Bitmeyen başkanlık sistemi tartışmaları

İlter TURAN
İlter TURAN SİYASET PENCERESİ [email protected]

Ülkemizin başkanlık sistemine geçmesi tartışması tam bir temcit pilavı. Konu bir dönem tartışmaya açılıyor. Bir türlü yeterli kamuoyu oluşturulamıyor. Bir süre sonra uykuya yatırılıyor, sonra tekrar gündeme getiriliyor. İktidar partisine mensup, geçmişte akademik rütbeler iktisap etmiş olmakla birlikte artık bu vasıflarının yerini siyasetçilik almış olan bazı mümtaz şahsiyetler ekranlarda parlamenter sistemin ülkenin başına getirdiği felaketlerden söz ediyor, başkanlık sisteminin meziyetlerini, üstünlüklerini sayıp döküyor ve bu sisteme geçmemizin farz olduğunda ısrar ediyorlar.  Fakat toplumda başkanlık sistemine geçmeyi gerektiren ciddi bir ihtiyaç algılanmıyor. Sistemin değişmesi gerektiğine ilişkin iddialar da pek gerçekçi ve samimi bulunmuyor, inandırıcılıktan uzak kalıyor.  Bir süre sonra konu gündemden çıkıyor.

Daha önce de bu sütunlarda dile getirmiştim. Bizde başkanlık sistemi tartışmaları siyasal sistemimizin çöktüğü, yeni sistem arayışlarının yaygınlaştığı ya da bir anayasa krizinin yaşandığı ortamlarda ortaya çıkmadı. İlk olarak rahmetli Özal’ın bir yandan Evren’den boşalan makama geçmeyi arzulaması, diğer yandan başbakanlığın siyasi gücünden vazgeçememesinin sonucu doğdu. Özal, bugün Cumhurbaşkanımızın başvurduğu formüllerin benzerlerini kullanarak bir süre fiili başkanlık yapmak istedi ama başarılı olamadı. Benzer bir durumla Sayın Demirel de karşılaştı ama kendisinin siyasi durumu daha da az elverişli olduğundan, bu girişim uzun süremedi; tartışma başlamadan bitti. 

Şimdi başkanlık sistemi tartışmalarının üçüncü turuna girmiş bulunuyoruz.  Bu turun ilk aşamaları daha önce yaşandı. Cumhurbaşkanımızın başbakan olduğu daha erken dönemlerde de bu konu gündeme sokulmak istendi,  beklenen sıcak ilgiyi görmedi, gündemden çıktı. Şimdi yine geldi ama bir farkla. Başkanlık sistemini isteyen başbakanımız artık cumhurbaşkanı. Anayasada öngörülmese bile, sözleri ve eylemiyle, bir nevi başkanlık sistemini devreye sokuyor. Savunduğu sistem değişikliği, yerleştirmeğe çalıştığı fiili sistemin hukuk ve dolayısıyla meşruiyet temeline oturtulmasını amaçlıyor. Bunun için yine ampirik temelden yoksun tartışmalar başladı. Mevcut sistem hükümetlerin kanadını kolunu bağlıyormuş, başkanlık sistemi olursa Türkiye uçarmış vs, vs. 

Sanıyorum esas problem başkanlık sistemi değil, dengeleme ve denetlemeyi öngören liberal demokratik yapının siyasi gücü sınırlamasının doğurduğu tatminsizlik. Başkanlık sistemine geçiş vesile edilerek iktidarın her istediğini yapabilmesini sınırlayan kural ve kurumsal yapıların kaldırılması isteniyor.  Cumhurbaşkanımız, “eski” partisinin varlığının giderek kendi karizmasına bağımlılaştığını görüyor. Başkanlık sistemine geçerek parlamentonun dahi etkileyemediği, kendi şahsı etrafında oluşan bir iktidar yapılaşması istiyor. Toplumumuzun kişiye göre şekillenen bir anayasa yapılaşmasına izin verip vermeyeceğinin ilk işaretini Haziran seçimleri verecek. 
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
G7 nereye gidiyor? 04 Eylül 2019