Biz de KKTC'de referandum yapalım!
Başta ABD olmak üzere, bir çok batılı gelişmiş ülkenin, Kurtuluş Savaşımızdan bu yana en büyük amaçlarından birisi, zamanında kurduramadıkları kürdistanı Irak-Suriye-İran ve Türkiye topraklarından parça kopararak kurulmasını sağlamaktır. Bu amaç ile 1990 Körfez Savaşı başlatıldı. O tarihten beri bu amacın temelleri hazırlandı. Çekiç Güç ile Kuzey Irak koruma altına alındı. Talabani ve Barzani her bakımdan desteklendi. Son Irak savaşında Saddam öldürüldü. Irak parçalandı.
Ordusu yok edildi. Buna karşılık peşmergeye bırakılan silahlarla peşmerge tam düzenli demesek de, her türlü silah mühimmata sahip en büyük silahlı güç oldu.
Bugünlere geldiğimiz süreçte Türkmen ve Arap nüfusu yoğun olan Kerkük, Musul, Erbil, Süleymaniye'de yıllardır sürdürülen baskı politikaları ile, bölgesel nüfus hareketleri yaşatıldı. Bölgedeki Kürt nüfusu günü gelince yapılması planlanan referandum düşünülerek devamlı arttırıldı. Tüm bunların yapıldığını yıllardır gördük, duyduk. Ne yaptık hiç? Hatta hiçi bir yana koyalım, kuzey Irak ile her türlü ticari faaliyetlerimizi zirveye taşıdık. Merkezi hükümet ile ters düşmeyi göze alıp, bölgenin petrolünü batıda pazarlayan boru hattı ile tam destek verdik. Sınırlardan petrol tankerleri ile de bu akışı destekledik.
İşte gün geldi referandum yapıldı. Ne denli doğru olduğu bilinmeyen sonuçlara göre % 73 civarı katılım ve % 92 üzeri evet oyu çıkmış deniyor.
Kısacası bizim dışımızda sonucu belli olan bir amaca su taşıyan devletlere biz de yardımcı olduk. Şimdi ise ansızın gelebiliriz diyoruz. Eğer Kerkük ve Musul'daki Türkmenlere müdahale olursa buna göz yummayız diyoruz.
Körfez Savaşı'ndan bu güne 27 yıl geçti. Yani bir palanda ilerleyenler oyunu uzun süreye yayıyorlar. Şimdi bağımsızlık niyetinde değiliz diyerek, sadece merkezi Irak hükümetine karşı bu sonucu pazarlık unsuru olarak kullanacaklarını iddia edecekler. Ama sonrasındaki süreçte, yine Kerkük ve Musul nüfusu üzerinde her türlü zorlama ya da nüfus yönlendirmeleri ile bölgedeki Türkmen ve Arap'ları azınlığa düşürme faaliyetine devam edecekler. Sonra günü gelecek hamlelerin devamı devreye sokulacak. Hatta 15 Temmuz bu hamlelerin hızlandırılması için yapıldı ama gerçekleştirilemedi.
Şimdi soruyorum; bu sürecin sonunda ne yapılmak istendiği konusunda artık tereddütü olan var mı? Hedef çok açık ve net. Irak ve Suriye sonrasında, Türkiye ve İran'dan da toprak koparıp amaçlanan büyük bir kürdistan devletini kurmak. Böylece büyük İsrail amacına da hizmet etmek. Hem de bölgede kendilerine kayıtsız şartsız itaat edecek bir devlet kurmak.
O nedenle, aradaki süreçte yaşatılan her türlü ılımlı söylemlere kanmamak gerekir. Bir an önce Suriye'de ve Irak'ta merkezi hükümetlerle bir olup, bu oyunu bozmak için tüm güçümüzle müdahale etmemiz lazım. Eğer bu yapılmazsa, 20 sene evvel hadi canım dediğimiz parçalanma sürecini biz de yaşamak zorunda kalabiliriz.
Havuçlara kanmayalım!
Muhtemelen bize bu süreci gerçekleştirmek için çok büyük bir havuç gösteriyor olabilirler! Nedir bu havuç? Eğer başkanlık sistemi ve eyalet yönetimine geçerseniz, günü gelince kuzey Irak ve Suriye'deki Kürt yönetimleri, kendi ülkelerindeki merkezi hükümetlerle savaşa dayanamaz ve sizin güney doğu eyaletinizle birleşme kararı alırlar diyorlardır. Böylece biz de Osmanlıya dönüş yaşamış oluruz. Hem de petrole kavuşuruz heyecanı yaşıyor olabiliriz.
Hiç bir batılı Dostumuzun(!) bizim böyle bir güce erişmemizi isteyeceğini düşünmeyin. O nedenle bu havuçlar varsa da, asıl amacının buna kanarak bu süreçte pasif kalmamızı sağlamaktır. Hatta günü geldiğinde belki böyle bir sınır değişimini bile yaparak güney doğrumuzda ilk anda bize bağlı çok büyük bir eyalet oluşturma yoluna gidilebilir. Ama emin olun bunlar yaşanacak olursa, asıl amaç sonra bu büyük parçayı daha da güçlü hale getirip, sancılı bir kopma yaşatmak amacı ile olur. Yani eğer bu havuçlar varsa, bunlara inanmamalıyız. Ya da, inanıyor gibi gözüksek de, sonrasındaki hamle için hazırlanmalıyız.
Biz de KKTC'de referandum yapalım!
Yapılmak istenen belli. Bir halk referandum sonucu bağımsızlık istiyorsa bu onun en büyük hakkı demek için bu oyun oynanıyor. Sözüm ona da İsrail dışında herkes buna karşı oyunu oynuyor.
Tamam onlar amacı belli bu oyunu oynarlarken, madem demokratik referandum kozunu kullanıyorlar. Biz de hem bu oyunu bozmak için her imkanı devreye sokalım. Hem de aynı kartla karşı farklı bir hamle yapalım! 1983 Kasım ayında meclis kararı ile ilan ettiğimiz KKTC devleti kararını bir referandum ile halk tarafından tazeletelim. Böylece madem bir halkın demokratik kararı ise, buyurun bakalım aynı hak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de var diyelim.
Böylece Kıbrıs sorunumuzda büyük bir güç elde ederiz. kuzey Irak'ı tanımaya kalkanların, aynı şekilde KKTC'yi de tanımak zorunda kalmalarını sağlayalım. Hatta bizim elimizde hazır kurulu bir devlet olduğu için bunu çok daha erken bile sağlayabiliriz.
Biz eğer böyle bir şey yaparsak, k.Irak'ın bağımsızlık hakkını güçlendirmiş olmaz mıyız, bunun yolunu kendi elimizle açmış olmaz mıyız demeyin. Çünkü zaten işin buraya gittiği ya da gideceği artık net bir şekilde belli değil mi? Biz de aynı silah ile karşı hamleyi yapalım. Ama bu esnada da, merkezi Irak, merkezi Suriye hükümetleri ve İran ile bize karşı oynanan bu oyunu da bozmaya çalışalım. Belli mi olur, belki de bu sefer biz kazançlı çıkarız. Kuzey Irakta kurulması istenen bir Kürt devletini kurdurtmadan, KKTC'yi tanımak zorunda bırakabiliriz. Ama bunu başarmak için, sadece yazılan senaryolarda oynayan oyuncu değil, onunu kuran, senaryoyu yazan olmalıyız.
BİST ne olur?
Gördüğünüz gibi ben son ana kadar referandumun iptal edilmesini bekliyordum. Ama gördünüz ki, yanıldım. Çünkü referanduma herkesin karşı olması gibi sahte bir tablo vardı karşımızda. Bunun stratejisini yapmak da öyle kolay değil demek. Öyle ya da böyle mazerete gerek yok. Beklentimde yanıldım. Ama referandum yapılırsa, ve çok öncesinde de teknik olarak 104.939 desteği kırılırsa, ikili tepe riski başlar ve endeks çok hızlı şekilde 101.000 seviyelerine iner diye bir kaç kez yazmıştım. Maalesef bu uyarılarım gerçekleşti. BİST hızlı bir şekilde bu seviyelere indi.
Ben Barzani'nin sonuçları hemen bir bağımsızlık ilanı için kullanmasını beklemiyorum. Zaman kazanmak için, şimdilik ılımlı açıklamalar yapacaklar, merkezi Irak'tan bir takım istekler için bunu koz kullanacaklardır. Bu esnada da referandum kararına gelen tepkileri göreceklerdir. O yüzden, piyasalarda kısmi bir iyileşme görülebilir. BİST için 101.245 ve 100.084 seviyeleri alıma uygun seviyeler olabilir. Hatta belki de dün alım yapmak bile gerekebilirdi. Belki de bugün dünkü düşük fiyatları göremeyebiliriz. Ancak, önceki 104.939 destek seviyesi artık önümüzdeki yakın direnç olacaktır. Yani bu direnci kırmadığımız takdirde de, yaklaştıkça yine satışların geldiğini görebiliriz. Bu ortamdan kurtulmamız için, Irak referandumunun etkilerinin soğuması, ve daha başka olayları tetiklememesi lazım. Eğer Barzani, referandum sonrasını yine zamana yayacak olursa, çok değil, ekim ayında daha iyi bir piyasamız olur. O anki olası gelişmeler nedeniyle kırar mıyız bilemem ama, gördüğümüz 110.530 seviyesine doğru yeniden yükselebiliriz.
Sadece tekniklere bakacak olursak, bu ve altındaki fiyatlardan alımlar yapılabilir. Muhtemelen de bunu yapanlar önemli karları kısa sürede yapabilirler. Ancak, gelişmeler bölgesel çatışmalara, Türkiye'nin Kerkük ve Musul'a asker göndermesine gidecek olursa, o zaman çok daha sert yeni düşüşler görürüz. Ben en azından bir-iki gün olası gelişmeleri görmek istiyorum. Çünkü referandum konusunda yanıldığım gibi, erken bir piyasa düzelecek beklentisi ile yeniden yanılmak istemiyorum.
Benim görüşlerim bunlar. Sizler ne düşünüyorsanız, ona göre kendi kararlarınızı almalısınız. Ama çatışma ve savaş riskleri gerçeğe dönüşürse, olası sert düşüşlerin de yaşanacağını bilmenizi isterim. Sonra kimse, ne olacak bu borsaya, ne oldu bu hisselere demesin? Çünkü bunların cevapları öyle bireysel stratejilerle, yorumlarla verilecek kadar basit değil. Ortam bozulunca, alıcılar kayboluyor. En sağlam dediğiniz hissede alıcının olmadığı ortamda, panikleyenlerin düşük adetli satışları bile, yüksek oranlı düşüşlere neden olabiliyor.
Bazen daha büyük kayıplar için, geçici çok daha önemsiz olacağı sonradan anlaşılacak kayıpları göze almak çok doğru olur. Böyle dönemlerde eğer hisselerde iseniz ve teknik destekler kırıldığında satmadı iseniz, geri çekilip, bir süre borsaları unutmak en iyisidir. Unutmayın ki, Suriye'den kaçmak durumunda kalanların bir kısmı da, Suriye'de yaşanan iç savaşta evlerini, iş yerlerini, hanlarını, hamamlarını kaybetmiş olan o ülkede zamanında varlıklı olan insanlardı. Sahip olduklarını kaybetmemek için seyirci kaldıkları gelişmeler, şimdi her şeylerini kaynetmelerine neden olmuş durumda! Bu nedenle ülkemiz sağlam durduktan sonra, gerekli tedbirlerini zamanında aldıktan sonra, geçici düşüşler gösteren borsa nasılsa yine düzelir. Elinizdeki şirketler sağlamsa, korkmaya gerek yok. Ama maalesef biraz sabır göstermek durumunda kalabilirsiniz.
Kısacası, BİST yaşanacak gelişmelere göre tam zıt hareketler gösterebilir. Gelişmelerin ne olacağını bilmek için, ülkeleri yönetenlerin sözlerini değil, gerçek niyetlerini bilmek gerekir. Maalesef kahin değiliz bunu yapabilelim.
Barış içinde yaşayan güçlü bir ülke olmayı ve bol kazançlar dilerim.