Bitmeyen kriz İran petrolü ve doğal gazı

UZMAN GÖRÜŞÜ
UZMAN GÖRÜŞÜ [email protected]

Serdar İSKENDER / TÜTEV Enerji Danışmanı
 
Dünya üzerinde petrolün enerji kaynağı olarak kullanılmaya başlamasından bugüne kadar geçen 150 yıllık süreçte 1973, 1979 ve 2008'de yaşanılan üç büyük petrol krizinde İran başrolde olmayı başarabilmişti. Yıl 2012, yeni bir petrol krizi ve yeniden İran bu krizin en önemli aktörü konumunda bulunuyor.
Nükleer programı ve uranyum zenginleştirme çalışmaları nedeniyle ABD tarafından yoğun baskı altında tutulan İran, Suudi Arabistan'dan sonra dünyanın en zengin petrol rezervlerine sahip ikinci, dünya petrol üretiminde ise dördüncü sırada bulunuyor. Doğalgaz rezervleri açısından da dünyada ilk sırada yer alan İran, dünyanın en stratejik doğal gazına sahip. Bir taraftan Rusya tekelinden kurtulmak isteyen Avrupa ve Türkiye'nin, diğer taraftan yoğun enerji ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Çin ve Hindistan'ın İran doğal gazına ihtiyacı var. İran, doğal gaz rezervinin üçte ikisini çıkartamadığı için doğal gazdan petrol kadar faydalanamıyor.
İran'ın nükleer silah yatırımlarını petrol gelirleriyle finanse ettiğini iddia eden ABD ve AB, bu ülkeden petrol ithal eden ülkeleri yanına çekerek İran'ın petrol ihracatını engellemeye çalışıyorlar. Ekonomisinin lokomotifi olan petrol ihracının engellenmesi karşısında, İran'da boş durmuyor. ABD ve AB'nin restini gören İran, tüm dünyayı, petrol ticaretinin önemli bir geçiş noktası olan Hürmüz Boğazı'nı kapatmakla tehdit ediyor. Hürmüz Boğazı, dünya petrol ticaretinin yüzde 20'sini, denizyoluyla yapılan ticaretin ise yüzde 35'ini oluşturuyor. Hürmüz Boğazı'ndan günde ortalama 28 tankerle 17 milyon varil petrol taşınıyor. Bu boğazın kapatılması sadece İran'ın değil, tüm Ortadoğu'nun petrol ihracatına darbe vuracak.
İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması, petrol spekülatörlerinin en büyük hayali. Bir şekilde, Hürmüz Boğazı kapatılırsa, sudan bahanelerle hızla yükselme eğiliminde olan petrol fiyatları, rekor üzerine rekor kırarak yükselmeye başlayacak. Böylesine bir krizde, petrolün fiyatının varil başına 200 doların üzerine çıkacağına dair senaryo hazırlanmış bile. İran, Hürmüz Boğazı'nı kapatmasa bile bu tehdit sürekli gündemde tutulup, pompalanarak petrol fiyatlarının düşüşü engelleniyor. Durgunluğa sürüklenen dünyada, basit mantıkla petrole olan talepte oluşan düşüşle birlikte petrol fiyatlarının da düşmesi beklenirken, petrol fiyatları düşmek yerine, apronda hazır bekleyen uçak gibi uçuşa hazır halde bekletiliyor. Petrol fiyatlarının uçarak rekorlar kırması için de, savaşa ya da bir çatışmaya gerek yok, göz açıp kapayıncaya kadar dahi olsa İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması yeterli. 
İran, petrol ihracatının yüzde 80'nini Asya ülkelerine yapıyor. AB ülkelerinin payı ise yüzde 15 ile 20 arasında değişiyor. İran'ın petrol ihracatı açısından Asya ülkeleri çok önemli ancak İran petrolü Asya ülkeleri için o kadar da önemli değil. Bu ülkeler, toplam petrol ithalatlarının yüzde 10'nunu İran'dan alıyorlar.
Türkiye'nin petrol ithalatında ise İran'ın konumu oldukça kritik. ABD'nin Enerji Bilgi Dairesi'ne göre İran'ın Türkiye'ye sattığı petrol toplam ihracatının sadece yüzde 7'sini oluşturuyor. Buna karşılık, Türkiye'nin petrol ithalatının yarıya yakını İran'dan geliyor. Türkiye için İran petrolünden vazgeçmek Asya ve AB ülkelerine göre çok daha zor. Ayrıca, Türkiye'nin doğal gaz ithalatında da İran kritik bir ülke konumunda. Türkiye'nin doğal gaz tedariğindeki ikinci en büyük kaynak İran doğal gazı. Kullanmış olduğumuz doğal gazın neredeyse dörtte birini İran'dan alıyoruz. Geçtiğimiz soğuk kış günlerinde Azerbaycan'da ortaya çıkan arıza nedeniyle doğal gaz sevkıyatının durduğu dönemde, ısınma ve elektrik üretimi için İran doğal gazı imdadımıza yetişmişti.     
Ülkemizin enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, arz güvenliği açısından İran'ın petrolü ve doğal gazı büyük önem taşıyor. ABD ve AB'nin, İran'ın petrol ihracatını engellemeye çalışması Türkiye'ye zarar verecektir. İran'ın nükleer silah yatırımlarını petrol gelirleriyle finanse ediyor iddiasıyla tüm dünyayı etkileyecek bir kriz oluşturulmasının arkasında başka sebeplerde aramak gerekir. ABD'nin İran üzerindeki baskıları arttırmasında, İran'ın  petrol satışlarında, dolarla birlikte euroyu da geçerli para birimi olarak kabul etmesinin çok daha büyük etkisi olsa gerek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Euro nereye koşuyor? 03 Ağustos 2017