Bitmeyen faiz tartışması

Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ
Doç. Dr. Ayhan Selçuk ÖZGENÇ [email protected]

Vergi hukukunda fer’i borç ve alacak olarak faize ilişkin birden fazla yasal düzenleme bulunmaktadır.

Bunları kısaca; gecikme faizi, tecil faizi, haksız çıkma zammı, gecikme zammı, pişmanlık zammı ve iade faizi biçiminde sıralayabiliriz. Söz konusu düzenlemelerin her biri için çok sayıda yargı kararı olmakla birlikte, bugün ele alacağımız konu özellikle iade faizi düzenlemesi.

İade faizi düzenlemesinin temeli

 İade faizi konusu Vergi Usul Kanununa 4369 Sayılı Kanun ile eklenmiş ancak kanundaki üç aylık süre yönünden Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi sonrası kanun yeniden düzenlenmiştir.

Buna göre, Vergi Usul Kanunu uyarınca (m.112/4), fazla veya yersiz olarak tahsil edilen vergilerin, fazla veya yersiz tahsilatın mükelleften kaynaklanması halinde düzeltmeye dair müracaat tarihinden, diğer hallerde verginin tahsili tarihinden düzeltme fişinin mükellefe tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için aynı dönemde 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile, VUK, 120. madde hükümlerine göre mükellefe red ve iade edileceği kabul edilmiştir.

Bu düzenlemeye rağmen uyuşmazlıklar devam etmiş, bazı mahkemelerin iadelerin yasal faiz ile yapılacağı yönünde kararlar vermesi üzerine DVDDK, 23.09.2020 tarihli kararı ile VUK 112/4. maddesi uyarınca fazla ve yersiz olarak tahsil edilen vergilerin iadesinin tecil faizi ile yapılması gerektiği yönünde karar vermiştir.

Güncel faiz oranları

 21 Temmuz 2022 tarihi itibariyle gecikme zammı oranı aylık %2,5, tecil faizi oranı yıllık %24 olarak belirlenmiştir.

İkale tazminatında faiz

 Danıştay 4.Dairesi’nin E. 2021/8316, K. 2022/4661 sayılı kararı, bugüne kadar mevcut Danıştay ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarını ihmal eder niteliktedir. Kararda, derece mahkemesi tarafından her ne kadar ikale tazminatı üzerinden fazladan kesilen verginin tahsil tarihinden itibaren hesaplanacak tecil faiziyle birlikte iadesine karar verilmiş ise de tahsil tarihinde davalı idarenin kusurunun bulunmadığından davacıya, idareye başvuru tarihinden düzeltme fişinin kendisine tebliğ edildiği tarihe kadar geçen süre için hesaplanacak tecil faizinin ödenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Faizde kusur tartışması

 İdarenin haksız ve yersiz tahsil ettiği vergi için yargı kararıyla kusur tartışması yapılması bugüne kadar verilen ve mükellefler bakımından oldukça önemli olan yargı kararlarıyla çelişmektedir. İdare, haksız ve yersiz tahsil ettiği vergi ile mükellef açısından ekonomik zarara yol açmış iken konuyu “idarenin kusuru olmadığından” şeklinde nitelendirmek mülkiyet hakkı ihlaline neden olmaktadır.

Nitekim, AYM’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Eko-Elda Avee/Yunanistan kararına atıfla faiz düzenlemesine ilişkin verdiği kararın cümlesi oldukça önemlidir. Kararda, üç aylık süre sonunda faizin başlatılması bakımından yapılan değerlendirmede “kişinin belli bir dönem için faiz gelirinden mahrum kalması sonucunu doğurarak genel yarar ile kişi yararı arasındaki dengenin bozulmasına yol açtığı” tespiti yapılmıştı. Danıştayın kusur yönünden yaptığı bu değerlendirmede söz konusu tespiti hatırlamak gereklidir.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar