Bitmeyen tango

Orhan AKIŞIK
Orhan AKIŞIK KÜRESEL PERSPEKTİF [email protected]

Wall Street Journal’ın 3 Ocak tarihli sayısında David Luhnow “İki Latin Amerika” başlıklı makalesinde bölge ekonomileri arasındaki gelişme farklılıklarına işaret ediyor. Yazara göre, Latin Amerika ekonomileri arasındaki farklılığın nedeni büyüme stratejisindeki farklılık. Serbest piyasa ekonomisi prensiplerini benimsemiş, dışa açık ekonomiler gelişmelerini sürdürürken, dışa kapalı olanlar bocalıyor. Kıtanın batısında yer alan dışa açık Meksika, Kolombiya, Peru ve Şili’nin 2014’de yüzde 4.25 oranında büyümesi beklenirken, korumacılık eğilimlerinin ağır bastığı doğudaki Venezuela, Brezilya ve Arjantin için tahmin edilen büyüme oranı yüzde 2.5. Büyüme hızlarındaki bu farklılık, ilk grupta yer alan ülkelerin yabancı sermaye yatırımlarını çekmede olduğu kadar, enflasyonu da kontrol edebilmedeki başarılarından kaynaklanıyor.

IMF’ye göre, Arjantin, Brezilya ve Venezuela korumacılık eğilimlerinin güçlü olduğu ülkelerin önde gelenlerinden. Kıtanın üçüncü büyük ekonomisi Arjantin’de eski hastalıklar nüksetme eğiliminde. Ekonomik durum giderek kötüleşiyor. Ülkenin bir politikacısının başkentin Pasifik kıyısına kaydırılmasını gündeme getirmesi hoş karşılanmadı. Bu kişinin böyle bir öneriyi yapmış olmasının nedeni muhtemelen, kıta’nın başkentleri Pasifik kıyısında yer alan ülkelerinin ekonomik performansından etkilenmiş olmasıdır. Yanlış politikalarda ısrar etmekten vazgeçmek yerine başkentin yerini değiştirmekle sorunların çözülmeyeceği açık. Sabit gelirlileri enflasyondan korumak amacıyla temel gıda maddelerinin fiyatlarının dondurulması, Arjantin hükümetinin yeni yılla birlikte uygulamaya koyduğu politikalardan biri. Benzer bir politika enflasyonun yüzde 50’lere fırladığı Venezuela’da da uygulanıyor. Resmi makamların enflasyonu yüzde 10 olarak açıklamalarına karşın gerçek enflasyonun yüzde 25 dolaylarında seyretmesi rakamlarla oynandığını akla getiriyor. Bu olasılık güçlü olsa gerek ki; IMF, Arjantin hükümetini tüketici fiyatları endeksi ve gayrisafi yurtiçi hasıla rakamlarının hesaplanmasında yapılan
yanlışları bir an önce düzeltmesi konusunda uyarmakla kalmadı, bunu bir takvime de bağladı.

Arjantin’de enflasyon artarken ulusal para birimi peso dolar karşısında değer kaybetmeye devam ediyor. Arjantin yüksek enflasyonla ilk defa tanışmıyor. 1990’ların başında yıllık enflasyon oranı yüzde 2,300’ü geçiyordu. Zamanın Devlet Başkanı Carlos Menem ve Ekonomi Bakanı Domingo Cavallo’nun aldıkları olağanüstü tedbirlerle enflasyon 1994’de yüzde 4’e gerilerken, büyüme hızı da yüzde 5’e yaklaşmıştı. Ancak, bu dönem uzun sürmedi. 1999’da ülke yeniden resesyona girdi. Dolar-peso paritesini koruyamayacağını gören hükümet çareyi, 1991’den beri yürürlükte olan Para Kurulu sistemine son vermekte buldu. Para Kurulu’ndan vazgeçilmesiyle o zamana kadar bir dolar eşittir bir peso olan parite, 2002’nin ortalarında bir dolar 3.75 peso seviyesine yükselmiş, bu ise döviz cinsinden dışarıya borçlanan işletmeleri zora sokarak iflasları arttırmıştı. O zamanki gelişmelerin maliyetini, yüzde 11 oranında gerileyen üretim ve yüzde 20’ye kadar çıkan bir işsizlik oranı şeklinde özetlemek mümkün. Şimdiki tablo, tedbir alınmazsa benzer bir gelişmeye yol açabilir. Resmi pariteye göre bir dolar 6.70 peso üzerinden işlem görürken karaborsada parite bir dolar 10 peso oranını aşıyor.

Yabancı sermaye yatırımları ve enflasyon günümüzde büyümenin sürekliliği açısından çok önemli iki olgu. Bu ikiliyi yeterince kontrol edemeyen ülkelerin büyümelerini sürdürmeleri zor. Sistemin mantığına ters düşen politikalar sadece ekonomilerin değil, siyasi yapıların da ayarını bozuyor; demokrasiyle bağdaşmayan uygulamalar artıyor. Devlet Başkanı kocası Nestor Kirchner’den sonra başkanlığa seçilen Cristina Fernandez de Kirchner’in medya üzerinde kurduğu baskı ve üçüncü defa seçilebilmek için anayasada yapmayı düşündüğü değişiklik ülkenin demokrasiden uzaklaşarak otoriter bir rejime kaydığı konusundaki endişeleri arttırıyor. Yüksek enflasyon, yabancı paralar karşısında sürekli değer kaybeden ulusal para ve yüksek işsizlik ekonomik ve sosyal yapıda telafisi zor hasarlara yol açıyor. Yabancı sermayeyi ürkütecek tasarruflardan kaçınmak kesinlikle şart. Mevcut ekonomik sistemde başarılı olmak isteniyorsa oyunu kurallarına göre oynamaktan başka yol yok.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Vekalet savaşları 08 Ekim 2016
Clinton farkı 01 Ekim 2016
Sorun küreselleşmede mi? 27 Ağustos 2016