“Birşeyler yapmak gerek...” sorusu sıcaklığıyla gündemde...
Her alanda, bir sorun ortaya çıktığında, bir gelişme olduğunda gündeme gelen soru, “Birşeyler yapmak..." sorusu oluyor. Bugünlerde Suriyeli mülteciler konusunda da geç kalmış olan bu soru sorulmaya başlandı. Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Vatandaşlığa almak ve TOKİ konutlarına yerleştirmek” önerisiyle konunun çok boyutlu tartışılması gerektiği bir kere daha ortaya çıkıyor.
Arkadaşımız Mehmet Kaya’nın haberinden konunun IMF tarafından Suriye’nin ekonomisine yönelik çalışma notunda ele alındığını öğreniyoruz. Notta “Suriye ekonomisinin 2011’den bu yana GSMH’sının yüzde 57’sini kaybettiği ve petrol gaz gelirlerindeki kaybının yüzde 87’ye ulaştığı" bilgisine yer veriliyor. Savaşın 2016’da son bulması halinde Suriye’nin 2006'daki GSMH seviyesine ancak 2034 yılında ulaşabileceği hesaplamasıyla savaşın tahribatının ancak 18 yılda toparlanabileceği sonucu ortaya konuluyor.
IMF notunda iç savaş sırasında Halep, Humus ve Şam’da tesisleri yıkılan yağmalanan işadamlarından bir bölümünün tesislerinden bir bölümünü Türkiye’ye taşıyarak faaliyetlerini sürdürmeye çalıştıkları bilgisi de yer alıyor.
3 milyon mültecisi ülkemizde bulunan Suriye ile bizim dış ticaretimize baktığımızda 2006 senesinde Suriye dış ticaretimiz 609 milyon doları ihracat, 187.2 milyon doları ithalat olmak üzere 796 milyon dolar seviyesindeydi. Bu 19.1 milyon dolarlık Suriye dış ticaretinde yüzde 4 seviyesindeydi. 20011’de dış ticaretimiz 1.6 milyar dolara kadar yükseldikten sonra 2012’de hızla 570 milyon seviyesine indi, sonra yeniden toparlandı. 2015 yılında dış ticaretimiz 1 milyar 576 milyon dolara yükselirken bunun yüzde 96’sı 1 milyar 525 milyon dolarlık bölümü ihracat oldu.
Suriyelilerin ülkemiz içerisindeki ekonomik faaliyetlerine baktığımızda 2011 yılından bu yana 4 bin 456 şirket kurduklarını, bu şirketlere 666 milyon lira sermaye koyduklarını, bunların büyük çoğunluğunun İstanbul’da diğerlerinin Gaziantep, Mersin, Hatay illerinde olduğunu görüyoruz. Çoğu limited olan bu şirketler, toptan, perakende ticaret, inşaat ve lokanta alanlarında faaliyet gösteriyorlar.
Ayrıca net hata noksan rakamlarındaki artıştan Suriyelilerin ülkemize önemli oranda döviz getirdiklerini de gösteriyor.
Şimdi “Bir şeyler yapmak gerek?” sorusu sık sık sorulmaya başlanırken, savaş bitse dahi 3 milyon mültecinin önemli bir bölümünün ülkemizde kalacağı düşüncesi yaygın. Nitelikli emeğe sahip olan azınlık kolay entegre ediliyor/edilebilir. Ama asıl sorun ağırlıklı olarak düşük eğitimli niteliksiz olanlarla, sayıları milyonu aşan çocukların eğitlip entegre edilerek, üretici kılınmalarının çalışmalarının yapılabilmesi. Biz, istesek de istemesek de böyle bir sorun kapımızı çalmış durumda. Suriyeli bu göçmenlerin Avrupa’ya gitmelerinin önlenmesi karşılığında AB ülkeleri 3 milyar dolarlık bir yardıma hazır olduklarını açıkladılar. Bu da yeterli olmasa da önemli bir imkan.
Şimdi hiç vakit kaybetmeden sorunla ilgili bir sağlıklı bir durum tespiti yapıp iyi eğitimli ve nitelikli emeğe sahip olanlarla, kıt eğitimli ve niteliksiz olanların entegrasyonu için çok yönlü bir politika geliştirip onu uygulamaya geçmeliyiz. Suriyeli göçmenlerin ülkemiz için sorun olduğu kadar, iyi programlanırsa imkan sağlayacak, olumlu sonuçlar vereceğini söyleyen uzman yorumlarıyla da karşılaşıyoruz. Biz, önlem almazsak konunun bizim için sadece sorun yaratacağını bilerek, bu uyarıları dikkate alıp, iyi bir programlamayı sözel olarak değil, eylem olarak ele almamız gerekir. Bu daha iyi bir yarın için çözmemiz gereken bir sorundur...