Biyoteknolojinin Davos'undan manzaralar (1)
Geçen hafta Şikago'daydım...
Biotech 2013 zirvesine katıldım...
Dünyanın önde gelen ilaç, gıda ve enerji firmaları oradaydı...
Biotech ya da tam adıyla Uluslararası Biyoteknoloji Kongre ve Fuarı bu alanda dünyanın en büyük organizasyonlarından biri...
Bu yıl 65 ülkeden 16 binden fazla şirket ve temsilcisi katıldı...
Türkiye ise Biotech'e bu yıl, kendi standını kurarak, 14'ü firma olmak üzere 21 kuruluşu ile katıldı...
***
Bu yıl Türkiye'nin Biotech'e ikinci katılışı...
Tabii, bundan önce de firmalarımız tek tek katılmışlar bu zirveye. Ancak kurumsal anlamda, ilk kez Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün'ün liderliğinde geçen yıl katılım sağlandı...
Biotech'e katılımı geçen yıl olduğu gibi bu yıl da, Türkiye Yatırım Destek Ajansı organize ediyor...
Başkan İlker Aycı dinamik...
Sürekli koşturuyor...
Niyazi İlter ve kısa adı ISPAT olan Yatırım Ajansı'nın diğer uzmanları da öyle...
Bir bakıyorsunuz yabancı yatırımcıyla beraberler, bir bakıyorsunuz Türkiye'nin 2023 vizyonunu anlattıkları konferansta...
***
Aycı, Biotech'i önemsemiş ve benimsemiş...
"Bioteknolojinin Davos'u burası.
Türkiye'nin avantajına olacak şekilde kullanmamız lazım" diyor...
Türkiye, sağlık pazarı bugün yaklaşık 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip...
2023'te ise bu en az 160 milyar dolar olacak...
Tamam, Türkiye bugün de Almanya'ya, ABD'ye ilaç satıyor...
Ama beklentiler çok daha yüksek...
Türkiye'nin ilaçta ve biyoteknolojide önemli yabancı yatırım çekeceği hesapları yapılıyor...
Şikago'da bunun çok ciddi işaretlerini de aldıklarını söylüyor
Aycı...
***
Biyoteknolojinin Davosu'nda bu yıl Türkiye'nin lideri Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müzezzinoğlu...
24 Ocak'ta göreve geldi...
Hani nasıl derler, çiçeği burnunda...
10 yıldan fazla bu görevi yürüten Dr. Recep Akdağ'dan sonra işi kolay değil...
Ama avantajları var...
Bir kere doktor ve hastane sahibi. Avcılar Hospital onun...
Onun ötesinde sakin ama mücadeleci biri...
1955'te Yunanistan topraklarındaki Gümülcine'de doğmuş... İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden Başbakan Erdoğan'ın arkadaşı... 1980'li yıllarda Meriç Nehri'ni kaçak geçmiş...
Bir süre Türkiye'de haymatlos (dünya vatandaşı) olarak yaşamış...
***
Neyse, Biotech'te Türkiye standının açılışını yapmadan önce sohbet ettik...
Görünen o ki, bu yıl sağlıkta kararlar yılı olacak...
Strateji ve politikalar belirlenecek...
"Şikago'dan sonra biraz mutfağa kapanıp çalışacağız" diyor Bakan Müezzinoğlu, Türkiye'nin ilaç ve tıbbi cihazdaki potansiyellerini en yüksek düzeye çıkarmamız için ince eleyip sık dokumamız lazım.
Ama bir kez kararlarımızı verdikten sonra da hızla ilerleyeceğiz..."
Daha fazla yazmıyorum...
Çünkü Bakan Müezzinoğlu'nun hedeflerine zaten DÜNYA'da geniş yer verdik...
Sağlık Serbest Bölgesi'den, gemi hastaneye ve Türkiye'de üretimi desteklenecek ilaç ve cihazlara...
Ama bununla yetinmeyeceğiz...
Verilen takvim uyarınca, bu alandaki gelişmeleri izleyip sizlerle paylaşacağız...
***
Biotech'te Nezih Barut ile de karşılaştık...
Abdi İbrahim İlaç Yönetim Kurulu Başkanı...
"Biyoteknoloji alanında yatırım planlıyoruz" dedi...
Dünya ilaç kullanımında biyoteknolojinin payı 2000 yılında yüzde 10'muş...
Geçen yıl 16'ya çıkmış...
Hızla da artması bekleniyor...
Türkiye'de ise biyoteknolojik ürünlerin toplam pazar büyüklüğü ise 1.7 milyar TL...
Pay olarak sorarsanız toplamın yüzde 13'ü...
"Hiç fena değil" diyor Nezih Barut, "Ancak ne yazık ki, biyoteknolojik ilaçların tamamına yakınını ithal ediyoruz..."
***
Biyoteknolojik ilaçlar pahalı ürünler...
"Ne yapmayı planlıyorsunuz" diye sordum...
10'a yakın firmayla görüşmüşler... Kısa vadede ithal etmeyi planlıyorlar...
Daha sonra toptan madde halinde ithal edip Türkiye'de ilaç haline getirecekler...
6-7 sene sonra da teknolojiyi öğrenip A'dan Z'ye kendileri üretecek...
***
Geçen yıl ekim ortalarıydı...
Nezih Barut ile Ankara'da sohbet etmiştik...
Abdi İbrahim İlaç'ın 100'üncü yıl etkinlikleri kapsamında Cermodern'de Van Gogh Alive'ın sergilenişi sırasında...
Onkoloji alanında az miktarda üretilen molekül üretimi için önemli bir yatırım yapacaklardı...
Teşvike başvurmuşlardı...
"Yeni fabrika nasıl gidiyor" diye sordum...
"Henüz bekliyoruz" dedi...
Şaşırdığımı görünce, "Evet" dedi
"10 aydır bekliyoruz..."
***
Nezih Barut biyoteknolojide yapacaklarını anlatıyor ama benim aklım hala bir türlü sonuçlanmayan onkoloji yatırımında...
Tekrar konuyu oraya getiriyorum...
"Bugün Bakan Müezzinoğlu ile sohbet ettik. Güzel bir perspektif çizdi. Kamunun alım gücünü kullanarak ilaçta bazı alanları geliştirmek istediğini söyledi. Sık sık da onkolojiden bahsetti. Sizin teşvik izninin bu kadar gecikmesini ben gerçekten anlamadım..."
"Biz de anlamıyoruz" dedi Barut, "Güney Kore'ye bakın. Devlet desteği ile bizden 20-25 sene ileride... Bizdekinin aksine, tam bir koordinasyon içinde yürüyor işler..."
***
"Peki" dedim, "Kore'nin bizden farklı olmasının nedeni ne?
Pazarı mı çok büyük?
Sonuçta bir Çin ya da Hindistan değil..."
Bilemediniz 50 milyonluk bir ülke..
"Pazarı biraz daha büyük" dedi
Nezih Barut, "Nüfusları bizden az ama gelirleri yüksek. Farklı olmasının nedeni ise hepimizin suçu. Biz iç pazar odaklı kaldık. Kısa süre öncesine kadar, dış pazara açılmayı hedeflemedik!"
Nezih Barut, aynı zamanda İlaç Endüstrisi İşverenler Sendikası Başkanı...
Nedir bugün Türk ilaç sanayinin durumu?
"Pek moralli değiliz doğrusu" dedi. Hem çalışanları, hem devlet hem de halk karşısında kendine güvenini yitirmiş durumdayız. İlaç sanayicileri olarak gerçekten çaba sarf ediyoruz. Bazı ilaçlarda zarar etmemize rağmen üretmeye devam ediyoruz. Para kazanmak tabii ki işin doğasında var. Ama topluma hizmet etmeyi de işimizin bir parçası görüyoruz.
O bakışla hareket ediyoruz.
Gelgelelim, kimseden takdir görmüyoruz..."
***
Nezih Barut dertli...
Devam etti:
"Bir ilaç yoka giriyor. Bütün suç ilaç üretenlerin üstüne kalıyor. Buyursunlar, bütün hesaplarımıza bakılsın. Kaça mal ediyoruz, kaça satıyoruz, incelensin. Zaten inceleniyor ya... Tekrar tekrar incelensin... Gerçekten biz suçluysak bütün lisanslarımız iptal edilsin. Ama biz kamuoyunda yargılanıyoruz.
Çalışanlarımıza karşı da boynumuz bükük. Onlar da haklı,
işverene güven kalmadı. Çünkü, sanayici sıkıştıkça çalışan işsiz kalıyor. Başarısız bir çalışanla yollarınızı ayırırsanız, bu normal.
Ama başarılı olanla da ayrılmak zorunda kalıyoruz. Son 3 yılda 5 bin kişiyi işten çıkardı sektör.
Sadece biz 500 çalışanımızı çıkarmak durumunda kaldık..."
***
İlaç sanayicileri, çalışanları başta olmak üzere, kamuoyunun desteğini yeniden kazanmak istiyor...
Bunun için sürdürülebilir bir ortam istiyor... Gittikleri ve gidecekleri yönü görmek istiyor...
Doğal olarak da ilaçta stratejinin ve politikanın belli olmasını istiyor...
Haklı olarak peki "yok mu" diye soracaksınız...
Ama izin verirseniz, yazıya burada bir virgül koyalım, sorunun cevabını haftaya hep beraber bulmaya çalışalım...
İlaçtaki temel sıkıntıları...
Sektörün geleceğini...
Eczacıbaşı'ndan Feridun Frik'e...
Mustafa Nevzat'tan İbrahim Ethem'e ulusal ilaç firmalarının
birbiri ardına satılışını...
Ve ilaç sanayicilerinin Bakan
Müezzinoğlu'na çağrılarını da...
Şimdilik sağlıkla kalın...