Birlikler, yeşil sermayenin kucağına itiliyor...

Ali Ekber YILDIRIM
Ali Ekber YILDIRIM TARIM DÜNYASINDAN [email protected]

Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri 8 yıl Dünya Bankası'nın boyunduruğu altında yaşam mücadelesi verdi. Dünya Bankası'nın Türkiye'ye dayattığı Tarımda Reform Uygulama Projesi, 31 Aralık 2008'de sona erdi. Projenin en önemli bileşenlerinden birisi birliklerin yeniden yapılandırılmasıydı.

Yeniden yapılandırma sürecinde birlikler çok büyük sorunlarla karşı karşıya kaldı. Süreç, 2008 sonu itibariyle tamamlandı. Bu 8 yılın sonunda şöyle bir tablo ortaya çıktı.

Kayısıbirlik resmen kapandı. Fiskobirlik fındıktan koparıldı. Yaklaşık üç aydır çalışanlarının maaşını ödeyemiyor. Üreticiye, bankalara, Toprak Mahsulleri Ofisi'ne (TMO) 120 milyon lirayı aşkın borcu var. Atatürk'ün direktifiyle kurulan 71 yıllık ve en büyük üretici birliği olan Fiskobirlik'in bugün yarın kapısına kilit vurulursa kimse şaşırmasın.

Diğer birliklerin de durumu pek parlak değil. Bir iki birlik dışında hepsi zararda. Üreticiden ürün alacak paraları yok. 2001'den beri finansman kaynağı olan Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) 31 Aralık 2008'den itibaren işlevsiz kaldı. Yerine yeni bir model de konulamadı.

Finansman modeli arayışı ve yasal düzenleme çalışmaları sürerken Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Teşkilatlanma Genel Müdürlüğü, Türkiye'deki 17 birlikten sadece 8 birliğe bir faks mesajı gönderdi. Faks mesajında, İslam Kalkınma Bankası'nın bir kuruluşu olan "Uluslararası İslami Ticari Finansman Kuruluşu'nun (ITFC) değişik ülkelerdeki tarımsal üretici örgütlerine yönelik olarak uyguladığı "finansman programı"nın önemli bir alternatif olduğu bildirildi.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, birliklere Ziraat Bankası veya yurtiçindeki bankalardan bir finansman modeli önermek yerine, İslam Kalkınma Bankası'nın finansman modelini önermesi dikkat çekici. Bakanlık, Dünya Bankası'nın boyunduruğundan kurtulan birlikleri, bu kez yeşil sermayenin kucağına itiyor.

Bakanlığın önerdiği Uluslararası İslami Ticari Finansman Kuruluşu'nun finansman modeli şöyle işliyor:

1- Üretim aşamasında, üretim girdilerinin sağlanması için döviz bazında kredi veriliyor.

2- Ürün hasat edildikten sonra üreticiye ödeme yapılması için(girdiler için sağlanan krediler dahil) ürünün piyasa değerinin yüzde 85'ine kadar, ITFC tarafından anlaşmalı kuruluş üzerinden ürün alım kredisi veriliyor.

3- Kredi kar payı sistemine göre kullandırılıyor ve faiz oranı (kâr payı) risk oranına göre değişkenlik gösteriyor.

4- ITFC, kredi verirken ürün rehin sistemi uyguluyor.

5- Garantör bir kuruluş aracılığıyla ürünler kredi alan kuruluşun uygun şartlardaki depoları da dahil, güvenilir depolarda korunuyor.

6- ITFC'nin izni olmadan ürün satılamıyor.

7- Satılan ürünün bedeli doğrudan krediye mahsuben ITFC'nin hesabına aktarılıyor.

Tariş Pamuk Birliği ve Çukobirlik, ITFC kredisi kullanmak için girişimde bulunan ilk iki birlik oldu.

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu finansman modelini sadece 8 birliğe (Fiskobirlik, Güneydoğubirlik, Karadenizbirlik, Marmarabirlik, Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği, Tariş İncir, Tariş Üzüm ve Trakyabirlik) önermesi dikkat çekiyor.

Ayrıca, ITFC'nin başında tanıdık bir isim var. Devlet Planlama Teşkilatı'nın eski müsteşarı Ahmet Tıktık başkan yardımcısı olarak görev yapıyor.

Konuştuğumuz birlik yöneticileri, İslam Kalkınma Bankası yerine tarım bankası olarak bilinen Ziraat Bankası'ndan kredi kullanmak istediklerini, ancak kapıların kendilerine kapandığını ifade ettiler.

Birlik yöneticileri uygulanan çifte standarda da dikkat çekiyor. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na bağlı çalışan tarımsal kalkınma kooperatifleri yıllık yüzde 5 faizle kredi kullanırken, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı olduğu için Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri yüzde 28 faiz ile kredi kullandırılıyor.

Ziraat Bankası, Hazine desteği ile tarıma yüzde 7-13 oranında değişen faizle kredi kullandırıyor. Fakat birliklere aynı destek sağlanmıyor.

Özetle, kıskaca alınan birlikler şimdi de İslam Kalkınma Bankası'ndan kredi almaya zorlanıyor. Birçok birlik para bulamazsa ürün alamaz, faaliyet gösteremez durumda. Bu nedenle kredi almak zorundalar. Dünya Bankası'nın kökünden salladığı ve içini boşalttığı birlikler, şimdi yeşil sermayenin önüne yem olarak atılıyor. Son yıllarda tarımda etkin olmak isteyen yeşil sermaye bu şekilde Türkiye'ye girecek ve kök salacak. Türkiye'de pamuğun, üzümün, incirin, fındığın, ayçiçeğinin, zeytin ve zeytinyağının ne zaman ve nasıl satılacağına yeşil sermaye karar verecek.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar