Bitmeyeydi eyiydi
Hani şöyle bir sihir olsa da, 2022’yi biraz uzatıp bitirmese daha mı iyi olurdu diye düşünür oldum. Ha bu 2022 çok da iyi geçiyor diye değil, yanlış da anlaşılmasın, daha fenası geliyormuş gibi hissediyor olmamdır ana sebep. Geçen gün sosyal medyada paylaştım, dedim ki, eskiden yeni yıla daha iyi bir yıl olması dileği ile girerdik, şimdi ise daha kötü olmamasını dileyerek giriyoruz. Paylaşımım bir anda viral oldu. Zor bir senenin bizi beklediği ve benim gibi düşünenlerin çok olduğu sanırım buradan da anlaşılıyor.
Geçtiğimiz gün, bir araştırma için tarafıma bazı sorular geldi ve yorumlarım talep edildi. Bir tür kamuoyu ve iş dünyası araştırması diye düşünebilirsiniz. Zaten başlıkları görünce bile, eyvah eyvah, bizi gerçekten zor bir dönem bekliyor dedim. Bazılarını paylaşacağım, ama temelde dünya ve Avrupa’da da enerji krizinin yarattığı olumsuzluğun ve bozulan gelir dağılımının etkilerinin fazlası ile görüldüğünü söylemek mümkün. Öte taraftan da ülkemizde seçimin tesirlerini göz önünde bulundurduğumuzda dengeleri alt üst olmuş durumda. SÖ ve SS diye bir önceki seçimlerde de gazetemiz Dünya’da yazmıştım. Yani seçimden önce ve seçimden sonra. Sanırım bu sene de o başlığı pek çok kez kullanmak durumunda kalacağım, zira dünya konjonktürünü de göz önüne aldığımızda, belki de son elli yılın en kritik seçimini önümüzdeki yıl göreceğiz.
Neler sorulmuştu bana gelen araştırmada, bakın başlıklar ekonomi gündemimizi ortaya koymak için epey fikir verecek hepimize:
*Ücret nitelikli işgücü problemi ile ilgili geleceğe dair öngörüleriniz nelerdir?
* İstihdam sorunu büyüdü mü?
* EYT’de iş dünyası formüller arıyor, sizin bakışınız nasıl? KGF bu işte çözüm olur mu?
* Reel sektörün finansman probleminde geleceğe dair düşünceleriniz?
* Enflasyon sizce geriye gelebilir mi?
* Alım gücü daha düşer mi?
* Enerji maliyetlerindeki bu sıkıntı daha fazla devam eder mi ve gelecekte tablo nasıl bir hal alır?
* İhracat düşer mi?
* İstihdamda ücret – nitelikli işgücü denklemi çözüme kavuşur mu?
* Asgari ücret hangi seviyelere gelir?
Sorular, mevcut durumdaki var olan global ve lokal sorunları ortaya koymak için biçilmiş kaftan. Bu konular çok su götürür, ama çok özetle birkaç cümle bazı hususlara dokunayım.
Örneğin, eksik istihdam sorunu ne yazık ki büyümeye devam ediyor. Enflasyonist ortam, asgari ücretin yüksekliği ve sigortasız çalışmayı kabul eden yabancı uyruklu kişilerin varlığı bu durumu tetiklemekte. EYT konusuna da bir gireyim ve çıkayım. Çünkü tabiri caizse iki ucu pisli değnek; hem gerekli, hem de zor. İş dünyası açısından bakıldığında kademeli bir geçiş çok daha yerinde olacak gibi görünüyor. Tüm EYT’lilerin hepsinin birden emekli olması durumunda ortaya çıkacak emek boşluğu, zaten nitelikli iş gücü bulmakta zorlanan reel sektör için önemi bir tehdit teşkil etmekte. Kıdem tazminat yükü de işveren için sorun yaratacağından, burada da KGF formüllerinin zorunluluğuna dikkat çekmem lazım. Aksi halde zoru daha zor kılacağımızı şimdiden görmek pek de zor değil.
Öte yandan her zaman söylediğim gibi, üreterek büyümek önemli, ama üretmek kadar ürettiğimizi katma değerli satışa dönüştürmek de önemli. Bunu da ihracat ve yurt içindeki yabancılara yapılan satışı da bir tür ihracat gibi görerek karlı hale getirmek ile sağlayabiliriz.
Gelelim yüksek enflasyonun etkilerine. Yüksek enflasyon, önce dengeleri bozar, sonra alt üst eder, sonra da gelir dağılımı dengesini bozar. Sonra dalgalar azalır, tortular kalır, ama bir şekilde dengeler artık bozulmuştur. Üretim ve tüketim dengesinin bozulması ve akabinde de işsizlik ve resesyon etkisi yaratabilme riski de bir hayli yükselir. Bu yüzden en çok mücadeleyi burada vermek gerekiyor. Hani imkan olsa 2023’e bir isim ver deseler, “enflasyonla mücadele yılı” ilan edilmesini önerirdim.
Enerji maliyetlerinin gerilemeyeceğini de göz önünde bulundurduğumuzda, bizleri daha fazla zorlayacağını ve dış ticaret açığını arttıracağını, bunun 2023’de de devam edeceğini söyleyebilirim. İhracatın azalması ve dış ticaret açığının artmasında, resesyon ile birlikte bu iki faktörün önemli rol oynadığı kesin.
Asgari ücret konusuna girmeyeceğim, sadece dikkat çekilmesi gereken husus, yılda artık iki kez düzenleme yapılması ile ancak dengelerin sağlanılabildiği. O yüzden sene başındaki enflasyon ve yeniden değerleme oranlarına endeksli bir artış, eminin herkes açısından en adil olanı olur.
Yazımın özeti şu; ense biraz karartılmış, aşmak mümkün mü, mümkün. Yeter ki başta siyasiler olmak üzere tüm devlet otoriteleri sorunların varlığını kabul edip, birlikte çözüme odaklansınlar. Aslında ülkemizin sahip olduğu imkan ve kaynakların biraz daha farkına vararak hareket edilse, sorunlar zaten kendiliğinden çözülür hale gelecek.