Bisiklet Konya’ya yakışıyor
Bu yıl Kalkınma Bakanlığı 5. İzmir İktisat Kongresi’ni düzenledi. Epeydir göremediğim pek çok dostumu gördüm. En çok neden etkilendim? Galiba en çok aklımda katılımcıların çeşitliliği kaldı. Her görüşten, hayatın her alanından insanlar bir aradaydı. İzmir İktisat Kongresi’nin bir tek akademik iktisatçılara bırakılamayacak kadar değerli olduğu kanaatindeyim ben. Onun için bu çeşitliliği çok sevdim. Düzenleyicilerin doğru yaptıklarını düşündüm. İşte bu çeşitlilik içinde Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tahir Akyürek’i de gördüm. Konya’da tüm yol ihalelerine bir de bisiklet yolu şartı eklediğini söylüyordu. Doğrusu ya, aklımda kaldı. Yol ihalesine bir de bisiklet yolu şartı eklemek, sözleşmenin maliyetini yükseltmek demek. Sonunda bu da bir kamu yatırımı kararı. Bizim memlekette kamu yatırımlarını hizmet olarak görmek alışkanlıktır. Hizmet olduğu için de, yatırım öyle kamu kaynağı ile yapılan bir harcama kalemi gibi asla görülmez. Kamu yatırımına şükretmek, teşekkür etmek esastır. Kamu yatırımı öyle sorgulanmaz. Sorgulamak bir nevi nankörlük gibidir. “Şimdi adam tutmuş seni düşünmüş, bak hediye almış” gibi bir şey yani. Halbuki kamu yatırımı hiç de öyle hikmetinden sual olunmaz bir nevi devlet işi değildir. Hesap işidir. Birincisi kamu yatırımını yapan, kamu kaynağını kullanan bize bir lütufta bulunuyor değildir. İşi budur. Hizmet getirsin diye seçilir. İkincisi, devletin ihtiyaçlarımızı tam olarak bilebilmesi kolay değildir. Seçilen, milletin tercihini merak etmek zorundadır. Üçüncüsü, ihtiyaçlar sonsuz ama kamu kaynakları sınırlı olduğuna göre mesele bir önceliklendirme meselesidir. Gelin bakalım, bisiklet yolu bir öncelik midir?
Tahir Bey’i İzmir’de dinlerken önce “Meğer Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nda ferdi klasmanda birincilerin Konya’dan çıkması bir tesadüf değilmiş” diye düşündüm. “Bisiklet, hakikaten, Konya’nın milli sporuymuş.”
Değerlendirmeye geçmeden önce ne düşündüğümü söyleyeyim: Ben bisikletin kente yakıştığı kanaatindeyim. Şehirler ikiye ayrılıyor bana kalırsa: Bir yanda içinden otomobil ile geçilen şehirler var. Öte yanda ise, içinde dolaşılabilen şehirler var. Ben içinde dolaşılabilen şehirlerin daha yaşanabilir olduğunu düşünüyorum.
Ötekileri sevmiyorum. Bisiklet bir kentin içinde dolaşılabilir olduğunun en temel simgelerinden biri bana kalırsa. Şimdi bisiklet Konya’ya yakışıyor. Ama bu iş öyle kendiliğinden de olmuyor. Konya Belediyesi bisiklet yolu yaptığı için, bisiklet Konya’ya yakışma imkanını buluyor. Mesela Ankara Belediyesi yaşanabilir bir kent için aynı özeni göstermiyor. Konya’da bisiklete binilebiliyor.
Bakın hem de nasıl? Konya’da 223 km bisiklet yolu bulunmaktadır. En yakın rakibi olan illerden bile kat kat fazla. Bu kadar yol yapılınca, Konya’da tüm araç kullanımları arasında bisikletin payı yüzde % 5,2’e çıkıyor.
Amerikan şehirlerinin bazılarında da böyle. Not edeyim. Bisiklet kullananların yüzde 75’i çalışmaktadır. İnsanlar işine bisikletle gitmektedir. Bisiklet yolculuklarının yüzde 30’u sabah 7:00 ile 9:00 arasındadır. Bisiklet kullananların yüzde 16’sı öğrencidir. Kısa yolculuklarda bisiklet kullanılmakta, 10 kilometre ve daha uzun yolculuklarda ise tercih edilmemektedir. Bu nedir? Konya uygar bir kenttir. İçinden otomobil ile geçilen bir şehir olmama yolundadır. Ben demiyorum. Kaya Mert ve Ebru Vesile Öcalır’ın, ODTÜ Mimarlık Fakültesi Dergisi (METU JFA)’nde, 2010’da çıkan çalışmaları öyle söylüyor. Siz de bir bakın.
Peki, bisiklet yolu yapmak iyi bir kamu yatırımı mıdır? Bu işe ayrılan kaynağa değer mi? Amerika’da yapılan bir yeni çalışma, bir dolarlık bisiklet yolu yatırımının, normal yol yatırımına göre istihdam artışına daha fazla katkı sağladığını gösteriyor. 48 projeyi karşılaştırmışlar, böyle bulmuşlar. Biz yatırımı lütfettiğimiz için araştırma yapmaya ihtiyaç duymuyoruz ama normal ülkelerde rakamlara bir bakıyorlar.
Ben belediyelerin kentte yaratılacak katma değerle yakından ilgilenmesi, hizmeti ona göre planlaması gerektiğini düşünüyorum. Mesela kentiniz için turizmin önemli olduğunu düşünüyorsanız, kenti ziyarete gelecek olanların özgürce dolaşmasına imkan sağlamanız gerekiyor.
Tam Hazret-i Mevlana’nın Hakk’a kavuştuğu günlerden geçerken, Şeb-i Arus’u, Mevlana’nın düğün gecesi törenlerini takip etmek için Konya’ya geleceklerin nasıl daha fazla rahat edeceklerini, Konya’yı yaya olarak ve bisiklete binerek, arabalardan korkmadan gezebileceklerini düşünmek önem taşıyor. Otomobil trafiği yalnızca çocuklar için değil, turistler için de kötüdür. Turistler ve çocuklar için kötü olan esnaf için de kötüdür. İşte böyle bir çerçevenin içine yerleştirirseniz, bisiklet kullanımının belediye tarafından teşviki büyük bir mana taşıyor.
Konya’da 800 bin bisiklet olması, belediyenin bir Konya geleneğinin takipçisi olduğunu da gösteriyor. Bu da ayrıca iyidir.