Birleşme ve satın alma dalgası geliyor

Dr. Bertan KAYA
Dr. Bertan KAYA YENİ DÜNYADA YÖNETİM [email protected]

Dünya ekonomisi 2020’li yılların orta­larına yaklaşırken dijitalleşme, yapay zekâ (AI), elektrikli ve otonom araç tek­nolojileri, yenilenebilir enerji çözümleri, biyoteknoloji ve gen düzenleme teknikle­ri gibi alanlarda köklü bir dönüşüm geçi­riyor.

Bu dönüşüm, 2025-2030 dönemin­de daha da hızlanacak. Pek çok sektörde, özellikle otomobil, enerji, sağlık, fintech ve lojistikte stratejik birleşme ve satın al­ma (M&A) faaliyetlerinin artacağı öngö­rülüyor. Bu süreç, hem küresel rekabetin yapı taşlarını değiştirecek hem de Türki­ye gibi ülkelere yeni fırsatlar sunacak.

Teknoloji ve M&A İlişkisi

Otomotiv, sağlık, yenilenebilir enerji, finans, yapay zeka başta olmak üzere pek çok sektör yoğun bir değişim ve rekabet süreci içinde. Bu durum oyuncuları özel­likle de Çin kaynaklı şiddetlenen rekabe­te cevap vermeye itiyor.

Bu rekabette şirketlerin hızla uzman­lık kazanmaları ve ölçek artırmaları ge­rektiriyor. Bu uzmanlık arayışı M&A fa­aliyetlerini tetikliyor. Büyük firmalar, start-up’ları satın alarak yeni teknolojile­re kısa yoldan erişmek istiyor. Silikon Va­disi’nin inovasyon ekosistemi veya Çin’in batarya teknolojisi üreticileri gibi odak­lar, küresel oyuncuların dikkatini çekiyor.

M&A’ler neden artacak?

M&A faaliyetlerinin artmasında bir­kaç etken belirleyici. İlki rekabetçi kal­mak için hızlı adaptasyon ihtiyacı. Yeni teknolojilere uyum sağlayamayan şir­ketler ayakta kalamayacak. Satın alma­lar, geleneksel şirketler için bu adaptas­yonu hızlandırıyor.

İkincisi, ölçek ekonomileri ve verimlilik arayışı. Daha büyük ölçekli operasyonlar sinerji, maliyet avantajı ve hızlı inovasyon anlamına geliyor. Çin’li üreticiler ile reka­bet etmek için Batıda ve Türkiye’de ölçek getirecek M&A’ler artacaktır.

Üçüncüsü jeopolitik riskler ve tedarik zinciri düzenlemeleri. ABD-Çin rekabeti, Avrupa’nın teknoloji bağımsızlığı çabala­rı, enerji arz güvenliği gibi konular, şirket­leri risklere karşı stratejik satın almalara yöneltiyor.

Son olarak sürdürülebilirlik baskıları. ESG kriterlerine uyum ve yeşil teknoloji­lere geçiş, M&A aracılığıyla hızlanıyor.

Küresel danışmanlık firmaları (Mc­Kinsey, Deloitte, Bain) ve bazı vizyoner­ler (Kai-Fu Lee, Rita McGrath) bu dö­nemde özellikle otomotiv, yapay zekâ, enerji, sağlık teknolojileri ve finansal inovasyonlarda yoğun bir konsolidasyon bekliyorlar. Olası Honda- Nissan birleş­mesi buna iyi bir örnek.

Türkiye’ye etkileri

Türkiye, teknolojik girişimcilik ekosis­temini güçlendirmesi sayesinde bu dal­gadan avantaj sağlayabilir. E-ticaret, fin­tech, oyun, lojistik teknolojileri, otomo­tiv ve yan sanayi ve yenilenebilir enerji şirketleri, küresel devlerce satın alınabi­lir veya ortaklık teklifleri alabilir. Aslın­da hemen her sektör bu tür teklifler alabi­lir. Bunun yanı sıra Türk şirketleri, uygun stratejilerle kendileri de yurtdışında satın almalara yönelebilir. Burada anahtar, ni­telikli iş gücü, uygun regülasyonlar, üni­versite-sanayi işbirlikleri ve doğru serma­ye yönlendirmeleri olacaktır.

Öne çıkacak sektörler

Elektrikli, otonom ve bağlı araç tek­nolojileri, güneş, rüzgâr, hidrojen depo­lama teknolojileri, kişiselleştirilmiş te­davi, gen düzenleme, yapay zekâ tabanlı teşhis, dijital bankacılık, ödeme sistem­leri, siber güvenlik, lojistik, otonom tes­limat, yapay zekâ destekli tedarik zinci­ri yönetimi gibi alanlara bu M&A dalga­sı hızlı ulaşacak. Bu alanlar ve bunların tedarikçisi sektörler açısından fırsatlara hazırlıklı olmak gerekiyor.

M&A dalgasında avantaj sağlamak için iki kritik konu var. Birincisi kurum­sallık düzeyiniz. İkincisi de şirketinizi işbirliğine açık tutmak. İki konu için de hazırlık gerekiyor. Yönetim sisteminizi, yönetim kurulu yapınızı, organizasyo­nunuzu ve süreçlerinizi kurumsal hale getirmeniz gerekiyor.

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar