nisan-2 Mayıs haftası içinde DİBS'te 131 milyon dolarlık doğrudan alım gerçekleşmişti. Daha sonraki haftalarda DİBS sürekli azalmaya başladı. Yabancının fiyat ve kur değişiminden arındırılmış DİBS stoku 2-9 Mayıs haftasında 272 milyon, 9-16 Mayıs haftasında 441 milyon ve son olarak 16-23 Mayıs haftasında 999 milyon dolar azaldı. 
Buna karşılık, 25 Nisan-2 Mayıs haftasında 129 milyon ve 2-9 Mayıs haftasında 390 milyon dolar azalan repo, sonraki iki haftada sırasıyla 196 milyon ve 336 milyon dolar arttı. 

Kaçış hızlanabilir 

Başbakan Erdoğan'ın faizin yüksek oranda düşürülmesi yönündeki isteği karşısında, düz ekonomi mantığı, yabancı girişinin hızlanması gerektiğini söylüyor. Faiz şimdikinden aşağı çekilecekse, bu faiz düzeyinde yatırım yapmak karlı olur. Ama, buna rağmen yabancıların portföy yatırımında bir artış yok. Henüz mayısın son haftasındaki rakamları bilmiyoruz; ne var ki bir artış olsaydı döviz yukarı gitmez, gerilerdi. Bu bize ne gösteriyor? 

Birincisi; Başbakan istemiş olmakla birlikte faizin düşeceğine, hele hele öyle 3-5 puan birden düşeceğine pek ihtimal verilmiyor. 

İkincisi; Merkez Bankası'nın bu müdahaleyle yediği itibar darbesinden sonra Türkiye'ye karşı olan algı tümüyle olumsuza dönmüş bulunuyor. 

Üçüncüsü; algıdaki bu bozulmayı daha da olumsuz yönde pekiştirecek ekonomiye müdahalelerin, Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde daha da artabileceği kaygısı yaşanıyor. Bu durumun TL'nin değer kaybını hızlandırabileceğinden endişe duyuluyor ve dövize dönüşte zarar edilebileceği düşüncesiyle Türk menkul kıymetlerinden uzak duruluyor. 
Bütün bunlar bize yabancının kamu borçlanma senetlerinden bir süre daha uzak duracağını gösteriyor. Hele hele faizin düşebileceği sinyaline rağmen bir giriş yoksa, faiz düşürüldüğü takdirde neredeyse hiç giriş yaşanmayacağını da dikkate almak gerekiyor. O zaman halimiz nice olur, düşürmekle övüneceğimiz faiz nereye çıkar dersiniz...

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar