Bitcoin çılgınlığı nereye varacak?
Bu yılın ilk günü 959 dolardan işlem gören ”kripto para” Bitcoin’un değeri önceki gün 9,747 dolara tırmanarak 10,000 dolara dayandı. Ekim ayı ortalarında 5,000 dolardan işlem görürken, dünyanın en büyük vadeli işlem borsalarının başında gelen Şikago Borsası’nın 31 Ekim’de yaptığı bir açıklamayla, Bitcoin’u vadeli işlemler borsasında işlem görecek varlıklar arasına alacağını bildirmesi, dijital devrimin ürünü olan Bitcoin’a farklı bir meşruiyet kazandırdı. Bu gelişme Bitcoin’un değerinin 5,000 dolardan 10,000 dolar dolayına sıçramasında belirleyici rol oynadı.
Gelinen noktada Bitcoin’a yatırım yapmaya devam ederek kısa sürede parasını katlamayı umanların, fırsatı iyi değerlendiren açıkgözler arasına mı gireceğini yoksa oyuna geç katılıp büyük zarara uğrayan gafillerden biri mi olacağını bundan sonraki gelişmeler gösterecek. Şu anda yaşanmakta olan Bitcoin çılgınlığının, geçmişte yaşanmış olan büyük spekülasyon dalgalarını çağrıştırdığı bir gerçek.
Kumar mı, devrim mi?
Bitcoin gibi bir “kripto ya da sanal paranın ortaya çıkması ve dünya çapında etkili olan bir spekülasyon dalgasına yol açması, dünyada yaşanmakta olan büyük değişim ve dönüşümün doğurduğu sonuçlardan biri. Bir yandan küreselleşmenin diğer yandan dijital devrimin dönüştürdüğü dünyada ortaya çıkan yeni koşullar pek çok alanda yeni ihtiyaçlar doğurdu, yeni fırsatlar ve riskler yarattı. On yıl önce başlayan küresel kriz ise bu süreci yeni bir aşamaya taşıdı.
Dünyanın önde gelen merkez bankalarının küresel finans sisteminin çökmesini ve dünya ekonomisinin krizden çıkmasını sağlamak için yarattığı benzeri görülmemiş likidite bolluğu etkileri halen de sürmekte olan sonuçlar doğurdu.
Yaratılan likidite bolluğu ve bunun sağladığı ucuz para dönemi, başlıca dünya borsalarında 2009’dan bu yana süregelen bir yükseliş dalgasına yol açtı. Likidite bolluğu spekülasyon için çok elverişli bir ortam yarattı.
Diğer yandan etkileri giderek daha yaygın olarak hissedilmekte olan dijital devrim üretimi, finansı ve ticareti büyük ölçüde etkilemeye başladı. Alış verişin giderek büyüyen bir bölümü online işlemlerle yapılmaya başlandı ve bunun doğurduğu yeni ödeme sistemleri geliştirildi. Ayrıca bankacılıkta da online işlemlerin ağırlığı hızla arttı.
Tüm bu gelişmelerin sanal para ihtiyacını doğurması kaçınılmazdı. Bitcoin de bu ihtiyacın ortaya çıkması sayesinde ortaya çıktı. Halen de süregelmekte olan küresel likidite bolluğu ise Bitcoin üzerinde spekülasyon yapılmasını kolaylaştırdı. Önceki akşam Bloomberg TV yayınında görüş bildiren bir uzman Bitcoin patlamasının başlıca sorumlusunun küresel likiditeyi artırmaya devam eden Avrupa Merkez Bankası olduğunu söyledi.
Merkez bankalarının tepkisi
Şimdi gelinen noktada dijital devrimin gündeme getirdiği yeni ödeme araçlarının ve sanal paranın giderek sisteme entegre edilmesi gerektiğini çoğu kimse kabul ediyor ama para yaratma tekelinin merkez bankalarının elinden alınmasını kabullenmek çok daha zor olduğu için bu sürecin onların denetiminde yapılması görüşü ağırlık kazanıyor. Bloomberg’in çeşitli merkez bankalarından görüş alarak derlediği habere göre önde gelen merkez bankalarının yetkilileri Bitcoin çılgınlığını tehlikeli bir gelişme olarak değerlendiriyor.
Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Vitor Constancio, Bitcoin’u 17.yüzyılda büyük bir spekülasyona yol açan Hollanda lalelerine benzetiyor.
Çin Merkez Bankası kriptoparanın kendi kontrolü altında işlem görebileceğini vurguluyor ve bu konuda katı bir tutum sergiliyor. Almanya Merkez Bankası ise Bitcoin’u ve diğer sanal paraları spekülasyon amaçlı girişimler olarak değerlendiriyor.
ABD Merkez Bankası’nın yeni başkanı altında izleyeceği faiz politikası ise küresel likiditeyi belirleyici etkisi nedeniyle Bitcoin çılgınlığının geleceğini etkileyebilecek faktörlerden biri olmaya aday görünüyor.
Bitcoin çılgınlığı küresel kapitalizmin ve dijital devrimin bugün yaratmış olduğu ortamda ortaya çıkan yeni fırsatlar ile bazen geç algılanan farklı risklerin belirlediği bir dönemin ürünü. Bu dönemde ortaya çıkan fırsatları iyi değerlendirenler kısa vadede muazzam paralar kazanırken bu olgu gelir ve servet eşitsizliğini de çarpıcı biçimde tırmandırıyor ve hızlı değişime ayak uyduramayan geniş toplum kesimlerinin ise siyasi tabloyu etkilemeye başladığı görülüyor.